Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
‘Hata yaptık’ diyen karar
Hakikat hiç değişmez sanırsın. Oysa hakikat da zamanla kendisini dönüştürür.
Kemal Kılıçdaroğlu ve Ahmet Davutoğlu.
İki lider, altılı masada yan yana geldi. Birlikte mücadele etti. Sonunda da seçim kaybedildi.
Gelgelelim aslında iki isim uzun yıllar siyasi rakipti. Davutoğlu; Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık, AKP Genel Başkanlığı yapmıştı. Haliyle Kılıçdaroğlu’nun eleştirilerinin hedefindeydi. En önemlisi, Davutoğlu uzun yıllar boyunca dış politikanın mimarı olarak görünüyordu. Bu alanda yapılan hatalarla adı yan yana anılıyordu.
İşte Suriye krizinin henüz başladığı günlerde, 9 Ekim 2012’de, Kılıçdaroğlu, grup toplantısında konuştu:
“Türkiye’nin yanında kim var? Hamas var, Barzani var, Katar var, Suudi Arabistan var. Denklemin diğer tarafına dönüyorum. Suriye’nin yanında, İran, Rusya, Çin, Brezilya var. Dünya nüfusunun yarısı var. Bu stratejik derinlik midir, yoksa stratejik körlük müdür? Böyle bir anlamsız dengenin içine Türkiye’yi sokan bir süreci bizim başımıza bela eden, çapsızlığı dünyada bilinen, bir dışişleri bakanıyla yola çıkılırsa Türkiye’nin geldiği nokta budur. Bunun için engin bilgiye gerek yok. Bunu yapmak için ileri derecede geri zekâlı olmak lazım.”
İşte bu sözler Davutoğlu’nu kızdırdı. Kılıçdaroğlu’na tazminat davası açtı.
12 YILDIR SÜREN DAVA
Meğer tam 12 yıldır o davada iki isim hukuk mücadelesi veriyormuş. Son sözü söyler mi söylemez mi denen Anayasa Mahkemesi (AYM) de geçen günlerde kararını vermiş.
Koca 12 yılda neler olmuş derseniz...
Yerel mahkeme “çapsız” ve “ileri derecede geri zekâlı” ifadelerinin hakaret olduğu gerekçesiyle Kılıçdaroğlu’nu 4 bin lira tazminata mahkûm etmiş. Yargıtay önce bu kararı bozmuş. Yerel mahkeme kararında ısrar etmiş. Dosya Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nden de geçerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na gelmiş. Sonuç olarak “çapsızlığı dünyada bilinen” ifadesinin sert eleştiri, ancak “bunu yapmak için ileri derecede gerizekâlı” olmak lazım ifadesinin hakaret olduğu kanaatiyle ceza onanmış.
Olay orada kalmamış. Kılıçdaroğlu, Davutoğlu ile davasını AYM’ye taşımış. Tam da Erdoğan’ın Sisi’yi ağırlamaya hazırlandığı ve Suriye’de Esad’la görüşmek için teklifte bulunduğu günlerde, 17 Temmuz’da AYM kararını vermiş.
Önce şunu söyleyeyim...
Yargılama 12 yıl boyunca adeta Suriye politikasının tartışmasına dönmüş. Kılıçdaroğlu, Suriye politikasındaki hataları, sonunda Türkiye’nin başına gelenleri, bunun öngörülebileceğini söylemiş.
Elbette mesele Davutoğlu değildi. Bütün dış politika sorunları Davutoğlu’na mal edilse de onun görevi bıraktığı 2016’dan sonra da aynı politika uzun yıllar devam ettirildi. Aslında İhvan merkezli siyaset Erdoğan’ın tercihiydi. Rabia da onun sembolü olmuştu.
AYM’DEN MESAJ GİBİ KARAR
İşte AYM, 12 yıl sonra, Kılıçdaroğlu’nun Suriye sözlerinin suç olmadığı kararını oybirliğiyle verdi. Mahkeme kararında bazı ifadeler ise dikkat çekiciydi:
“(Kılıçdaroğlu) 2011 yılında Suriye’de başlayan savaş karşısında Türkiye’nin, hükümetin yanlış bir dış politika izlemesi sonucunda dünya nüfusunun yarısından çoğunu karşısına aldığını ifade etmiştir. Başvurucuya göre dış politikadan sorumlu bakan üstlendiği görev için yeterli nitelikleri taşımamaktadır. Bu fikri ifade etmek amacıyla başvurucunun davacı hakkında çapsız ifadesini kullandığı söylenebilir. Yine hükümetin bakanlık görevini yürütmesi amacıyla yanlış kişiye yetki ve sorumluluk verdiğini vurgulamak isteyen başvurucu, böylesi yanlış bir tercihin ancak zekâ geriliğinden ileri gelebileceğini belirtmiştir.”
Dahası da var.
AYM, kararında hukuki kanaatin ötesine geçen şu ifadelere de yer vermiş:
“AYM’nin kanaatine göre başvurucu, ana muhalefet partisi genel başkanı sıfatıyla, konuşmanın yapıldığı tarihte henüz çok yeni olan Suriye savaşının Türkiye’nin jeopolitiği ve dış politikadaki konumu üzerinde yarattığı ve ilerleyen süreçte yaratması kuvvetle muhtemel olumsuzluklarla ilgili, ülke gündeminin ilk sıralarında yer alan güncel bir tartışma hakkında görüşlerini ifade etmektedir. Şu halde, başvurucunun konuşmasının keyfi ve somut dayanaklardan yoksun olduğu söylenemez.”
Sonuç olarak AYM, hem verilen cezanın bozularak yargılamanın yeniden yapılması gerektiğini söylemiş. Hem de Kılıçdaroğlu’na 30 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar vermiş.
Hükümet yine “AYM kararını uygulamak zorunda değiliz” der mi bilmem.
Ancak AYM, 12 yıl önce Suriye politikasına yönelik eleştirilerin 12 yıl sonra gerçekleşmesine yönelik utangaç bir tespit yapmış denebilir. Halihazırda AYM yargıyı temsil eden en yüksek karar organı olduğuna göre, Erdoğan’ın Sisi’nin elini sıkmasıyla yaşanan hatanın kabulünün, yargı kararıyla tescillendiği söylenebilir.
Milyonlarca insan öldü. Milyonlarcası evsiz kaldı. Şam’da namaz diye çıkılan, Mısır’da Sisi’yi devirmeye uzanan masal 12 yılda bitti. Gerçek mi? O kendisini geç de olsa tanımayanlara kabul ettirdi.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Edirne'de korkunç kaza
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı