Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Privas'tan Kız Kaçırma
Bir doğa harikası olan Ardeche vadisi, Fransa’nın en eski yerleşim alanlarından biri olup mağaraları ilk insanların izleri, tarlaları ilk taş tapınaklarla dolup taşar. Dolmen adı verilen bu tapınaklar, Obeliks’in yonttuğu türden iki dikili taşın üstüne ve altına yerleştirilen iki yatay taşla, gizemli boyuta açılan kapılardır. Ne var ki günümüz teknolojisiyle yapılan ölçümler, Dolmenlerin tam da toprağın en yüksek oranda enerji saldığı noktalara inşa edildiğini ortaya koymuştur. İlkel insanların, hiçbir ölçüm aracı olmaksızın toprağın enerjisinin nerede yüksek olduğunu bilebilmeleri de ayrı bir gizemdir...
\nİşte böyle özel bir bölgedeki küçük ve sakin Privas kenti, iki hafta önce pazar günü pek alışkın olmadığı bir “kız kaçırma” haberiyle çalkalandı. Kentin göbeğindeki güzelim parka hava almaya gelen mahalleli, bir genç kızın, feryat figan, iri yarı adamlar tarafından zorla bir BMW’ye bindirildiğini gördüler. Parkın kapısına yakın bir tanık, araya girmeye çalıştı. Ama zorbalar bir değil, iki arabayla gelmişlerdi. İkinci BMW tanığın yolunu kesti ve kızı götüren arabanın hızla kaçmasını sağladıktan sonra, o da kayıplara karıştı.
\nOlay yerine çağrılan polis, kızın parkta oturduğu sırada bıraktığı beyaz bir şemsiyeden başka ipucu bulamadı. Kaçırılmayı izleyen saatlerde hiçbir “kayıp” başvurusu da yapılmayınca, ulusal çapta bir tanıklığa çağrı yayımlayıp yanıt veren kişilerin ifadelerini almaya başladı.
\nAradan dört gün geçip perşembe günü geldiğinde, kaçırılan kızın Çeçenya göçmeni olduğu, ailesi ve adresi belirlenmişti. Tam bir polis ekibi yola çıkıyordu ki “kızımız kayboldu” diye başvurmayan ailenin oturduğu eve doğru; karakol kapısından kimliği zaten saptanan annesi, zorla getirilmesine ramak kala, kendiliğinden girdi.
\nHayır, kızı kaçırılmamıştı. Parktan çıkarken zorla bir arabaya bindirilmesi, sözlüsünün genç kızı zorla kaçırıyormuş gibi yapmasını gerektiren bir Çeçen geleneğinden ibaretti. Aynı gün, Privas’a epeyce uzak Toulouse kentinde sağ salim bulunan genç kız da annesinin söylediklerini doğruluyordu, zaten. Parkın kapısında attığı çığlıklar falan, numaraydı. Müstakbel kocası tarafından, Çeçen geleneği doğrultusunda kaçırıldığına yemin ediyordu.
\nNe var ki Privaslılar da ahalisi ve polisiyle, kuşkucu insanlardı. Daha doğrusu, kadim Ardeche vadisi de yetmiş iki milletten göçmen nasibini aldıktan sonra, epeyce kuşkucu olmuşlardı. Karısını döve döve hastanelik eden “kökten” Ardecheli kendini savunacak bir gelenek bulamayıp paşa paşa cezasını çekerken Mağripli dayakçı kocaların “Allah’ın emri”, Afrikalıların “Bizim kabilenin âdeti” diye kıvırmalarına alışık ve şerbetliydiler. Çeçenlerle her ne kadar yeni tanışsalar da “kaçırma geleneğine” biraz dudak büktüler. Polisse böyle bir geleneği yok sayacak kadar ileri gitti, dosyayı kapatmadı, soruşturmayı derinleştiriyor. Öğrenmek istediği olgu, bölgedeki Çeçenleri gücendirecek kadar basit: Kendi rızasıyla kaçırıldığını ileri süren genç kız, acaba istemediği bir evliliğe mi zorlanıyor?
\nHalen Privas ahalisi kahvelerde Çeçen geleneğinin “kız kaçırma”dan sonraki aşaması üstüne kafa patlatıyor: Sözde sahte kaçırılma olayının üstünden geçen dört günde, geleneksiz anlamda düğünden sonraya saklanan zifafa girildiyse... Bekâretini yitirdiği için “kirlenen” genç kız, ırzına geçilmiş bile olsa, evlenip “temizlenebilmek” için “rızamla kaçırıldım” diyebilir. Privaslılar daha ne gelenekler görmüşler, Çin’den Maçin’den çıkıp gelen. Akılları bu kadarına eriyor, artık.
\nAma polis, çıkarsama falan yapmıyor, erken zifafla da ilgilenmiyor. Soruşturmaya tamam ya da devam için kız razı mıydı, değil miydi, onu öğrenmeye çalışıyor. “Razı değildim” derse, Çeçen damat ve işbirlikçileri geleneklerini düğün salonu yerine hapishanede sürdürmek zorunda, genç kız da “kirlenmişliğiyle” bir başına kalacak. Çünkü başta ailesi, Privas’taki Çeçen cemaati tarafından dışlanacak.
\nÖykü size tanıdık mı geldi? Allah, Allah, neden acaba?
\n\n\n‘G’ NOKTASI
\n\n\nAmy Winehouse, bir kuyrukluyıldız gibi gelip geçti dünyamızdan. “Genç öleceğim” diyordu, sözünü bir tuttu, pir tuttu. Sesleriyle büyüdüğü Janis Joplin, Kurt Cobain, Jimmy Hendrix, Jim Morrison, Robert Johnson, Brian Jones’la aynı yaşta öldü: 27.
\nBu kadarı herhalde raslantı olamaz, kuyruklu yıldızların ömrü yirmi yedi yıldır belki de, ne bir eksik, ne bir fazla, kim bilir?
\nKuşkusuz iki ucundan tutuşturulmuş birer mum gibi yaktılar yaşamlarını, hepsi. Dünyamıza hiç susmayacak yankılar bıraktılar ve gittiler. Seslerine yansıyan duyguları, duygularına yansıyan şarkılarıyla adeta başka bir gezegenden gelmişlerdi. Zaten kısacık ömürleri boyunca, başka bir gezegende yaşamak istediklerini haykırmadılar mı, hep?
\nUmarım öyle bir gezegen vardır ve kendisinden önce oraya varan kuyruklu yıldızlar, Amy Winehouse’ı bir ışık cümbüşüyle karşılar.
\n\n\n“Kafa kesilecekse,
\nsakal için yas tutulmaz.”
\nANONİM BİLGE
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi