Özdemir İnce

İstikrar ama neyin istikrarı?

23 Mayıs 2023 Salı

“Yasama ve yürütmenin uyumlu olması, ülkenin geleceği açısından çok çok ciddi olumlu neticeler doğuracaktır. Vatandaşlarımız yine güven ve istikrara oy verecektir ben buna inanıyorum. Şu andaki yapı erken seçime gitme şeyini vermiyor. Cumhur İttifakı 322 ile parlamentoda olduktan sonra böyle bir adım olmaz. İnşallah 28 Mayıs çok çok farklı olacaktır. 29 Mayıs’a da o bir sinyal olacaktır. 29 Mayıs’a inşallah çok farklı uyanacağız diye düşünüyorum. (Çok oy mu alacaksınız) Ona inanıyorum.” (R.T. Erdoğan)

***

Devlet yönetiminde “Yasama ve yürütmenin uyumlu olması” diye bir ilke yoktur. Yasamanın (TBMM) bir görevi yasama yani yasa (kanun) yapmak ise ikinci önemli görevi yürütmeyi denetlemektir. R.T. Erdoğan’ın uyumluluktan muradı TBMM’nin tek adamın buyruğunda olması demektir, ki buna diktatorya denir. Ancak yabancı sözcük olduğu için “diktatorya” demekten hoşlanmıyorlar ve yasama ile yürütmeyi tek elde (R.T. Erdoğan’ın elinde) toplayan yerli ve milli ve de alaturka (alla Turca) rejimlerini Türk tipi cumhurbaşkanlığı tarzında adlandırmayı tercih ediyorlar.

Vatandaş gene “güven ve istikrara” oy verecekmiş. Uygulama yüzlerce, binlerce kez göstermiştir ki R.T. Erdoğan yönetiminde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları devlet güvencesi altında değildir. Devlet esir alındığı için vatandaşını mevcut rejimin şerrinden koruyamamaktadır. Anayasayı ayaklarının altına alan, Anayasa Mahkemesi’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını çöpe atan, devleti partileştiren, devleti kişileştiren, devlet hazinesini kendi kesesi yapan bir yönetici devlet ve vatandaşlar için çok büyük bir tehlikedir.

“İstikrar” bildiğim kadarıyla “mevcut”un korunması ve sürdürülmesi anlamına gelir. Ama bir de bir bilene soralım: “Düzenlilik içinde sürüp gitme, kararlılık, yerleşik düzenin sürmesi” anlamına geliyormuş. Buna göre R.T. Erdoğan, faiz ve enflasyon işleyişinin, tüketim mallarının fiyatlarının sürekli artmasının yani pahalılığın, yoksulluk ve sefaletin, adaletsiz gelir dağılımının, yoksulluk ve yoksunluğun, adaletsizliğin, rüşvet ve yolsuzluğun, kadın haklarının ve onurunun iki paralık edilmesinin, gençliğin geleceksizliğinin ve umutsuzluğunun, haksızlıkların; komşularla geçimsizliğin, kişiselleşmiş dış siyasetin, adam kayırmanın, mülakatlı sınavın, işsizliğin, çiftçi emeğinin ve emekçinin sömürülmesinin ve her türlü bela ve melanetin sürmesini istemektedir. “İstikrar”ın nesnel (objektif ve tarafsız) portresi budur efendim! İstikrar R.T. Erdoğan’ın “komaya girmiş” düzenidir!

Gelelim “Şu andaki yapı erken seçime gitme şeyini vermiyor. Cumhur İttifakı 322 ile parlamentoda olduktan sonra böyle bir adım olmaz” şeyine... Atalarımız büyük konuşma demiş. Evet Cumhur İttifakı’nın 322 milletvekili sayısına bakalım: Bu sayının içinde MHP’nin 50 milletvekili var. AKP’nin kendi milletvekili 266. Oysa muhalefetin Meclis’te 279 milletvekili var. 279, 266’yı yener. Peki ya MHP muhalefete katılırsa ne olur? Etti mi sana 329 milletvekili. Demek ki ip MHP’nin elinde.

İsterse AKP ile MHP bozuşmasın, mühür Kemal Kılıçdaroğlu’nun elinde olursa bunun hiç mi hiç önemi yok!

Evet, diyelim ki Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı oldu, TBMM’de çoğunluk vazgeçilmez bir şey değil. Bunu bizzat kendisi yani R.T. Erdoğan kanıtladı. TBMM bu düzende zaten Erdoğan tarafından iğdiş edilmiş durumda. Bu nedenle Kemal Kılıçdaroğlu yönetiminde de TBMM sahne dekoru olarak kalabilir. Ancak bu düzeni değiştirmek isteyen Kemal Kılıçdaroğlu TBMM’ye saygılı olmayı tercih eder. Ve Cumhur İttifakı, parlamenter düzene geçilmesi için Kılıçdaroğlu’na yalvarırsa kimse şaşırmaz.

Ayrıca R.T. Erdoğan’ın yüksek sayıda kalitesiz mülteciye, İslamcı teröriste, aralarında bol sayıda suçlu ve uyuşturucu kaçakçısı olmak üzere ev satın alanlara vatandaşlık vermek suretiyle 2 milyon dolayında ithal vatandaşın oyunu satın aldığı da unutulmamalı. Oy kazanmak amacıyla kutsal vatandaşlığın ucuza satılmasının gayri milli bir davranış da olduğu asla unutulmamalı.

19 Mayıs

R.T. Erdoğan ulusal bayram nefretini bir kez daha kanıtladı. Mustafa Şentop adlı TBMM başkanı olan zat öyle bir yazı kaleme aldı ki 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan kurtarıcının komutanın kantin subayı yedek astğm. R.T. Erdoğan olduğunu söylemediği kaldı. Söyleseydi, AKP’nin devleti ve emekçi halkı sömüren kadrolu seçmen deposu (ohlokrat lümpen yığışımı) mutlaka alkış tutardı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları