Belleksiz, oportünist Türkiye ve 28 Şubat

Belleksiz, oportünist Türkiye ve 28 Şubat

26.08.2021 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

14 emekli generalimiz, 28 Şubat davasından geçen hafta içeri alındılar. Şova dönüşen bir kin, yandaş basının sayfalarında yankılandı. Rütbelerinin sökülmesinin talep edildiğinden bahsedildi. Haklarında “yakalama emri” olduğu ve bazılarının bu şekilde “yakalandığı” anlatıldı. Gözlerime inanamadım. Türk ordusunun şerefli subayları hakkında aşağılayıcı üslupla cümleler kurmak kimsenin haddi olamaz. Herhalde onları FETÖ’nün malum alçak kaçakları ile karıştırdılar...

28 Şubat generallerinin avukatlarından Hüseyin Ersöz, emekli Orgeneral Çetin Doğan hakkında şunu söyledi: “…Birileri gibi kaçmadı, göçmedi. Bu karardan ileride biz değil, sizler utanacaksınız.”

Ben bu karardan utanıyorum ve Cumhuriyetimiz adına generallerimizden özür diliyorum. Bu kadar şerefli bir ömrün, sonunda böyle karanlık konulara alet edilebilmiş olmasından dolayı…

Avukat Celal Ülgen, 28 Şubat’ı abartılmış bir öç, ölçüsü kaçmış bir intikam davası olarak tanımlıyor.

Bu ülkenin tarih bilmezliğinin ortasında, üretilen ve oportünist şekilde adeta zorla inanılan/inandırılan yalanların orta yerinde yaşamaktan bıktım. 27 Mayıs, 12 Mart, 28 Şubat ve hatta 12 Eylül hakkında uydurulan ve ezberletilmeye çalışılan senaryoları dinlemekten usandım; kimse doğru söylemiyor! Hatta aydınlarımızın ve siyasilerimizin bir kısmı bile riyakârlar! Yakın tarihi bilmeyenlerin önünde “politically correct” görünmek uğruna, gerçekleri tahrif ediyorlar veya tahrif edenlere sessiz kalıyorlar. Bu nasıl bir seçici bellek kaybıdır ki insanlar bizzat yaşamış oldukları anların gerçeklerini unutuyorlar veya unutmuş görünüyorlar!

28 ŞUBAT ÖNCESİ NELER YAŞANMIŞTI...

Şimdi bu yalan sendromunun 28 Şubat eksenine dönelim. Bugün 45 yaşın altında olanlar, bu konulara duyarlı ortamlarda yetişmemişlerse, 28 Şubat MGK toplantısında ve ondan hemen önceki yıllarda neler yaşandığını ya hiç bilmiyorlar veya o dönemde çocuk oldukları için hatırlamıyorlar. Yüzlerce makale veya onlarca kitaptan alacağınız sayısız bilgiyi size birkaç satırda özetleyeyim: Atatürkçü yazarlar ve aydınlar sırayla 1990’dan itibaren öldürülüyordu. Şeriatçı terör örgütleri ve yayınlar azmıştı. Bütün Atatürkçü aydınları tehdit ediyorlardı. Yobaz basın açıkça bizleri yani Kemalist yazarları hedef gösteriyor, laiklik ve Cumhuriyete kan kusuyordu. Refah Partisi, lideri ve milletvekilleriyle akıl almaz provokasyonlarla halkı galeyana getiriyordu. “Adil düzene geçiş yumuşak mı olacak, sert mi olacak; tatlı mı olacak, kanlı mı olacak” cümlesi, Erbakan’ın ağzından Türkiye’yi dehşete düşüren bir tehdit olarak gündeme gelebilmişti! İkinci Cumhuriyetçiler hep yobazların yanı başında yer aldılar, Kemalizmi ve Cumhuriyeti yıkmak için onlara destek verdiler. 

Ülke bu şekilde kanlı iç çatışmalara sürüklenirken MGK, 28 Şubat 1997 günü yapılan toplantısında krizi masaya yatırdı ve saatlerce süren bu tarihi toplantıdan 28 Şubat kararları çıktı. Toplantının başkanı Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’di. Toplantı tamamen yasaldı. 

27 Mayıs 1960 Devrimi yapıldıktan sonra Orgeneral Cemal Gürsel, mükemmel bir anayasa kurmaları için makamında topladığı Türkiye’nin en önemli anayasa profesörlerine “Ben hukukçu değilim, anayasadan anlamam, bu sizin işiniz; lütfen bana öyle bir anayasa yapın ki bir daha hiçbir parti demokrasiyi yok etmeye çalışamasın, TSK’nin de siyasete müdahale etmeye ihtiyacı olmasın” dedikten sonra, 1961 Anayasası’yla beraber MGK doğdu. Dâhiyane bir fikirle iki ayda bir siyasetçileri ve askerleri bir araya getirdi. Hedef, sorunlar varsa büyümeden, demokrasiyi kesintiye uğratmadan, diyalogla ve barış içinde çözüme gitmekti. 

28 ŞUBAT NEDEN DARBE OLARAK GÖRÜLEMEZ?

28 Şubat’ta da yaşanan buydu. Ordu darbe yapmadı, çünkü bunu istemiyordu. MGK’nin olağan yetkilerine ek olarak, İç Hizmet Kanunu’nda 35. maddede de zaten yer alan “Cumhuriyeti koruma ve kollama görevine” uyarak yasal yollarla rejimi koruma uyarısı yapmışlardı. Dolayısıyla ellerinde o tarihte “yasal hakkı” bulunan askerlere, zaten yapmamış oldukları bir “müdahale” üzerinden darbe davası açmak, hukuki olamaz! Atatürk, laiklik ve Cumhuriyet düşmanlarının neredeyse açık şeriatçı kalkışmalarına yasal yöntemlerle dur dediler. İddia edildiği gibi hiçbir kesimi yok etmeye çalışmadılar. Yobaz veya İkinci Cumhuriyetçi provokatif yazarları içeri atmadılar. Ergenekon ve Balyoz’da gördüğümüz gibi kimseyi yıllarca hapiste çürütmediler. Hiçbir aile geri dönülmez şekilde mağdur edilmeden Cumhuriyetin kimliği ve değerleri hatırlatılarak “ayar verildi”. Bahsedilen “balans ayarı” buydu. Sözcü’de 22 Ağustos’ta Saygı Öztürk’ün, Onursal Yargıtay 4. Ceza Dairesi Başkanı Osman Yaşar’a dayandırarak hatırlattığı gibi cebir yoktu; bugün yapılan suç tariflerinin hiçbiri mevzubahis değildi. 28 Şubat kararlarının tamamı, aslında var olan anayasaya ödünsüz şekilde uyulmasını istemek ve daha sonra 15 Temmuz 2016’da yaşanan rezil ve yıkıcı tehlikelerin yaklaşmasını engellemek içindi! Kim aksini iddia edebilir ki? 

Hukukta çıkarılan yasalar geriye yönelik uygulanamayacağı gibi, hiç kimse geçmişte yaşanmış ve önceden haberdar olmadıkları bir suç tanımlaması veya daha sonra gelişen bir yorum üzerinden yine geriye yönelik şekilde bir suç tarifi içine alınamaz, bu şekilde yoruma dayalı hiçbir ciddi suçlama yapılamaz. 28 Şubat vakasında yobaz ve İkinci Cumhuriyetçi birleşik cephe önce buna “Postmodern darbe” adını taktılar, sonra da kendi yaptıkları yoruma inandılar. Ardından da bunun neredeyse fiili ve resmi bir dayanak olduğuna toplumu ikna etmeye çalışarak o dönemde geçerli olmayan yasa yorumları üzerinden zamanı 24 yıl geriye alıp askerlerimizi suçlu sandalyesini oturttular. Dünya tarihinde eşi görülemeyecek bir hukuk skandalı olan bu davayı ancak bu şekilde izah edebiliriz. 

FETÖ ÇETESİ ÇIKIŞLI BİR KUMPAS DAVASI

Ama bundan bile önemli ikinci bir iflas ayağı daha var. Dava, baştan sona FETÖ çetesinin Ergenekon ve Fenerbahçe davalarındaki zavallı ve sahte olduğunu kendi içinden kanıtlayan metotlarıyla gelişmişti. Yine belirsiz birinin savcılara teslim ettiği bir CD dayanak yapılıyor; üretilmiş belgeler ve imzasız malum kumpas delilleri ortada. Şu şekildeki, CD’nin güvenlik numarası sistemi, 2000’li yıllara ait, yani 90’larda yoktu. FETÖ’ye ait FEM Dershanesi’ne ait soru kitapçığı şablonu unutulmuş CD’nin içinde! Ayrıca (kemerlerinizi bağlayın), bu davanın anti kahramanı birçok hâkim ve savcı bugün FETÖ’den firari veya hükümlü! Daha da ileri gidelim, 28 Şubat kararlarında MGK’nin yaptığı ikazlar şayet göz önüne alınmış olsaydı, tabii ki 15 Temmuz darbe girişimi yaşanmayacaktı. Kaderin cilvesine bakın ki o dönem FETÖ aracılığıyla ordu içindeki yobaz sızmaları ihbar eden ve onları durdurmaya kararlı olan MGK’nin onur duyulması gereken askerleri, bir FETÖ çıkışlı dava ile içeri alınıyorlar! 

Bu da bize, FETÖ çetesini canları pahasına durduran Atatürkçü komutanların nasıl son yıllarda emekli veya pasifize edildiğini hatırlatıyor. Ordu karşıtlığı, iktidarın ruhundan ve beyninden çıkmıyor, korkunç ölümcül hatalar tekrarlanıyor.

Balyoz felaketinin ardından, yine haksız ve uydurma gerekçelerle ağır bir bedel ödemeleri istenen emekli komutanların haklı mücadelelerine, mantığını ve hafızasını bir nebze kullanan her siyasi partinin ve aydının destek vermesi şart. Tabii ki ben de 14 emekli generalin affedilmesini kabul etmeyen ve onlardan özür dilenmesinin esas doğru yöntem olduğuna inananlardanım.

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025