Tarihe geçen ‘gönüllü kahramanlar’, acılar, utançlar

Tarihe geçen ‘gönüllü kahramanlar’, acılar, utançlar

24.03.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

“Onları ikaz etmiştik”, “Başka çaremiz kalmamıştı”, “NATO bizi kuşatıyordu”. Putin ve Putinciler neredeyse ateşin köşeye sıkıştırdığı akrebe dönüşme senaryosunu o kadar ağlamaklı ve inandırıcı bir mantığın üslubuyla dillendiriyorlar ki, insanın aklına yirmi yıl öncesinin George Bush’u geliyor. O da aynı çaresizliğin (!) mecburiyetleri altında “Irak’ta kitle imha silahları var” safsatasıyla evrensel hukuku ve Birleşmiş Milletler’i hiçe sayarak bu ülkeye girmiş ve bir buçuk milyon insanı öldürüp ceketini alıp çıkmıştı! Bunu da günümüz Putincileri, “Rusya’nın istese milyonları öldürebileceğini ama bunu yapmadan savaştığını” neredeyse övgüyle anlatıyorlar. Yani Rusya, sadece binlerce insanı öldürmekle yetiniyormuş, bence Nobel Barış Ödülü vermek lazım! Ama şimdilik Norveç, Kremlin Sözcüsü Peskov’un “İç güvenlik stratejisi nedeniyle var oluşumuza yönelik bir tehdit görürsek nükleer silahı da kullanabiliriz” şeklindeki tehditlerini görmezden geliversin!

ABD VE RUSYA’NIN DEV TAZMİNATLAR ÖDEMESİ LAZIM

Önce Amerikan sonra Rus emperyalizmleri üçüncü binyılı şimdiden karanlığa boğdular. Hep söylerim, uygar bir ülke olmak ne zenginlikle ne teknolojik üstünlükle hatta ne de çok yüksek bir sanat ve felsefe düzeyine ulaşmakla olabiliyor. Uygarlık seviyelerini, insanın insanı öldüreceği icatları geliştirmek ve bunları kullanabilmek olarak gördükleri sürece, tarih çöplüğünün zavallı birer zalim bozuntusu olmaktan öteye gidemezler. Rusya’nın Mariupol kentinin yüzde doksanını yerle bir eden “hipersonik hançer füzeleri” onların övünç kaynağı filan değil, zavallılıklarını taşıyan acizlik aygıtları. Sözde “Rusya’yı yeniden büyük ve güçlü kılmak” isteyen hastalıklı ve megaloman bir tipolojinin, ismini yirminci yüzyılın en lekeli birkaç diktatörünün seviyesine taşıma çabaları. Bana sorsanız Birleşmiş Milletler’in, ABD ve Rusya’yı yirminci yüzyılın lekelileri olarak yargılayıp Ortadoğu ve Ukrayna’ya verdikleri milyarlarca, trilyarlarca dolarlık zararı tazmin etmekle işe başlaması lazım...

2022 yılındayız ve herkesin elinde bir kamera var; bu savaşın her zerresi saniye saniye kaydediliyor. Bu, tarihin en kapsamlı katliam, acı ve vahşet kaydına dönüşüyor. Rusya, işlediği dev insanlık suçlarının tüm dünyada kayda geçtiğini hâlâ anlayamamış görünüyor. Ölümlerin, acıların, doğumların, aşkların birbirine karıştığı anlar, bir film sahnesiymişçesine şimdiden Kiev’de, Karkiv’de ve Mariupol’de her sokakta yaşanıyor. Buralarda gördüğümüz kahramanlık hikâyelerinin hepsi gerçek. 

ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKAR...

Adamın evinin damı aksa, bu ne rezalet diye gece yarısı kapıcıyı çağırır. Komşunun köpeği üst katta biraz fazla koşup havlasa, rezalet çıkarıp yönetici ya da karakolu arar. Buzdolabında süt kalmamış olsa, eşini darlar. Ama şu anda, elinde poşetlerle, aç sefil sağa sola koşturan üç buçuk milyon Ukraynalı nedense bazılarını pek etkilemiyor. Çünkü yıllardır seyrettiğimiz İkinci Dünya Savaşı filmleri ve spor-borsa haberleri arasında gözümüze çarpan savaş haberleri artık birbirinin üstüne bindi. Savaşlar ilk üç gün, günde 16 saat izlenir, sonra bu oran giderek düşer. Savaşın birinci ayını doldurduğumuz bugün artık yeryüzündeki insanların yüzde 90’ı kendi dertlerine döndüler ve anlayacağınız “ateş düştüğü yeri yakar”. 

Bombalanan doğum hastanelerinde yaralanan, ancak hikâyeleri mutlu sona ulaşamadan bebekleriyle beraber kurtarılamayan anneler, çatışmada ölen altısı evlatlık 12 çocuk annesi Olga Semidyanova, haber yapmaya çalışırken öldürülen Sasha Kuvshynova, Pierre Zakrzewski, sokakta öldürülüp boylu boyuna yatan karısına ve çocuklarına “Affet aşkım, sizi koruyamadım” diye seslenen Sergey Perebeynos, tren istasyonlarında, Polonya sınırlarında belki birçoğu hiçbir zaman bir daha buluşamamak üzere parçalanan milyonlarca aile, sokaklarda kazılan mezarlara atılmak üzere biriktirilen cesetler arasında kayıp aile fertlerini arayan zavallı insanlar, 43 yaşında öldürülen dünyaca ünlü balet Artem Datsishin, Ukrayna güzeli tahtını terk edip eline aldığı tüfekle gözü kapalı orduya katılan Anastasiia Lenna ve şu anda bütün bunların ortasında sığınaklarda yaşanan katmanlı tiyatrolar... 

GERÇEK AYDINLAR VE ‘KARANLIKLAR’

İşte bütün bu yaşanan yüz kızartıcı insanlık sahneleri karşısında ülkesinin faşist yönetiminden korkmadan her riski alarak direnen Rus aydınlar, gazeteciler, sanatçılar var... Protestolarında acımasızca dövülmelerine veya savaşa karşı gelmekten 15 yılla yargılanmayı göze alarak direnen o güzel insanların her birine şapka çıkarıyorum. Rus televizyonundan savaşa hayır pankartını tutarak adeta Kremlin’e açık savaş ilan eden Marina Ovsyannikova, Rus resmi televizyonu RT’den en umursamaz şekilde istifa eden Maria Baronova... Bu istifaların devamı da gelmeye devam ediyor. Onlar bilinci kaybolmuş, romantik, ütopik sosyalistlerin aksine anavatanlarındaki bütün konforlarını riske ederek bu katliamı durdurmak için uğraşan gerçek aydınlar. Kentlerin üstüne yağdırılan o alçak bombalar ile birlikte bu gerçek aydınlarla “karanlıklar” net olarak ayrışıyor. Tarih, “Sen savaş esnasında ne yapmıştın” sorusunu er ya da geç bir gün herkesin önüne sürecek. Ve gerçek aydınlar, bugün Vietnam Savaşı’ndan utanan günümüz Amerikan aydınları gibi, yarın kendilerine bugünlerin hesabı sorulduğunda sunabilmek için, kendi çıkarlarını düşünmeden insanlık adına harekete geçtiklerinin samimi kanıtlarını biriktirmekle meşguller.

YENİ EFSANELER VE KAHRAMANLAR GELİYOR

Tek bir insanın ölümünden sorumlu olmak başlı başına dev bir suçtur. Bugün, siviller dahil on binlerce, yarın yüz binlerce insanın ölümünden sorumlu olacak, nükleer savaş tehditlerinin heyecanlı sorumlusu Putin, kullandığı ağır silahlar, bombaladığı hastaneler, sinsice aç bıraktığı Mariupol halkını hatırladığımızda, şimdiden yargılanması gereken bir savaş suçlusudur. Ölen, ağır yaralanan, uzuvları kopan, evini, hayatını terk edip göçe zorlanan insanlar istatiksel birer veri değildir. Bunların her biri adı, yaşamı, hikâyesi olan Anne Frank’lar ya da Seyit Onbaşı’lardır. Ukraynalıların yanında güzelim hayatlarını terk ederek savaşmaya giden “gönüllüler” ise gözümde şimdiden efsanevi roman kahramanlarına yükselecek isimlerdir. Çünkü onlar bu savaşı şaşkın gözlerle izleyen çocukların, ileride bu dünyanın sorumlu yetişkinlerine en ağır soruları soracaklarını bilmektedirler. 

Öte yandan bu gönlü zengin gönüllülerin ve Rusya dahil dünyanın her yerindeki savaş protestocularının yanında yer almayan beyni tutsak alınmış bazı solcular ise içine düştükleri düşünce batağından çıkabildikleri gün, hissedecekleri duygu, kendilerine karşı duydukları ağır bir utanca dönüşecek. Ama iş işten geçmiş olacak. 

Bu savaşın askeri ve siyasi sonucu ne olursa olsun, dünya önümüzdeki uzun bir süreçte Ukrayna kahramanlarını heykelleriyle, tiyatro oyunlarıyla, romanlarla, resimlerle ölümsüzleştirecek; kafa karışıklıklarıyla onların bu dik duruşunu kâh küçümseyerek kâh alay ederek kâh görmezden gelerek kâh uydurma mantıklarla ve haberlerle karalayarak tarihe geçenler ise kendilerini affettirecek bir reçete bulamayacaklar.

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025