Fikstür gereği G.Saray’ın maçlarını bir gün önce oynaması ve kazanması takipçisi F.Bahçe’nin motivasyonunu bozabilir mi? Elbette. Futbolda motivasyon çok önemli etkendir. Teknik direktör dahi yeri gelir çare olamaz. Sarı-Kırmızılılar çok iyi ivme yakaladı. İçeride olsun, deplasmanda olsun kazanıyor. Güçlü kadroya sahipler. Akıllı transferler yaptılar. Yıldızları bir iki taneyle sınırlı değil, Sezon başında “Okan Buruk başarısız olur, Fatih Terim gelir” düşüncesi hâkimdi. Okan hoca bugün itibarıyla ligimizin en başarılı teknik adamı. Yardımcısı İrfan Saraloğlu’nu atlamamalıyım. İyi bir dost iyi bir ağabeydir. F.Bahçe fırsat tepti. Eğer Kadıköy’de G.Saray ve Beşiktaş’ı yenseydi, buna deplasmandaki Trabzonspor yenilgisini de ekleyeyim, o zaman G.Saray’ı değil F.Bahçe’yi konuşacaktık. İlk yarının sonu ve Dünya Kupası’na verilen ara dönüşü F.Bahçe’deki performans düşüklüğü devam etti. Önce Avrupa’ya havlu attı, sonra zirveyi G.Saray’a bıraktı. Görüntüde kadrosu iki üç kulvarı yürütecek kadar genişti. Ancak yıldızın yoksa kadro genişliği işe yaramıyor. F.Bahçe transfer dönemlerinde Ali Koç’un başkanlığında 5 yıl içinde akıl almaz hatalar yaptı. Bugün sizlere takımda kaç yıldız var diye sorsam, söyleyeceğiniz isimler 2-3’ü geçmez. Bir hatırlatma yapayım. İsmail Kartal ayrılırken “Fazla transfere gerek yok, üç isim ama adam gibi üç isim alın” demişti. F.Bahçe yıllardır transfer dönemlerinin başrolcüsü, fakat en başarılısı değil en hovardası olmuştur. Ali Koç, başkanlık koltuğunda kalacaksan lütfen menajerlerden uzak dur. Bir de transferleri teknik direktöre bırak. Jesus bu yüzden görüşmede tam yetki istemiş. 

F.Bahçe, Başakşehir maçına yine ruhsuz bir şekilde başladı. Koca ilk yarı boşa gitti. Başakşehir’in 10 kişi kalmasıyla baskısını artıran Sarı-Lacivertliler, bu kez Pedro’yla geri dönüşe imza attı. Her hafta aynı senaryo. Takım yarışa tutunuyor ama futbol hiç umut vermiyor.