‘Batık Batı’ ve yarattığı canavar

‘Batık Batı’ ve yarattığı canavar

14.01.2021 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Trump’çıların Capitol Hill’i basması, Batı’da yaşanan her türlü taşkın olayın “grande finale”siydi adeta. Siz bu makaleyi okurken dünyanın gündeminde Trump’ın azledilip edilmeyeceği, hangi yöntemin kullanılacağı, daha önce onca hazırlıkla deneyip başaramadıkları, Trump’ı Beyaz Saray’dan uzaklaştırma operasyonunu bu sefer “mutlu son”a ulaştırıp ulaştıramayacakları var. Temsilciler Meclisi’nde, Demokratlar şimdiden Trump’ı darbeye teşvikten suçlayarak fişini çekme peşindeler.

Sahne inanılmazdı. Gerçeküstü bir Hollywood filminden çıkmış görünen, Viking’i andıran bir tipolojide, kendine QShaman adını uygun gören Jake Angeli lakaplı şahıs, her temsili fotoğrafın ortasında yer alıyor; üstlerine sardıkları bayrak veya slogan dolu örtülerle maskeli baloya gider gibi giyinmiş “yol arkadaşları” ile beraber, Kongre baskınında tarihe geçtiklerini bile bile poz veriyorlar…

Trump, dünyanın en güçlü koltuğunu terk etmemek için kitapta yazan ve de özellikle yazmayan her türlü numarayı denemeye kalktı, kendisini o noktaya taşıyan Amerikan rejimini dinamitleyerek tahtın gücünü ve hakkındaki potansiyel suç duyurularına karşı dokunulmazlığını sürdürmek istedi. Pişman mıdır? Göstermese de kesinlikle! İşin ilginç tarafı, Kongre binasını basan Trump’çılar, George Floyd olaylarında yürüyüşe geçen milyonların siyasi olarak bir ölçüde zıddı. Peki, aralarında küçük de olsa bir kesişme yok mudur? Belki, minimal düzeyde olabilir! FBI, Biden’ın “başkanlık” sıfatını kazanacağı 20 Ocak günü, 50 eyalette silahlı isyan hakkında duyumları olduğunu açıkladı ve önlemler almaya başladı. Ortam gerilmeye devam ediyor…

BÜYÜK TABLOYA BAKALIM!

Nasıl olsa önümüzdeki bir hafta boyunca Amerika’nın iktidar geçişini, Kongre baskınının artçı şoklarını ve Trump’ın acı dolu “anti-epik” serüvenlerini istesek de istemesek de izleyeceğiz. Lütfen konudan biraz daha uzaklaşıp Batı’nın, özellikle Fransa ve ABD’nin son birkaç yılda hatta yüzyılda yaşadıklarına göz atalım.

ABD, Kongre baskınının inanılmaz görüntülerinden önce, başka kitlesel sokak hareketlerini, Covid-19’un getirdiği bomboş meydanları, George Floyd’un polis tarafından acımasızca öldürülmesinin ülke çapında yarattığı tepkileri, infiali ve yağmaları yaşadı.

Amerika’daki olaylar aynen Fransa’da “Gilets-Jaunes” (Sarı Yelekliler) adıyla gerçekleşen büyük isyanların Macron ve hükümet karşıtı dev gösterilere dönüşürken gördüğümüz sinematografik sahneler gibi değil miydi?

BATI’NIN ‘MARKA DEĞERLERİ’ NASIL BU DURUM DÜŞTÜLER?

Batı ve onun kültürel liderleri ABD ve Fransa, dünyada demokrasi, hukuk ve politik kökeni oluşturan iki çıkış noktası. Özellikle son iki yılda ise en büyük şehirlerinde düzeni altüst eden, dev sosyal dalgaların yeni merkezleri.

Fransa, kolonilerinden kendisine yadigâr kalan Kuzey Afrika, Afrika ve buna eklenen Musevi ve Türk etnik gruplarla kendi “eski katıksız Fransız” dokusunu çoktan gerilerde bırakmış. Özellikle başkenti yeni bir sosyolojik fırtınanın merkezini oluşturuyor. Çocuk yapma oranları Fransız ailelerin üç misli olan göçmenler, matematiksel bir çıkışla bir süre sonra egemen hale gelecekler. Élysée Sarayı, birkaç on yıl sonra türbanlı bir cumhurbaşkanı eşi görürse, kimse şaşırmasın!

Amerika’da ise kaynama siyahilerden, Porto Rikolulardan ve Hispaniklerden geliyor. Onların normalde temsil ettiği siyasi ve sosyal duruşun karşıt ekseninde yer alanlar ise, Washington Capitol Hill baskınında sokağa dökülen yeni sağcı, “redneck” şeklinde özetlenen “gürültülü-tutucu” yeni kovboylar!

Amerika’da, bu iki çok farklı dip dalganın izlediği medya organları da birbirinden tamamen farklı; mesela CNN veya FOX haber… Ve bu gruplar arasında birbirinin medyasını takip eden yok denecek kadar az! Sosyal medya da bu büyük bölünmeye ağır katkıda bulunuyor; şöyle ki mesela “Black Lives Matter” doğrultusunda internet aramalarına girişen gruplara, daha sonra hep bu yönde veriler ve sonuçlar sunuluyor! Kitlelerdeki kutuplaşmalar, futbol holiganlarınkine benzemeye başladı.

Fransa’da da benzer şekilde, ucu ırkçılığa değen aşırı sağcı Le Pen’ciler ve varoşlardaki Kuzey Afrika/İslamcı frekanslara yakın grupların kesişme şansları yok! Ekonomik zorluklar ve sosyal kıskançlıklar bu ayrışmaları körüklüyor. Fransa ve Amerika’nın ayrıldığı nokta şu: Fransa göçmenlerine vatandaşlık haklarını verdiğinde onları tam “Fransız” kabul ediyor ve eşit statüde görüyor; Amerika ise konuyu “azınlık hakları” şeklinde ele alıp içindeki farklı yapıları ayrıştırıyor. Örneğin, kurumlara belli yüzdelerde farklı etnik azınlıklara uyumlu kotalarla iş vermek kanunen zorunlu kılınabiliyor!

Dolayısıyla değişen sosyal iklimde, bu sert duruşlar birbirini körüklüyor, daha da sivri hale geliyorlar. Bu arada medya ve sosyal medya sayesinde (veya yüzünden) ekmek ve yaşam hakkı arayan en düşük gelirli ile altın saraylarda havyar banyosu yapanlar sözde aynı rüyanın içinde buluşuyorlar, ama korkunç düş kırıklıkları yaşayarak!

KENDİ CANAVAR KARŞITIYLA YÜZLEŞME

Hem Fransa’nın hem Amerika’nın bu bahsettiğim gergin etnisite noktalarında yıllarca yaşadım. Değişen hızlı demografilerini, çete savaşlarını, ailelerin canlı kalma ve suça karışmama zorluklarını gözlerimle izledim.

Televizyon program geçişlerindeki hızlandırılmış Boğaz vapurları veya bulutlar gibi, artık yaşam da aynı korkunç süratle akıyor. İnsanlar “başarı öyküsü” olarak gördükleri, dolar milyarderi olma hikâyelerini sürekli okuyarak, kendi çaresizliklerinde daha da debelenir hale geliyorlar. Bir spor firmasının ünlü sloganı “one life live it” (tek yaşamın var, kaçırma, yaşa), ne yazık ki gerçek hayatta adeta “tek yaşam hakkımız vardı, onu da ıskaladık” sloganına dönüşüyor! Bu da hayal kırıklığını artırdığı gibi, yıllarca sömürülen köleler, ırklar ve kolonilerin bıraktığı izlerden fışkıran hesaplaşma, varoluşçu bir şekilde bu yüzleşmeyi “şimdi”ye taşıyor.

Böylece, her şeyi yakıp yıkmanın mubah ve tarihsel etik açıdan normalleştiği bu şizofrenik ortamda, sosyal dokular kendi bağırsaklarından “Alien” filmindeki gibi karşıt canavarlarını yaratıyor. Karınlardan kan kardeşi değil, kan düşmanı yaratan ortamlarda siyaset ve gerçek yaşam farkı hızla açılıyor. Apokaliptik ortamda adeta 200 metreye ulaşan sosyolojik tsunami, toplumların suratına çarparak onları asırlık uykularında yakalıyor.

Sonuçta Amerikan rüyası da demokrasisi de güçler ayrımı da tuzla buz oluyor. Batı’nın dünyaya yaydığı savaş, sefalet ve açlık gerçekleri, artık kendi ülkelerinde bile demokrasi palavrasının kendi ellerinde patlamalamasını beraberinde getiriyor. Batı’nın yeni çehresi bundan sonra hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak…

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025