Sevr'in 100'üncü Yılında Emperyalizme Türk Milletinin Yanıtı: Mavi Vatan - Cem GÜRDENİZ
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Sevr'in 100'üncü Yılında Emperyalizme Türk Milletinin Yanıtı: Mavi Vatan - Cem GÜRDENİZ

13.08.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

26 Ağustos sabahı, 05.30’da Kocatepe’den gürleyen Türk topçu ateşinden 96 saat sonra zafere erişen Mustafa Kemal, daha sonra Batı Cephesi’nin tüm birliklerine 1 Eylül 1922 sabahı “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri” emrini verdi. Bu emir, Anadolu’yu ve Türkleri sadece Karadeniz’de kısıtlı bir sahil şeridine mahkûm ederek Akdeniz ve okyanuslar ile doğrudan bağlantısını koparan Sevr zincirini kıran bir haykırıştı.

9 Eylül sabahı Türk süvarileri 450 km uzaklıktaki İzmir’e girdi. Dünya askeri tarihinde dokuz günde bu kadar hızlı kat edilen bir mesafe olmadı.

İkinci Adam İnö, 27 Temmuz 1932 günü İzmir’de yaptığı bir konuşmada Mustafa Kemal’in Akdeniz direktifi ile ilgili olarak şunları söylüyordu:

“Akdeniz binlerce yıldan beri uygarlık havzası ve dünya siyasetinin geçididir. Gazi, meydan muharebesinin sonucunu ifade eden hedefi değil, Akdeniz siyasetinde ve uygarlığında Türk milletinin layık olduğu yüksek mevki hedefini göstermiştir... Türk milleti binlerce yıldan beri uygarlığında ve siyasetinde başlıca yer tuttuğu Akdeniz’den fiilen uzaklaştırılmak istendi. Türk milleti kendi iradesi ve yenilmez azmi ile Akdeniz’deki yerini ve vazifesini aldı. Geçen on yıl ispat etmiştir ki, Türk ulusunun Akdeniz’deki yeri yalnız onun hakkı değil insanlık ve uygarlığın iyiliği için arzu edilmesi gereken haklı ve gerekli bir yerdir. Akdeniz’de Türkiye, kuvvetli bekçilik, sadık ve dürüst dostluk, uluslar ailesinde iyi geçimli ve barışsever bir unsur olarak gerekli bir varlıktır…”

Sevr Antlaşması’nın tam 100. yıldönümünde, 10 Ağustos 2020 günü MTA’nın Oruç Reis isimli sismik araştırması gemisi 09.00 sularında beş savaş gemimiz refakatinde Antalya’dan ileri harekete geçmesi Türkiye Cumhuriyeti’nin, Sevr’in 100. yılında denizdeki ikinci Sevr’i parçalamak kararlılığının tarihi bir manifestosuna dönüştü.

"DENİZDEKİ SEVR"

Doğu Akdeniz’de kıta sahanlığımızdaki hak ve çıkarlarımızı korumak maksadıyla 17 Mart 2002 tarihinden bu yana uygulanan ganbot, sismik ve sondaj diplomasi atakları ve devlet uygulamaları içinde 10 Ağustos 2020 tarihli Navtex, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de başlattığı hamleler zincirinin en önemli ayağını oluşturdu.

ABD ve AB’nin gerek Doğu Akdeniz gerekse Suriye/Libya’da sergilediği Türkiye karşıtı tutumdan büyük güç alarak kendi ulusal gücünün çok ötesinde Türkiye karşıtlığı ile akıldışı deniz yetki alanları iddiasında bulunan Yunanistan’a önemli bir cevap verildi.

Sevr’den 100 yıl sonra Seville Üniversitesi haritasıyla yani denizdeki Sevr ile Anadolu’ya sıkıştırılarak Akdeniz’den soyutlanmaya çalışılan Türkiye, 27 Aralık 2019 tarihli Libya-Türkiye Deniz Sınırlandırma Mutabakat Muhtırası sonrasında kıta sahanlığı/MEB sınırının en güney sektöründe ilk devlet uygulamasını icra etti.

DELME İŞLEMİNE BAŞLANMALI

Bundan önce de bölgede sismik faaliyetlerimiz olmuştu, ancak bu kez BM’ye Libya mutabakatı sonrası resmen deklare edilen sınırlar içinde icra edildi.

Yunanistan’ın büyük panik ve endişesinin temel nedeni buydu. Bu durum, 5 Mayıs 2019 tarihinde Fatih sondaj gemimizin Baf batısı 45 milde kıta sahanlığımıza ilk delme faaliyeti ile bayrağımızı dikmesine benzetilebilir.

O dönemde de hatırlanacağı üzere GKRY, Fatih gemisi personelini tutuklamakla tehdit edecek içi boş hamlelerde bulunmuştu. Oruç Reis’in söz konusu faaliyetinden sonraki aşama kıta sahanlığımızın güneybatı sektörlerinde TPAO’ya verilen ruhsatlar paralelinde en kısa zamanda delme işlemlerini gerçekleştirmek olmalıdır.

MARATON KOŞUSU

Türkiye’nin Mavi Vatan hamlesi bir maraton koşusudur. Bu uzun soluklu mücadelede en yüksek devlet görevlisinden sokaktaki insanımıza kadar göz önünde bulundurmamız gereken gerçek şudur:

Ege ve Akdeniz’deki mücadelemiz sadece güvenlik, savunma ve refah kaynağı deniz yetki alanlarımızdaki yani Mavi Vatanımızdaki hak ve çıkarlarımızın mücadelesi değildir.

Türkiye’nin Akdeniz uygarlığının ve siyasetinin ayrılmaz parçası ve devamı olarak kabul edilmesinin mücadelesidir.’’

AB ve ABD güdümünde hazırlanan ve 21. Yüzyıl başında piyasaya sürülen habis Seville Üniversitesi haritası Ege ve Doğu Akdeniz’den soyutlanmış, adeta Türkiye’nin karasuları dışına çıkmasına izin vermeyen, Türkiye’nin güneyden ve batıdan boğazını sıkan bir haritadır.

KONUYA GENİŞ BAKMALI

Konuya sadece kıta sahanlığı/MEB sınırları içinde bakarsak gelecek kuşaklarımıza zenginlik kaynağı deniz diplerini ve balıkçılık alanlarını reddeden ve hakkımız olan zenginlikleri AB üzerinden Yunan ve Kıbrıslı Rumlara peşkeş çeken bir harita görüyoruz.

Ancak Sevr gözlüğü ile bakarsak 100 yıl önce Trakya ve Anadolumuzu parçalama iradesinin denize yansımasıyla karşılaşıyoruz. 100 yıl önceki Sevr, Türkleri açık denizlerden uzak, Anadolu içlerine sıkıştırarak yok etmeye ve dönemin Britanya Başbakanı Lloyd Georgeun “Barbar Türkler Avrupa’ya ait değil, geldikleri Asya’ya sürülmeli’’ vizyonuna yönelikti.

Karadeniz’de 600 km. kıyı, 13 gemilik sembolik bir donanma ve demiryolları ile beraber tüm deniz ulaştırması Batılı güçlere terk edilmiş, kapitülasyon cenneti bir ülke. Kurtuluş Savaşı Türkü, Türk vatanını paramparça eden bu antlaşmayı Sevr’i tarihin çöplüğüne yolladı.

100 yıl sonra Türkiye, bu kez denizde karşısına çıkan denizdeki Sevr haritasına meydan okumak ve kazanmak zorundadır. Bu sürecin silahlı bir çatışmaya varmadan diplomasi yolu ile çözülmesini beklemek her uygar insanın düşüncesidir.

Ancak Türkiye’ye dayatılan haritada sadece Yunan ve Kıbrıslı Rumların hâkim olduğu iddiasının oluşturduğu bir konjönktürde, Türkiye’nin güçlü bir donanma, KKTC’de askeri varlığı ile sismik-sondaj gemileri filosuna sahip olması hayati öneme sahiptir. Doğu Akdeniz’deki barışın da en güçlü teminatıdır.




Bu sebeple bu harita bize ABD/AB tarafından dayatılmaktadır. O nedenle denizdeki mücadele aslında karadaki Lloyd George ve Sevr ruhu ile mücadeledir. Emperyalizm, denizci bir Türkiye istemez. Denizlerinde hak arayan bir Türkiye istemez. Donanması biraz güçlendi mi ya kuvvet yapısı ya da komuta yapısı ile oynar. İmha eder. Bunları tarihte defalarca yaşadık.

ARTIK YETER!

Nasıl ki Kurtuluş Savaşı sonrası zayıflayan Britanya İmparatorluğu’nun ve müttefiklerinin hegemonyasına Anadolu isyan etmiş, muhteşem bir Kurtuluş Savaşı ve devrim sonrası Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuşsa, bu kez de zayıflayan Amerikan hegemonyasına denizdeki Anadolu isyan etmeli ve Mavi Vatan’ın bir damla suyunu emperyalizmin vekilleri Yunanistan ve GKRY’ye bırakmamalıdır.

Yazımızı sonlandırırken kerameti kendinden menkul içimizdeki -pek çoğu yarım bilgili, hatta cahil- Mavi Vatan karşıtlarına tarihten örnek vererek tavsiyede bulunalım. Mavi Vatan sadece deniz yetki alanı mücadelesi değildir. Türkiye’nin, Akdeniz ve Ege’den koparılmasına karşı çıkmanın adıdır.

Bugünün Misakı millisi Mavi Vatan; Kuvayı Milliyesi de Cumhuriyet donanmasıdır. Kavga, gelecek 100 yılın kavgasıdır.

Coğrafya ve jeopolitik son sözü söyler. Mavi Vatan savunmasını iç siyasete alet etmeyin.

EMEKLİ TÜMAMİRAL CEM GÜRDENİZ
KOÇ ÜNİVERSİTESİ DENİZCİLİK FORUMU (KÜDENFOR) DİREKTÖRÜ

(Önemli Not. Amiral Cihat Yaycı tarafından kurulan Bahçeşehir Üniversitesi Denizcilik ve
Global Stratejiler Merkezi, güncel Doğu Akdeniz gelişmelerini, detaylı, objektif ve güvenilir
değerlendirmeler üzerinden kamuoyuna sunmaktadır.
Twitter: @BAUDEGS)

Yazarın Son Yazıları

Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025