Öztin Akgüç

Dolandırıcılık

10 Ocak 2024 Çarşamba

Dolandırıcılık, genel olarak, muhatabın hiffetinden, yeğinliğinden ya da bulunduğu koşullardan yararlanarak çıkar amaçlı, aldatma, kandırma, kasıtlı dürüst olmayan eylemler olarak tanımlanır. Dolandırıcılığın unsurları, kişi, kişiler, toplum, ülke olabilir. Dolandırıcılık; bilgi eksikliğinden, bağımlılığından, hafifliğinden, muhatabın güçlü olmamasından yararlanma; çıkar amaçlı olma, bilerek, isteyerek aldatma, kandırma kasıtlı; dürüst olmayan, yazılı, sözlü, görsel, işitsel tanıtım, reklam dahil eylemlerdir.

Yalnız ülke çapında değil küresel olarak dolandırıcılık, hemen her alanda yaygınlaşmakta hatta sanat, meslek haline gelmektedir.

ABD, finansal alanda da en büyük dolandırıcı olmaktadır.

II. Dünya Savaşı sonrası dünya ekonomik düzenini yönlendirmek amacıyla savaşın sonlarına yakın 1944 yılında ABD’nin Bretton Woods kasabında 44 ülkenin uzmanlarının katılımıyla uluslararası konferans düzenlenmiştir. Konferansta İngiltere’nin “Keynes Planı” ile ABD Hazine Bakanı (sekreteri) Danışmanı Harry Dexter ve ekibinin hazırladığı “White Plan”ı tartışılmış, ABD’nin durumuna, çıkarlarına uygun öneriler içeren “White Plan”ı kabul edilmiştir.

Konferansta kabul edilen “Bretton Woods Sistemi” olarak anılan uluslararası para sistemi, paraların konvertibilitesini amaçlayan, ayarlanabilen sabit kur esaslı, altın-kambiyo standardıdır. Bu sistemde, her ülkenin ulusal parasının değeri, paritesi ABD doları olarak belirlenmiş, ABD dolarının da 1 ons altın 35 dolar karşılığı taahhüdü nedeniyle, ulusal paralar dolaylı şekilde altın karşılığına bağlanmıştır. ABD, diğer ülkelerin merkez bankalarına 35 dolar karşılığında 1 ons altın vermeyi taahhüt etmiştir. ABD’nin dış ticaret açıkları nedeniyle, ABD dışındaki merkez bankalarının elinde döviz birikimi olmuş; merkez bankaları dolar birikimlerini altına çevirmeye yöneldiklerinde ABD; önce doları devalüe etmiş, talebi engelleyemeyince Başkan Nixon 15 Ağustos 1971 tarihinde doların altına konvertibilitesini, altın penceresini kapatmıştır. Böylece altınlar ABD’de dolarlar da merkez bankalarının elinde kalmış; ABD dışında dolanıma başlamış, merkez bankalarında rezerv, mevduat, kredi, ödeme aracı olmuştur. ABD halen sürekli cari işlemler açığı vererek ABD dışı dolar dolanımını beslemektedir.

Senyoraj hakkı da denilen para basma hakkı devletindir. Devletin bu yolla da gelir sağlama olanağı vardır. Devletler, banknot çıkarma tekelini, imtiyaz hakkını merkez bankalarına vermekte; merkez bankaları da hazineye aktarmaktadır. ABD, senyoraj hakkını tüm dünya için kullanmakta, geliri de ABD hazinesine akmaktadır. Altın penceresini kapatarak taahhüdü yerine getirmemek ABD’nin ilk dolandırıcılık olayı değildir. ABD, 1933 yılında tüm paraların serbestçe altın sikkeye, külçeye, sertifikaya çevrilebildiği altın standardına son vermiş; 1934 yılında da Gold Rezerve Act ile yasal olarak ülkedeki tüm altınları devletleştirerek, hazineye aktarmıştır.

Artık Anadolu’dan İstanbul’a taşı toprağı altın diye gelenleri, Taksim Parkı’nda, Eminönü Meydanı’nda dolandıran üçkâğıtçılar yok. Dolandırıcılık da çağdaşlaştı, teknolojiden yararlanıyor. Borsa, kripto para, bankerler, yüksek gelir garantili fonlar var. Ufak, tekil işlerle uğraşılmıyor.

Şirketler, “Çok kâr ediyoruz, ayıp oluyor, halka açılalım da kârımızı dağıtalım, paylaşalım” diye halka açılmaz; kaynak maliyetini azaltmak, riski dağıtmak, oluşan değer artışlarını nakde çevirerek, primli pay senedi satışıyla sermayeyi geri almak, az bir sermaye hatta fiilen sermaye koymadan, büyük bir varlığı yönetmek için halka açılır. Borsada oluşan endeks yükselişi, reel değere çevrilmeden, realize edilmeden gerçek kazanç değildir. 1929 dünya krizinde hisse senetlerinin okkalık kâğıt haline geldiği unutulmamalıdır.

Artık piyasalarda, tramvay, kule vb. satan “Sülün Osman”lar da yok. Ayda, gezegenlerde parsel satan uluslararası şöhretler var, dünya değişti. Dolandırıcılık borsası sektörü, tanıtımı ile saygın meslek haline geldi. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları