Sahte idam cezası tuzaklarına düşmemek

Sahte idam cezası tuzaklarına düşmemek

30.06.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Konumuz, AKP iktidarının sistematik olarak arada bir ortaya attığı, aba altından sopa gösteren ağır bir tehdit tarzı. Hep aynı taktikle ilerleyen, ortaçağ niyetlerini açığa vuran bayağı bir stil: Toplumun her kesiminden çok büyük tepki alan bir konu çıkıyor; mesela orman yangınları, kadın veya çocuk cinayetleri, terör şehitleri gibi... Oluşan dev tepki dalgasının ortasında AKP hemen “idam” lafını ortaya atıveriyor. Şimdi de orman yangınlarından sonra, önce Erdoğan ardından baş destekçisi Bahçeli ekolu koro halinde hemen idamı gündemin ana maddesine oturtuverdiler. Erdoğan “Caydırıcı bir ceza... Ucu nereye dayanıyor, idama mı? İdama...” buyuruyor. Süleyman Soylu, “İdamın da kendine ait bir caydırıcılık süreci söz konusu. Evet ağza hoş gelmiyor. Ama başka bir şey var. Bu kadar sorumsuzluğun da kendi adına güçlü bir cezası olması gerekir” diyor.

Özellikle Bahçeli’nin ağzından çıkan “seve seve” kelimeleri dikkat çekici: “Orman yakanlarla mücadele etmek amacıyla idam cezası tartışmalarını çok yararlı gördüğümü, şayet bu cezanın tekraren hukuk mevzuatımıza girmesiyle ilgili bir kanun teklifi gelirse de seve seve destek olacağımızı açık seçik beyan ve ifade ediyorum.”

Sonsuz iyi niyetlerinden şüphe duymadan söylüyorum ki konu orman yangınları olduğu zaman ekolojistler, kadın ve çocuk cinayetleri olduğu zaman kadın dernekleri dahil halkımızın her kesimi, konu terör şehitleri olduğunda yine hem sağdan hem soldan en duyarlı insanlarımız hemen bu tuzağa düşerek iktidara çifte alkışla katılıyorlar. Hem bireysel hem de örgütlü şekilde...

LÜTFEN SAF OLMAYIN

Ne var ki maalesef özellikle sol, sosyal demokrat ve Atatürkçü kesimler içinden de yükselebilen bu sesler inanılmaz bir saflık yansıtıyorlar. Göremedikleri hamle, basit ama korkunç... Hadi diyelim ki bu konulardan yola çıkarak idamı geri getirdiler, herkes içinden böylece “Oh olsun, iyi oldu” deyip rahatladı. Ancak unuttukları çok önemli konular var:

Birincisi, zaten idam cezası hiçbir zaman onları galeyana getiren kişi veya kişiler hakkında uygulanamayacaktır. Çünkü yasalar geriye dönük işlemezler. Ancak yasa çıktıktan sonraki suçlar için gündeme gelebilirler. Örneğin böyle bir ceza çıksa Pınar Gültekin’in katili için uygulanamaz. İkincisi, idam cezası bütün soğukluğuyla fırında ısıtılıp tekrar önümüze sürülürse sakın zannetmeyin ki yalnız burada bahsettiğimiz konular için gündeme gelecektir. “İşte bunlar da terörün azmettiricileri” galeyanları içerisinde köşe yazarları, siyasiler, dernek başkanları hemen aynı sepete atılıverecektir! Maalesef öyle bir noktaya geldik ki yaşadıkları acılar yüzünden bunları göremeyen milyonlarca insan var ülkemizde. Düşünemiyorlar ki mesela FETÖ çetesinin generallerimizi, yazarlarımızı, gazetecilerimizi Silivri zindanlarına attıkları günlerde böyle bir uygulama olsaydı, bugün ne Tuncay Özkan ne Mustafa Balbay ne Doğu Perinçek ne de Mehmet Ali Çelebi aramızda olacaktı. FETÖ çetesinin kimliği ve nerelere sızdığı sonradan ortaya ne kadar çıkarsa çıksın, öncesinde ne yazık ki bu infazlar gerçekleşecek ve bu kardeşlerimiz resmen suçsuzken katledilmiş olacaktı. Umarım bu konuda bu tuzağa düşmeye meyilli olanlar ne demek istediğimi görmüşlerdir. 

Gelelim madalyonun diğer tarafına... Türkiye, ölüm cezasının kaldırıldığına dair Avrupa Konseyi’nin ilişkili protokollerini imzalamış, hele Avrupa Birliği’ne katılma iddiaları çerçevesinde geri dönülmez şekilde bu sözün altına girmiştir. Avrupa Birliği üyelik sürecinde ilk olarak 2003 yılında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6 no’lu ek protokolünü onaylayarak savaş dışı hallerde idam cezasını kaldırmış, ardından da 2004 yılında yine aynı sözleşmenin 13 no’lu ek porotokolüne imza koyarak idamı tamamen yasalarından çıkarmıştı. Yani bu sözleri yaşama geçirmek hiç sanıldığı kadar kolay değil. Bunu çok iyi bilen iktidar aslında bunu uygulamak için değil, gözdağı vermek ve bu sözleriyle bir miktar daha oy almak üzere bu ağır cümleleri bu rahatlıkla ortaya saçabiliyor... Tabii bir de işin “insan hakları” ve “felsefi” boyutları var. Dikkat ederseniz oralara hiç girmedim. Çünkü bunlar pek bu iktidarın alanı değil!

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025