Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Atatürk Karşıtlığı ve ABD Kamu Diplomasisi - Dr. A. Murat ŞENER
Her ne kadar Trump sonrası, ABD dış politikasında olası değişimler gündeme getirilse de bu pek isabetli bir yaklaşım değildir. Çünkü izlenen dış politika ve onu destekleyen kamu diplomasisi ve bu bağlamda dayattığı konjonktür sıklıkla değiştirilebilecek bir olgu değildir. Örneğin, 1980’lerin sonundan bugüne geldiğimizde, geçen son otuz yılda beş Amerikan başkanı değişmiş fakat ABD’nin Türkiye üzerine kamu diplomasisi değişmemiştir. Bu sürece yönelik aşağıda incelenen Türkiye üzerine görüşler de bu anlamda bir kanıt teşkil etmektedir.
KARŞITLIĞA TEŞVİK
Soğuk Savaş’ın bitimiyle, “dini uyanış” tezleri iki temel eleştiriye vurgu yapar. Birincisi, seküler düşünceyi moderniteye bağlayan akılcılık ve ilerleme fikirleri hatalıdır. İkincisi, Yahudi-Hıristiyan kültürel bağlamı dışında demokrasi eksikliği ve inanç odaklı yükselen bir İslamcı eğilim söz konusudur. Sekülerleşme ve modernizasyon tezleri, hikâyeden ibarettir.
Burada dikkat edilmesi gereken husus; yazdıklarıyla literatüre yön veren akademisyenlerin, görüşlerin gündeme taşınmasında,
meşrulaştırılmasında belirleyici olmalarıdır. 1990’larla beraber ağırlığını kabul
ettiren “kültürel otantisite” ve laiklik eleştirisi, Türk
siyasetinin tekrardan nasıl yorumlanacağı bağlamında etkili olmuştur.
Radikal
İslam tehdidine karşı sözde “demokratik”, “ılımlı” unsurları canlandırma amacı güden
bu yeni konjonktür, genç kuşakların Atatürkçülük ve Türk çağdaşlaşmasını nasıl anlamaları, okumaları
ve hakkında nasıl düşünmeleri
gerektiği konusunda koşullandırıcı olmuştur.
Laik ve üniter ulus devleti hedef
alan bu okuma, Türkiye’de federasyon tartışmalarını
başlatmıştır. Toplumun gelişimi için faydalı gördüğü İslamcı tarikat ve cemaatleri, çoğulculuk, demokrasi adına
teşvik etmiştir. Toplumsal olgulara din-siyaset penceresinden bakan bu tutum, “inançlı, yerli” - “baskıcı laik, yapay” arasında
yaşandığını öne sürdüğü kültürel bir çatışmadan beslenmektedir.
ABD’NİN İDEOLOJİK DAYATMALARI
Örneğin,
John Esposito (2000), 1995 Genel Seçimleri’nin sonucunu Türkiye’de “laikliğin
yenilgisi” olarak tanımlamıştır. Siyasal İslamcıları, demokrasi yolunda laik
unsurlara karşı en önemli güç
olarak nitelemiştir. Hakan Yavuz (2003), “Müslüman
Anadolu halkı” ile “Kemalist devlet düzeni” arasında ideolojik
bir çatışmadan bahsetmiştir. Laik reformları, yerel kültüre saldırı olarak
değerlendirmiştir. Elizabeth Hurd (2008), “otoriter
Kemalist laikliğe” karşı, “İslamcı siyasal kimliğin” yükseldiğini belirtmiştir.
Bunu toplumsal ve meşru bir hareket olarak görmüştür. Kevin Robins (1996), Türkiye’nin gerçek kültür ve toplumu
baskıladığını, gerçek kimliklerin reddi üzerine kurulduğunu belirtip, Türk
modernleşmesini, başarı ölçüsü yüzeysel bir Avrupa modeline benzerlikten
ibaret, boş bir imitasyon, niteliksiz bir olgu olarak değerlendirmiştir. Turgut
Özal’la
birlikte Türk siyasi kültürü nihayet “Kemalist
zincirlerinden” kurtulabilmiştir.
Elizabeth Özdalga (1996) ise Kemalizmin
yapıcı olduğu kadar sivil toplumun gelişiminde engelleyici olabildiğini savunmuştur.
İslamcı hareketin dinamik ve çoğulcu yönünün görülmesi
gerektiğini, medya kuruluşları ve Türkiye içinde ve dışındaki okullarıyla sivil
toplumun gelişimi üzerindeki
olumlu etkisini belirtmiştir. Özdalga’ya (2010) göre, sufi temelli tarikatlar modern
toplumdaki değişimlere paralel bir dönüşüm sürecinden geçmiştir. Güçlü, yenilikçi liderler eşliğinde
İslam dinine getirdikleri yorumlarla, “daha
iyi bir toplum” yaratma çabasına yönelmişlerdir.
Bu yaygın fakat çarpık yorumlar, ABD kamu diplomasisinden
bağımsız değildir. Robert Satloff (2004), ABD’nin “ılımlı Müslüman” unsurları
toplumsal, finansal ve eğitim alanlarında destekleyerek seslerini
duyurabilecekleri kanalların oluşturulmasına yönelik bir strateji izlemesi gerektiğinden bahsetmektedir.
Richard
Holbrook (2005), yeni retorik zeminin, kamuoyunun şekillendirilebilmesi ve
uluslararası desteğin
sağlanabilmesindeki rolüne dikkat çekmiştir. “Ilımlı İslam demokrasileri” yaratma
fikrinin ABD’nin
temel hedefi olduğunu söylemiştir.
2007 RAND raporu, Türkiye’yi “agresif
laik” olarak nitelemiş, Türkiye’nin bu şekilde ABD’nin ihtiyaç duyduğu ideal müttefik profilinden uzak
olduğunu belirtmiştir. ABD için, sufi tarikat ağlarını kapsayan “ılımlı
gelenekçi” ve “liberal Müslüman” unsurlar esas ulaşılması gereken kitlelerdir.
Graham Fuller (2008), FETÖ’nün Abant Toplantıları’nı, Türkiye’de değişim ve demokratikleşme
sürecini yönlendirecek
ilkelerin ortaya konulmasında bir işaret olarak tanımlamıştır. Bölgesel etkinliği olan yeni Türk İslam
modelinin, “eski laik Kemalist” model olamayacağını söylemiştir.
GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİL
Bu kamu diplomasisinin başlangıç noktasına dönersek, Fuller’a göre (1990), Atatürk’ün fikirlerinin geçerliliği artık
sorgulanabilmelidir. Türkiye’nin ulusal kimliği ve İslamın
günlük yaşamdaki yeri tekrar gözden
geçirilmelidir. Barry Rubin için, dini unsurlara istikrarın en temel dayanağı
olarak devlet bürokrasisi, siyaset, ordu, eğitim içinde yer verilmesi toplumsal
bir modernleşmenin gereğidir.
Paul Henze (1993), “Demokratik
bir toplum, nasıl olur da nüfusun çoğunluğunun değer verdiği bir dini baskılar”
sorusunu, “klasik Atatürkçülerin” yüzleşmesi gereken, henüz
çözülememiş bir sorun olarak öne
çıkarır. Ona göre,
Atatürkçülük, 21. yüzyıla girerken Türkiye’nin kendi potansiyelinin farkına
varmasında engelleyici bir unsurdur. Henze (1998), “basit
Atatürk dönemi yaklaşımlarının” geçerliliğini
yitirdiğini söylemiştir.
Bu yorumlardan da anlaşılacağı üzere, Soğuk Savaş sonrasında
başlayan ulus-devlet karşıtlığı, tarikatları “ılımlı, yapıcı” sivil toplum
kuruluşları olarak öne
çıkarma çabası, her ne kadar akademik ve entelektüel bir tartışma konusu gibi
vurgulansa da asıl çıkış noktası siyasidir. Kaynağı ABD’nin kamu diplomasisidir.
DR. A. MURAT ŞENER
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu