Uluslararası Tahkim ve Bazı Gerçekler - Prof. Dr. Rona AYBAY
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Uluslararası Tahkim ve Bazı Gerçekler - Prof. Dr. Rona AYBAY

29.06.2021 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

1999 yılı ortalarıydı, bazı “ekonomik-siyasal” çevrelerin isteklerini dile getiren gazete yazarları bir keşifte” (!) bulundular: Türkiye’ye yabancı sermayenin gelmesinin, çok gereksinim duyulan bazı büyük yatırımların yapılmasının önünde büyük bir engel vardı. Anayasa, bu tür sözleşmelerden doğan çekişmelerin uluslararası tahkim yoluna başvurulmasına elverişli değildi.

Çünkü anayasaya göre imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinin, Danıştay’ca incelenmesi gerekiyordu. (m. 155) Anayasa Mahkemesi’nin ve Danıştay’ın içtihatları, Cumhuriyetimizin ilk anayasası olan 1924 Anayasası’ndan gelen bu hüküm karşısında, uluslararası tahkim yolunu kabul etmesine yani Türkiye’nin çıkarlarıyla ilgili davaların Türk yargısı önünde değil de yurtdışı yerlerde, gözden uzak biçimde “çözümlere” bağlanmasına elverişli değildi.

Basında ise uluslararası tahkimin lehinde adeta bir kampanya başlatılmıştı. Bu kampanyaya katılmayan belki de tek gazete Cumhuriyet’ti. Özellikle Ankara Bürosu” ve Işık Kansu, tahkim”le ilgili sakıncalar konusunda kamuyu bilgilendirmek görevini yerine getirdi.

Cumhuriyet, Mümtaz Soysal ve Türkel Minibaş gibi ne yazık ki yitirdiğimiz değerlerin ve aralarında benim de olduğum Yıldırım Uler, Yekta G. Özden gibi hukukçuların görüşlerine geniş yer verdi. Ama bütün bunlar uluslararası tahkimi savunan çevreler ve onların sözcüleri ve uygulayıcıları üzerinde etkili olamamış ve sonunda hızlı bir biçimde yapılan anayasa değişikliğiyle anayasaya şu hüküm girmişti: Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli ya da milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir.” (m. 125/I)

Aynı değişiklikle, Danıştay’ın bu tür sözleşmeleri incelemesi yerine düşüncesini bildirmesi” ve bunu da en geç iki ay içinde bitirmesi koşulu da getirilmişti.

TAHKİM NEDİR?

Tahkim, bir hukuksal çekişmenin, mahkeme yerine “özel” bir yöntemle çalışan tahkim kurulları” aracılığıyla çözüme bağlanması yöntemidir. Ancak tahkimin, her türlü hukuk sorunu için başvurulacak bir yol olmadığı da gözden kaçırılmamalıdır. Örneğin ceza hukuku alanında tahkim söz konusu olamaz, boşanma davaları tahkimle çözüme bağlanamaz vb. Tahkimin geçerli olduğu başlıca alan, ticaret yaşamıdır. Bu alanda tahkimin yeğlenmesinin önde gelen nedenlerinden biri, çekişmenin tarafı olan şirketlerin ya da iş insanlarının ticari sır”' saydıkları hususları “aleni” olarak mahkeme önünde tartışmaya istekli olmamalarıdır.

Mahkemelerde duruşmalar herkese açıktır.” (Anayasa m. 141/1; AİHS m. 6/1) Ancak genel ahlakın ya da kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde, duruşmalar kapalı yapılabilir. Oysa tahkim herhalde ve kesinlikle kapalı kapılar arkasında” işleyen bir yöntemdir; tarafların birbirlerine karşı ileri sürdükleri savların, yaptıkları savunmaların, verdikleri ya da aldıkları ödünlerin ne olduğunu kamunun öğrenmesine olanak yoktur.

Özel kişiler ve ticaret şirketleri bakımından, mahkeme yerine tahkimin yeğlenmesi için haklı sayılabilecek bir neden olan bu gizlilik”, kamu hizmetlerinin görülmesiyle ilgili çekişmeler bakımından kabul edilebilir mi? Kamu hizmetinin görülmesiyle ilgili olarak ortaya çıkan çekişmelerde yargılamanın, tahkime bırakılıp kamudan gizli” tutulması, affedilmez bir çelişkidir. Mahkemelerde duruşmaların kamuya açık (aleni) oluşu, hem davanın tarafları açısından bir güvencedir hem de halkın doğrudan doğruya ya da basın-yayın organları aracılığıyla bilgilendirilmesi bakımından çok önemlidir.

Anayasa, idarenin her türlü işlemine karşı yargı yolunun açık olduğunu belirtiyor. (m. 125) Yine anayasaya göre herkes yargı mercileri önünde iddia ve savunma hakkına sahiptir. (m. 36) Bu hak, “üçüncü kişi (müdahil) olarak” (İYUK m. 31) bir davaya katılma hakkını da kapsar.

Kamu hizmetiyle ilgili bir çekişmenin, mahkemede değil de tahkim yoluyla çözüme bağlanması, bu hak açısından da kabul edilemez. Çünkü kamu hizmetinin görülmesiyle ilgili çekişmenin sonuçlarından öncelikle etkilenecek kişilerin (yurttaş, hemşeri) ve sivil toplum örgütlerinin, Avrupa’nın ya da Amerika’nın bilmem hangi kentinde kapalı kapılar arkasında yürütülen tahkimle ilgili bilgilere ulaşması olanaksızdır. Bilgileri olduğunu varsaysak bile tahkime “üçüncü kişi (müdahil) olarak” katılmaları hiçbir biçimde, söz konusu olamaz, tahkimin niteliği buna elvermez. 

SONUÇ

Kamuyu ilgilendiren konularda, yargılamanın kamuya açık olarak yapılması gerekir. Kamu hizmetinin görülmesiyle ilgili çekişmelerin uluslararası tahkim” denilen yolla, kamuya kapalı bir yöntemle çözüme bağlanması, öteki sakıncalarının yanı sıra bu bakımdan da kesinlikle uygun değildir.

Öte yandan, uluslararası tahkimi öngören bir anlaşmanın, istenci (iradeyi) sakatlayan nedenlerle bozulmasına da olanak vardır. Uluslararası hukuk, bu konuda borçlar hukukunun geleneksel nedenleri olan aldatma (hile), yanılma (hata) gibi kavramlara ek olarak temsilcilerin ayartılmasına”, yoldan çıkarılmasına da (corruption) yer vermiştir. Bu tür kusurları olan bir sözleşmeyi bağıtlamış olan kişilerin, duruma göre özel hukuk ve ceza hukuku açısından sorumlukları da söz konusu olabilir.

PROF. DR. RONA AYBAY

Yazarın Son Yazıları

Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025