Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Karanlığa Karşı Direnmek - Erol ERTUĞRUL
Siyasi konular giderek yoğunlaşıyor. Konuya hukuksal ve anayasal
bir ilke ile girmekte fayda var. Siyasal partiler anayasamıza göre demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Yönetimden gitmemenin yollarını aramak ise ne
hukuk devleti ile ne de demokrasi ile bağdaşmaz.
Yakın zamanda Dışişleri Bakanı
Mevlüt Çavuşoğlu, “Seçim olsa da iktidarın size
verilmeyeceğini biliyorsunuz” dedi. Bu söz, AKP’nin seçimi
kaybetse bile yönetimden
gitmemenin yollarını aradığının göstergesidir.
Anlaşılıyor ki AKP’yi kuranlar ve yönetenler,
“davamız” dedikleri dinci
inançları için her şeyi göz alabilir.
Hiçbir siyasal kadro “Biz seçimle geldik, her istediğimizi yaparız” diyemez. AKP “biz seçimle geldik ne istersek yaparız” diyor ve yapıyor da. Bir cemaatin
desteği ile önce yargı ele geçirilmiş, yargı eli ile tüm
kurumlar yandaşlaştırılmıştır. Cumhuriyetin ordusunun kahraman subayları, yıllarca cezaevlerinde
tutulmuşlardır. Şimdi de gazeteciler, partililer sokak ortasında dövülmekte, tehdit edilmektedirler.
Cumhurbaşkanlığı başdanışmanlığı yapmış emekli bir general, harp tekniği ve
suikast kursları vermektedir. Bu kurs bilgileri nerede kullanılacaktır? Ordunun
elindeki silahların polise devrinin yolu açılmıştır. Polis bu silahları ne
yapacaktır? Ordu partinin ordusu, polis partinin polisi yapılmaktadır.
Unutmamalıdır ki Hitler, Mussolini de seçimle gelmişler, tüm kurumları ele geçirmişler, ülkelerini ve dünyayı kana bulamışlardı.
HEDEF ÇOK AÇIK
AKP’nin hukuk dışı eylemlerine karşı çıkanlar darbeci, terörist sayılmış, tutuklanmaları sağlanmıştır. Yolsuzluklar, hırsızlıklar tavan yapmıştır. Kamuda yapılan yolsuzluklar Sayıştay raporlarında yer almıştır. Tüm ekonomik kaynaklarımızın satılması yetmemiş, doğal kaynaklarımız da satılmıştır. Bunca yolsuzluğa, bunca hukuk dışılığa kimsenin ses çıkaramaması için başta TSK olmak üzere tüm kurumlar teslim alınmış, Cumhuriyet ilkeleri yok edilmiştir. Hedef, çalıp çırparken Cumhuriyeti dönüştürmek ve Türkiye’yi dinci bir Ortadoğu ülkesi yapmaktır.
Üniversitelere rektör seçiminde tüm rektörlerin tek adam tarafından seçimi sağlanmıştır. Üniversitelerimizin tümünde AKP’li yönetici ve yandaşlar rektör olarak atanmışlardır. Boğaziçi Üniversitesi’ne bir AKP’li, rektör olarak atanmış, üniversite öğrencileri ve akademisyenler ayağa kalkmışlardır. Polis gücü ile karşı çıkanların susturulmaları yoluna gidilmiş, üniversite kapısına polis kelepçesi vurulmuştur. Gösteriler yasaklanmış, katılımcı öğrenciler evlerinden gözaltına alınmış, darp edilmiş, yerlerde sürüklenmişlerdir. Onlar karanlığa karşı direniyorlar.
BAZILARINA ANIMSATMALI
Tarikatlara, cemaatlere göz yumulmuş, bir milyon öğrenci tarikatların eline bırakılmıştır. Tarikat yuvalarında erkek çocuklarına, kız çocuklarına tecavüzler günlük olaylar olmuştur. Kamu kurumlarından bu tarikatlara milyonlarca liralık bağışlar yapılmıştır. İmam hatip çıkışlı Çorum Valisi, AKP milletvekili ve Çorum Hitit Üniversitesi Rektörü İskilipli Atıf Hoca adlı Atatürk ve Kurtuluş Savaşı düşmanı, İngiliz ve Yunan işbirlikçisi bir imamı “saygı ve özlem” ile anıyorlar! Bu kişilere anımsatılmalı: “Siz bugün bulunduğunuz görevleri Atatürk ve Kuvayı Milliyecilere borçlusunuz. Onurlu iseniz bu görevlerinizden ayrılırsınız.”
İskilipli’nin günümüzdeki uzantılarından birisi “Keşke Yunan galip gelseydi” demişti. Devleti yönetenler de bu adamın cenazesine katılmışlardı. Çok yazık.
Kamu kurumlarında türban kullanılamayacağı yolunda Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kesinleşmiş kararları zaman içinde yok sayılmış, unutturulmuştur.
Yabancı şirketlere maden arama ruhsatları verilmiş, ormanlarımız yok edilmiş, binlerce ağaç kesilmiştir. Ormansızlık, betonlaşma ve çarpık kentleşme sonucunda kuraklık başlamış, göllerimiz ve barajlar kurumuştur.
KADIN YOK SAYILIYOR
AKP, yirmi yıldır kadını yok sayan bir politika izlemiştir. Her tavrı ile laikliği ve Atatürk devrimlerini görmezden gelen, bunlara karşı olan Diyanet İşleri Başkanı, “Kadının en büyük görevi anne olmaktır. Hiçbir görev ve uğraş, kadınlar için annelik görevinden daha üstün olamaz” diyerek kadınları toplum yaşamında ikinci plana itmiş, yok saymıştır. Bu yaklaşımın sonuçlarından birisi olarak her gün kadın cinayetlerine tanık olmaktayız.
Laikliğin olmadığı dinci bir anayasa yapma düşüncesi tek adam sistemini güçlendirmek ve bu düzeni sürdürmek içindir. Oysa anayasalar özgürlüklerin güvence altına alındığı temel yasalardır.
Aldatıcı yöntemlerle halkımız susturulmuş,
sindirilmiş olabilir. Başkanlık sistemi denetimsiz bir baskı sistemidir. Önce siyasi
iktidardan demokratik bir yöntemle
kurtulmalı, sonra kuvvetler ayrılığını esas alan parlamenter sisteme dönülmelidir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Emekliye iyi haber yok!
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 350 bin 757 kez 'yazı-tura' atıldı... Sonuç şaşırttı!