Beşiktaş’ta beklenen oldu ve genel kurul Serdal Adalı ile yönetimini önümüzdeki 3 yıl için yeniden görevlendirdi. Umarım gelecek 3 yıl içinde başka bir seçim olmaz, teknik kadro değişmez ve Beşiktaş’ta özlenen istikrar sağlanır.
Ama biliyorsunuz bizim futbol ortamımız istikrarı hiç sevmez. Tam tersine kaosu, çekişmeyi, çatışmayı sever. Sabretmeyi hiç bilmez, en küçük bir tökezlemede her şeyi yok eder, yakar yıkar. Her sil baştan yapmakla ne kadar büyük kayıplara uğruyoruz oysa. Yönetim, teknik kadro, takım sil baştan değişince hiçbir başarının elde edilemediğini acı tecrübelere rağmen hâlâ anlamadıysak bu insanların ya niyetlerinden ya da akıllarından şüphe etmek gerek! Daha işin başındayken Beşiktaş yönetimini bugünden başarısız ya da güvenilmez ilan etmek başka nasıl açıklanır? Tamam değişmesi, düzeltilmesi gereken çok şey var Beşiktaş’ta. Ama bir durun biraz sabredin. Her şey bir anda olamaz çünkü.
Buna karşın “1-2 kişi hariç kadroyu tümüyle gönderin takımı tümüyle yeniden kurun” diyen, aba altından sopa gösteren güya Beşiktaşlı insanlar var. İsteseniz bile bu kadar çok futbolcu sirkülasyonu mümkün olabilir mi? Tabii ki Beşiktaş’ın takım kalitesinin yükselmesi gerek. Ama bu pahalı, enerjisi bitmiş, sayfalarla sakatlık öyküsü olan oyuncuları uçaktan indirmekle olmaz. Ancak takımın acil ihtiyaçlarını çöze çöze, akıllı, ileriye dönük adımlar ata ata olur.
Sezonun bitmesine çok az kaldı. Şampiyon hemen hemen belli, düşen takımlar da. Ama koca bir sezon futbolseverleri mutlu edecek düzeyde geçmedi Süper Lig. Kavga, dövüş, tartışma vardı daha çok. Ayrıca kimse bu sezonun adil olduğunu da söyleyemez. Hakemlerin tarafsız maç yönettiklerini söyleyemez. Sonuca etkili bariz ve hatalı kararların takımların sıralamasını değiştirebileceği herkesin malumu. Fakat ben hakemlerin maçları yönetme biçimlerine takıntılıyım asıl. Faullerdeki standartsızlık, kart göstermede standartsızlık, maçı sabote eden, oyunu kasten kesen futbolculara gösterilen müsamaha bence penaltı verdin vermedin, ofsayt ya da değil olaylarından çok daha önemli. Bu şekilde hem oyun sık sık kesiliyor hem de oynamak isteyen tarafın hakkı yeniyor. Ve sonuçta böyle futbol anlayışının olduğu bir zeminde futbolda adaletten de bahsedilemez, sonuçların adil olduğundan da. Oysa adalet en mühim şey futbolda da hayatın her alanında da...