Olaylar Ve Görüşler

Pandemi Gazetecilik Mesleğini Etkiliyor - Prof. Dr. Nazife GÜNGÖR

03 Ocak 2021 Pazar

Son bir yıldan beridir dünyayı etkisi altına alan salgın çeşitli iş kollarını, meslek dallarını da olumsuz etkiliyor. Bu krizden en çok etkilenen meslek dallarından birinin de gazetecilik olduğu gözlenmektedir. Gazetecilik mesleği ve de basın/yayın sektörünün zaten son yıllarda gerek sosyal medyanın kitlesel düzeyde yaygınlaşması, gerekse de ekonomi politik nedenlerle zorlu bir sürecin içerisinde olduğu bilinen bir gerçek.

Buna bir de salgın krizinin eklenmesi durumu çok daha içinden çıkılamaz hale getiriyor.

TİRAJLAR DÜŞÜYOR

Gazete tirajları dijitalleşmenin de etkisiyle zaten düşme eğilimindeydi. Yazılı/basılı kültürün içerisinden gelen okur kesimleri için gazete hala kahvaltı masalarının önemli bir tamamlayıcısı olmaya devam etse bile, dijital teknolojinin içerisinde toplumsallaşan genç kuşaklar için böyle bir durum söz konusu değil. Bu yeni kuşaklarla birlikte cismi dokunuşun yerini sanal dokunuş aldı. Yaşama ilişkin pek çok şey gibi gazeteyi de ellerindeki mobil telefonlara sığdırdılar.

Basılı gazete bugün gelinen noktada belli bir yaş üzerindeki okurun alışkanlıklarına bağlı olarak varlığını sürdürüyor. Bu da basılı gazetenin geleceğinin pek de umut verici olmadığını gösteriyor. Basın İlan Kurumu da gazetelerin düşen tirajlarına dikkat çekerek bu yöndeki gerçeği somut verilerle gündeme taşıdı zaten.

Salgın da tirajların düşmesine tuz biber ekti. Virüs bulaşma tehlikesiyle insanlar gazete kağıdıyla temas etmekten çekinmeye başladılar. Ayrıca basılı gazete okurlarının çoğunlukla belli bir yaşın üzerindeki kesimler olduğu düşünülecek olursa, getirilen sokağa çıkma uygulamalarının da bu kesimin evden çıkıp gazete büfesine gidip gazete satın alma alışkanlığını kesintiye uğrattı. Bu da tirajların düşmesinde gözden kaçırılmaması gereken önemli bir noktadır.

GENÇLERİN İLGİSİ AZALIYOR

Bilindiği gibi son elli yıldan beridir gazetecilik eğitimi iletişim fakülteleri tarafından veriliyor. Gençler gazeteci olma ideali ve heyecanıyla iletişim fakültelerine yöneliyorlardı. İletişim eğitimi almak ve gazeteci olmak gençler için oldukça cezbediciydi.

Bugün iletişim fakülteleri genç kuşaklar için hala cazibe merkezi olmaya devam ediyor, ancak bir farkla. Şimdilerde gençler iletişim fakültelerine gazeteci olmak idealiyle değil, sosyal medya uzmanı olmak, dijital medya mecralarının sunduğu çeşitli iş dallarında yetişmek amacıyla geliyorlar. Bir zamanlar iletişim eğitiminin en cazip alanı olan gazetecilik bölümleri şimdilerde kontenjan doldurmakta bile zorlanıyorlar. Bu da gazetecilik mesleğinin gidişatı açısından ciddiyetle ele alınması gereken bir durum.

POLİTİK NEDENLER

Kriz döneminin paniğinden ne yazık ki gazeteler de paylarını fazlasıyla aldılar. Aslında kriz dönemlerinde insanlar normal zamanlardan çok daha fazla bilgiye ihtiyaç duyarlar ve kitle iletişim araçlarını yaşamlarının merkezine koyarlar. Ancak bizde durum böyle olmuyor. Kriz dönemlerinde özellikle de krizi yönetmekle yükümlü yöneticiler soğukkanlı, akılcı, sağduyulu, stratejik ve de şeffaf  bir kriz yönetimi gerçekleştirmek yerine bilgi kanallarını denetim altına almayı öncelik haline getirmekteler.

Bu da medyanın, haber verme ve bilgi aktarım özgürlüğünü engellemekte. Bu durumda medya ya durumu kabullenip iktidar odaklı haber ve bilgi aktarım anlayışını benimsemekte ya da muhalif tavır sergileyerek iktidar çevrelerinden aktarılan bilgiye tereddütvari bir bakış açısıyla yaklaşmakta. Her iki tavrın da toplumda tam olarak karşılığının olmadığını belirtelim.

Kriz dönemlerinde, özellikle de ölümle burun buruna gelinen bu tür salgın felaketi durumlarında insanlar çözüm odaklı bilgi gereksinimi içerisindedirler. İktidar ve muhalefetin kavgaları toplumun belki çok politize kesimlerinde belli bir noktaya kadar ilgi çekici olabilir, ancak sağlık sorunu ve ölüm korkusu söz konusuysa bu tür politik çatışmaların toplumda karşılık bulması beklenmemelidir.

Bir noktadan sonra kitleler medyadan verilen haberlerin, aktarılan bilgilerin doğruluğu konusunda kuşkuya düşerler ve bu da onları alternatif bilgi aktarım alanlarına yöneltir. Ki bu da bilindiği üzere sosyal medyadır. Bu gerçeğin hem medya tarafından, hem de medyayı yakın denetime alan iktidar çevreleri tarafından dikkate alınması gerekir. Bu krizle bir biçimde başa çıkılacaktır ve kriz atlatılacaktır. Ancak bir mesleğin işlevlerinin kısıtlanması, işleyişinin kesintiye uğratılması o meslek dalı için tükenişin başlangıcı olabilir.

EKONOMİK NEDENLER

Salgın ekonomiyi vurdu. Tüm sektörlerde üretim durma noktasına geldi. Doların akıl almaz yükselişi, dolayısıyla da artan kağıt fiyatları basın yayın sektörü için gerçek bir darbe oldu. Buna rağmen gazeteler yaşamda kalmaya çalışıyorlar. Ancak bir yandan da tüm tüketim ürünlerinin akıl almaz biçimde zamlanması, salgınla birlikte hat safhaya çıkan işsizlik, işten çıkarmalar, insanların gelecek konusunda güvensizlik duygusuna kapılmaları vs. nedenlerle de gazete satışlarında önemli düşüşler olduğu söylenebilir.

Bu süreçte basın yayın sektörünün en azından ekonomik açıdan zor durumda olan kesimlerinin devlet tarafından çeşitli biçimlerde desteklenmesi gerekir. Bunun için bir yandan ihtiyaç duyan gazetelere, politik tavırları dikkate alınmaksızın, sübvansiyonlar uygulanabilir. Diğer yandan da Basın İlan Kurumu mademki gidişatın farkında ve sayılarla bunun somut analizini de yapıyor, o halde ilan ve reklam dağıtımında kriz dönemi politikasını adil biçimde uygulaması gerekir.

GAZETECİLİK TAKIM İŞİDİR

Salgınla birlikte pek çok sektör kısmi ya da tamamen uzaktan mesai düzenine geçti. Ancak gazetecilik entelektüel zeminde ve takım halinde yapılması gereken bir iştir. Gazete bürolarında elbette sayıca azaltılma yapılabilir, ama tümüyle evden çalışmayla yapılabilecek bir iş değil. Gazete içeriklerindeki zayıflamanın nedenlerinden biri de bu olabilir. Ama diğer yandan da gazeteciliğin beden gücüne dayalı iş kollarında ise evden çalışmak mümkün değil. Matbaacılar, gazete dağıtıcıları vb.

Dolayısıyla da medya kuruluşlarının, tüm çalışanlarını korumaya dönük salgın önlemlerini gereği gibi almaları ve mesleğin kesintiye uğramasına izin vermemeleri gerekir. Ama bu konuda da yapılan araştırmalar durumun hiç de iç açıcı olmadığını gösteriyor. DİSK’in, salgın döneminde basın çalışanlarının durumunu analiz etmek amacıyla yaptığı araştırmada ulaştığı sonuçlar oldukça iç karartıcı.

Salgının özellikle de matbaa çalışanları arasında hayli yaygın olduğu görülüyor. Bu noktada da devletin sorunun çözümüne yardımcı olması gerekiyor. Ekonomik olarak zor durumda olan gazetelere, politik ve ideolojik duruşlarına bakılmaksızın devlet desteği verilmesi ciddi önemdedir.

Şunu unutmayalım ki gazetecilik gibi düşünsel temele dayanan meslek dalları kesintiye uğradıklarında bir daha toparlanmaları mümkün olmaz. Bu nedenle de işverenleriyle, sendikalarıyla, çalışanlarıyla, devletiyle ve okurlarıyla gazetecilere ve gazetecilik mesleğine sahip çıkmak gerekiyor.

PROF. DR. NAZİFE GÜNGÖR
ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları