Işığı hiç sönmeyecek

Işığı hiç sönmeyecek

14.12.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

O, Nermin Abadan Unat. Neden mi ona minnet borcumuz var? Başta kadın hakları, insan hakları olmak üzere hukuktan siyasete, iletişimden bilim insanlığına ve kadın olmaya uzanan; yaşamın her alanında örnek oluşturduğu için... Öncü olduğu için... Emeğini savunduğu ilkeler ve insanlık uğrana cömertçe sunduğu için... Birkaç kuşağın rol modeli olduğu için dik ve onurlu duruşundan asla ödün vermediği için...

O bir profesör, bir bilim kadını. Ama aynı zamanda nasıl da “feminin” bir kadın... Dudağında kırmızı ruju, bana sorarsanız haksızlıklar karşısındaki isyanını simgeliyor. Her zaman mücadele etme azmini! Sanki bir isyan bayrağı. Üzerinde taşıdığı renkler de öyle. Karanlığa geçit vermeyeceğini ilan ediyor! Evet, o yaşı kaç olursa olsun hep ilerici aydın, hep feminin, hep feminist! İflah olmaz bir devrimci, bir öncü.

Tüm karşıdevrim çabalarına, gericiliğe, cehalete, haksızlığa, karanlık adımlara karşı çıkmaktan asla vazgeçmedi. Çünkü o, Atatürk ve Cumhuriyetin devrim ilkelerine sevdalı bir demokrasi tutkunu. Laiklik, eşitlik, bağımsızlık, adalet, hakkaniyet olmadan demokrasi olamayacağı bilincini hepimize öğretenlerin öncüsü.

BENİMLE STRASBOURG’A GELİYORSUN 

Ne mutlu bana ki onu, mesleğe başladığım ilk yıllarda tanıma şansım oldu. Beni bağrına basması, annemin çocukluk arkadaşı olması nedeniyleydi.

1970’lerin ikinci yarısındaydı. Bir gün bana “Benimle Strasbourg’a gelir misin?” dedi ve hemen “Sormuyorum. Benimle Strasburg’a geliyorsun” diye düzeltti: “Avrupa Konseyi’nde kadın erkek eşitlik komisyonu kuracağız” demesiyle kendimi onun peşinden koşarken buldum. Bir daha da vazgeçmedim.

Hiç unutmuyorum. Toplantı salonuna girerken çevresine ışık saçıyordu. Mükemmel İngilizce, Fransızca, Almancasıyla her konuşması alkışlarla karşılanıyor, kimse çevresinden ayrılmak istemiyordu.

14 yaşında ülkesini terk edip Türkçe bile bilmezken tek başına Türkiye’ye gelip Atatürk’ün Aydınlanmacı felsefesiyle tüm zorlukları, olumsuzlukları aşan, olmazları olur kılan kız çocuğu, şimdi Avrupa’ya ders veriyordu.

MÜCADELECİ RUHU

Ben o günden bu yana hocaların hocası Nermin Hoca’nın o aynı ışığı çevresine nasıl saçtığını defalarca gördüm. Öğrencileri, ışığa koşan pervaneler gibiydi çevresinde.

Öğretmeyi seviyordu. “Çünkü öğretirken kendim de öğreniyorum” diyordu. (Bunu hiç ama hiç unutmadım Nermin Hoca. Bana müthiş bir ders oldu.)

Aynı ışığı Boğaziçi Üniversitesi’nde kayyum rektöre karşı protestolara katıldığında da gördüm. 100 yaşındaki profesör, bastonuna dayanmış, üstünde cüppesi, sırtını rektörlük binasına dönmüş o dimdik duruşuyla her tür baskıya, liyakatsizliğe, hakkaniyetsizliğe, otoriteye meydan okuyordu. Onun o dik duruşu hiç ama hiç gitmeyecek gözümün önünden.

O ışığı 8 Mart gece yürüyüşlerinde aramıza katılışında gördüm. “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” kampanyalarında başı çekerken gördüm. İzmir’de Ege Kadın Buluşması Platformu ve İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği’nin katkılarıyla Çiğli‘de onun adına açılan kadın yaşam merkezinde yağmur altında konuşmasını yaparken gördüm. Adını taşıyan Konak-Kadifekale’de “Kadın Kütüphanesi”nde tekerlekli sandalyesinde gelip dimdik ayakta konuşurken gördüm.

O ışığı İstanbul’da onun 100. yaşını kutladığımızda, bir isyan bayrağına dönüştüğünde gördüm. Ankara Uçan Süpürge Ödül törenlerinde birbirimizi kucaklayarak mücadeleye devam sözü verdiğimizde gördüm.

O ışığı binlerce insan arasından sıyrılıp Saraçhane’de Ekrem başkana destek verirken gördüm.

İyi ki varsınız Nermin Hoca! Işığınız hiç sönmeyecek. Yaşantınızla, eserlerinizle, öğretilerinizle, öğrencilerinizle aydınlığınızı genç kuşaklara aktarmayı hep sürdüreceksiniz.

NOT: 42. Tüyap Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda, PEN olarak yarın (14 Aralık Pazartesi) saat 18.00’de Karadeniz Salonu’nda bir söyleşimiz var. Konumuz: Hayatı Algılamada Edebiyatın Rolü. Konuşmacılarımız Ayşe Kulin, Halil İbrahim Özcan, Haydar Ergülen. Söyleşiyi ben yönetiyorum. Hepiniz davetlisiniz. 

Yazarın Son Yazıları

Işığı hiç sönmeyecek

O, Nermin Abadan Unat. Neden mi ona minnet borcumuz var?

Devamını Oku
14.12.2025
Roman gibi

Sabiha Sertel (1895-1968) ve Zekeriya Sertel (1890-1980). Osmanlı’nın sonu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında duygu ve düşünce dünyamıza sonsuz katkılarda bulunmuş bu iki önemli ismi bu ülkede yaşayan herkesin, hele hele gazeteciliği meslek edinmiş her insanın çok yakından bilmesi gerekir.

Devamını Oku
11.12.2025
Aşkla ölüm arası

O kadar güzeldi ki tadı damağımda kalmıştı.

Devamını Oku
07.12.2025
Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025