Gülengül Altınsay

Önümüzdeki maçlara bakacağız

28 Haziran 2018 Perşembe

Bir seçim dönemi geçirdik. Hatta seçimden de öte bir rejim değişikliği sürecine girdik. Bundan sonra sonuçlardan daha çok çıkarılacak dersler önemli. Vazgeçmemek önemli.
Futbolla siyaset karşılaştırmasını sevmem. Ama tam da cuk oturuyor: “Önümüzdeki maçlara bakacağız”.
Gelin de başka paralellikler kurmayın futbolla siyaset arasında. İşte Dünya Kupası maçlarında FIFA’nın daha fazla para ve güç için oynadığı, yarattığı adaletsizlikler. Güçlü ülkelerin takımlarına gösterilen ayrıcalıklar.
Güya adaletsizlikleri önlemek için icat edilen VAR’ın büyük takımlara ve büyük futbolculara uygulanış biçimi. Mesela Almanya-İsveç maçının başlarında Almanya aleyhine verilmesi gereken penaltının nasıl VAR’a başvurmadan es geçildiği. Ronaldo’nun İran-Portekiz maçında kırmızı kartlık hareketinin nasıl YOK sayıldığı. Anlaşılan bu VAR çok daha fazla tartışmanın ve adaletsizliğin nedeni olacak. Sonuçta VAR’ın başındakiler de insan değil mi? Her teması isterlerse (!) penaltı olarak değerlendirebilirler. Forma rengine göre de es geçebilirler.
Nasıl demokrasi sadece seçim demek değilse, futbol oyununda adalet de sadece “penaltı mı, değil mi” meselesi değil zaten.

Statü şikeye açık
Henüz grup maçları bile tamamlanmadı ama bazı şeyler ufak ufak ortaya çıkmaya başladı bile. Fakat grupların 3. maçlarında ortaya çıkan durumlar hoş değil. Mesela 3. maçta alınacak bir beraberlik iki tarafa da yarıyorsa kazaya kurban gitmemek için beraberliğe yatıyor takımlar. Ortaya yavan ötesi maçlar çıkıyor. Ve garantileyenlerin maçları yedeklerle lâf olsun diye oynamaları. Bazı rakiplerden kaçma hesapları. Mide bulandırıcı işler bunlar.
Aslında gruplarda ikinci ve üçüncü olanların çapraz baraj oynaması gerek. Haydi bu maç sayısını arttırır diyorsunuz, o zaman üst turda kimin kiminle oynayacağı baştan belli olmasın. Hangi birincilerin hangi ikincilerle oynayacağı kurayla belirlensin.

Güzel kaybedenler
FIFA, maçların organizasyonu, VAR’ın uygulanma biçimi, büyük takımların ve ev sahibinin kayırılması filan ama biz yine de futbolseverler olarak bu büyük kupayı güzel futbol umuduyla aksatmadan seyrediyoruz. Kazansalar da kaybetseler de eğer bize futbola dair güzellikler vermişlerse galiptir bu yolda mağlup. İşte Fas, Peru, Senegal... Almanya’nın, İspanya’nın, Brezilya’nın, Arjantin’in beklenmedik başarısız başlangıçlarının yanında beklenenin üzerinde performans gösterenler de var: Belçika, Hırvatistan, Uruguay, Meksika ve ihtimal vermediğim halde İngiltere. Oyun anlayışları, takım uyumlarıyla iyi hatırlanacaklar listesindeler.
Zaten Messi’li Arjantin, Neymar’lı Brezilya’nın kopuk futbollarından da anlaşılacağı gibi başarıda asıl önemli olan belli bir oyun anlayışı üzerinde birleşmiş, uyumlu bir takım oluşturmak.
Tıpkı siyasette de olduğu gibi. Mesela bizim muhalefet milli takımımız gibi. En gelecek vaat eden oyuncular sudan bahanelerle oyun dışında tutuluyor. Bir de sahaya çıkanlarla da takım sürekli yapılıp bozuluyor. Maç içinde bile oyun sürekli değişiyor. Aslında oyun anlayışınız yok ama kendi eksikliklerimizi, zaaflarımızı görmeyip her şeyi hakeme ve dış güçlere bağlıyoruz.
Yeni bir hoca çıkıyor yeni bir şey deniyor mesela, daha sonucunu görmeden şurasına burasına takıp mahvediyoruz onu. En çok da öteki hocalar yapıyor bunu.
Bilmem anlatabildim mi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şimdi ders zamanı 5 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları