Öner Yağcı

Fakir Baykurt’tan ne kaldı?

12 Ekim 2024 Cumartesi

11 Ekim 1999’da aramızdan ayrılan Fakir Baykurt kimdi, ondan bize ne kaldı?

Fakir Baykurt, Köy Enstitüleriyle buluşma şansını yakalayan ve ona aklını kullanma fırsatı veren bu olanağı yaşamıyla bütünleştiren bir köy çocuğuydu.

Eğitimle canlandırılması amaçlanan kırsal yaşam gerçeğinin ortaya çıkardığı bir ulusal kurum olan Köy Enstitülerinin yarattığı düşünerek, sorgulayarak, araştırarak özgürleşen yeni insandı.

Ondan bize, yoksul bir köy çocuğunun anlamlı bir yaşamla ölümsüzleşmeye doğru adımlar atabileceğinin kanıtı kaldı.

KÖYDEN TÖS EFSANESİNE

Fakir Baykurt, yaşamı sahiplenme kaygısıyla dolu bir öğretmendi, ondan bize öğretmenlik mesleğinin yaşamla bütünleşen güzelliğinin örnekleri kaldı.

Öğretmenliğin saygınlığının sıfıra indirilmeye çalışıldığı, yaratılan korku toplumuyla örgütlenme bilincinin köküne kibrit suyunun dökülmeye çalışıldığı, örgütlenme bilincine sahip öğretmenlerin ayrı saflarda örgütlendiği koşulların değil, öğretmenliğin örgütlü bir savaşımla yüceldiği, öğretmenlerin saygınlığının ve örgütlenmelerinin en üst düzeylere çıktığı ve Ankara’da Devrimci Eğitim Şurası (4-8 Eylül 1968), Büyük Öğretmen Yürüyüşü (15 Şubat 1969), 8 Temmuz 1969 Kayseri saldırısına karşın 109 bin öğretmenin katıldığı Büyük Öğretmen Boykotu (15-19 Aralık 1969) gibi tarihsel başarılara imza attığı bir dönemin öğretmen örgütçüsüydü.

Bu başarıları kazanan TÖS’ün (Türkiye Öğretmenler Sendikası) genel başkanıydı ve ondan bize örgütlü savaşımın zorunluluğu, doğru örgütlenmiş bir kitle örgütünün başarılara koşması, 1965’te 92 üyeyle başlayan savaşımı 1971’de 80 bin üyeyle sürdüren TÖS’ün direnişi kaldı.

YILANLARIN ÖCÜ’YLE BAŞLAYAN BİR UZUN YOL’DA

Fakir Baykurt, öğretmenliğin ve öğrendiklerinin verdiği dünya görüşüyle yaşama bakmasını, yaşamı algılamasını, neyi/niçin/nasıl yazması gerektiğini bilen bir yazardı.

O, küreselleşme ideolojisinin ulusları, ulusal dilleri, ulus devletleri yok ettiği, “postmodern” denilen yaşamı yadsıyıcı ve her şeyi olduğu gibi edebiyatı da tekseslileştirilen, tüketen ideolojinin pazarladığı bir yazar değildi.

Yaşadığı toplumun değerlerinin bilinciyle yaşamın dönüştürülmesine ve çağdaşlığa taşınmasıyla estetize edilmiş yaşam parçaları olan edebiyatıyla katkıda bulunan bir yazardı.

Ondan bize, bizi anlatan, “insanımızın yüreğini yansıtan” (Adnan Binyazar) sayısı Onuncu Köy, Irazca’nın Dirliği, Keklik, Kaplumbağalar, Amerikan Sargısı, Çilli, Efendilik Savaşı, İçerdeki Oğul, Öğretmenin Uyandırma Görevi, TÖS Savunması gibi sayısı 60’ı geçen kitapları, 8 ciltlik Özyaşam’ı (Literatür Yay.) kaldı.

AYDIN VE İNSAN

Fakir Baykurt, içinde yaşadığı toplumdan kopuk, başka ülkelerin moda düşünceleriyle savrulan, “entel” sıfatıyla ve kendi toplumunun düşmanı olarak çalıntı düşünceleri kopyalayarak sunmadı.

O, içinde yaşadığı toplumun sorunlarının bilincine varan ve bu sorunlara çözüm yollarını göstermek için düşünceler üreten bir özgünlüğün “dinozor” denilen aydınıydı.

Ondan bize görevinin bilincinde, sorumluluğunu kavrayan, kararlı, dirençli aydın örneği kaldı.

Fakir Baykurt, insanın özgürlük ve ölümsüzlük savaşımı içinde olması gerektiği düşüncesiyle yaşamıştı ve ondan bize gerçek bir insan örneği kaldı.

Türkçenin sevdalısı, bağımsızlığın, özgürlüğün, çağdaşlığın, laik Cumhuriyetin, eşitliğin, kardeşliğin egemen olduğu bir dünyanın özlemcisi, yurtseverliğin, ulusal onurun, aydınlanma kavgasının, adaletli bir toplum düzeninin, sürekli devrimin savunucusu olan Fakir Baykurt’tan bize kalan mücadeleyle dolu örnek yaşamı ve yapıtlarıdır.

***

Çiğli Belediyesi’nin düzenlediği 2024 “Fakir Baykurt Roman Ödülü”nü İş adlı romanıyla kazanan Mehmet Saydur’u kutluyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Savaş ve insan 14 Aralık 2024
Zaman, savaş ve insan 7 Aralık 2024
Tüketilmek 30 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları