Yürrü kerreste müdürü
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Yürrü kerreste müdürü

03.10.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk. Cadde, Yoğurt Pazarı ile Kuru (şimdi Süslü Çeşme diyorlarmış) arasında uzanırdı, Koca Çizmeli Ormancı Ahmet (Uygun) Efendi ile evli olan, benim çocukluk aşkım ve tanrım Kevser halamın evi bu cadde üzerindeki sokağı çıkmaz yapardı. Yazıya giriş tamam oldu.

Sıkı rakı içip zurna gibi sarhoş bıçkın mahalle kabadayıları adını andığım caddelen geçerken “Allööşşş! Var mı bana yan bakan!” diye kabarırdı. Arkasından “Yürrü kerreste müdürüüü” yanıtını alırdı mahalleliden. “Yürrü kereste müdürü”nün ardından “zort” (iki avuç arasına üfleyerek çıkartılan ses) çekilirdi!

Bu tören dönemin folklorunun önemli bir parçasıydı.

***

Aslında, eski ve artık emekli olan Diyanet İşleri başkanı için bir yolluk yazısı yazacaktım ama yazı masama oturduğum sırada bir çocukluk arkadaşım telefon etti. Laf lafı açtı, benim arkadaş, siyasal bakımdan vefasız bir ortak arkadaş için “Yürrüsün kerreste müdürü” dedi ve arkasından zort çekti gülüştük.

Görev süresini doldurup emekli olan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş için bu protokolü uygulamak söz konusu olmadığı gibi benim türümden eski usul “bobstil”1 entelektüele hiç mi hiç yakışmaz. Yukarıda ettiğim sözler “meclis”in dışındadır.

Bu kadar gevezelikten sonra taze emekli Erbaş’ı uğurlama faslına gelelim:

Görev süresi boyunca, devletin yüksek makamlarına atanan memurların belli gün ve törenlerde Anıtkabir’i ziyaret ederek “çelenk sunmak ve saygı duruşunda bulunmak” geleneğine uymaması, yıllar boyunca hedef olduğu kınamalı söz ve yazılara kulak asmaması dikkatleri üzerine çekmiştir.

İster dindar olsun ister dinsiz, ister yaşasın ister tahtalı köye göçmüş olsun onurlu bir insanın, insan olan insanın “Arkamdan ne derler” kaygısı en önemli ahlak ve etik ilkesi olmalıdır. Böyle bir kaygı ve ilkesi olmayan dindar istediği kadar koyu dindar olsun “Arkamdan ne derlerse desinler” diyorsa inancı falan yoktur. Fasa fisodur! Eski ve emekli Diyanet İşleri reisi böyle bir insandı.

Mustafa Kemal Atatürk senin ülkeni değil aynı zamanda dinini ve dilini de kurtardı. Sana ne yaptı da nefret ettin ondan? Makam tutkusu, otomobil marka aşkı olan, bütün varlığıyla nepotizmin kulu ve kölesi olmuş kişi, Atatürk ve Cumhuriyeti sevmiyorsa ona “Yürrü kerreste müdürü!” derler ve arkasından da zort çekerler!

Cumhuriyetçi gazeteler Ali Erbaş’ı “Şeyhülislamlığa özenen Diyanet İşleri başkanı” olarak tanımlıyor. 13 Eylül 2025 günlü BirGün gazetesi de durumu “Laikliği ortadan kaldırma hamlelerini hızlandıran rejim bu yolda Diyanet İşleri Başkanlığı’nı seferber etti. İktidar Diyanet’i aparat olarak kullanarak Osmanlı Devleti’ndeki şeyhülislamlık gibi bir makam oluşturdu” diye betimliyor Ali Erbaş’ı.

Saltanat döneminde nepotist (akraba kayırmak) bir zihniyetle hareket ettiği biliniyor. Cuma hutbelerinde laik Cumhuriyet karşıtı görüşleri savundu ama “Topu İrşat Başkanlığı’na attı” (Cumhuriyet, 19.09.2025). Sanki o birimin amiri değilmiş gibi. Peki soruşturma açtı mı? Hayır! Audi A8 modeli otomobil alarak makam aracını 6’ya çıkardı ve “Korkumuzdan araç alamıyoruz” diye yakındı. Silahşör heveslisi bir zat idi. Elinde kılıç olmadan konuşmamaya özen gösterirdi. Kılıçla Ayasofya’yı camileştirdi. Bir kez bile Anıtkabir’e gitmedi. Hükümetin böyle bir yüksek devlet memurunu görevden alması gerekirdi ama böyle bir şey olmadı.

Bu muhterem zat iki kez beni mahkemeye verdi. İlkinde, 26 ve 27 Kasım 2021’de Konya’da yapılan Uluslararası İhtida Kongresi’nde “Doğan her çocuk İslam fıtratı üzerine doğar, Allah indinde din İslamdır” buyurduğu için kendisini güzelce okşayan bir yazı yazdım Cumhuriyet gazetesinde. Yazıda yer alan “saçma”, “safsata”, “biyoloji ve sosyolojiden habersiz”, “cahilane”, “nifak tohumları” gibi değerlendirmeler yüzünden beni mahkemeye verdi: Ankara 25 Asliye Ceza Mahkemesi Dosya No:2022-979 E.

Kendimi savunduğum ve Ankara’daki mahkemeye sunduğum savunmamda “Konuşma hem bilimsel gerçeklere hem Türkiye Cumhuriyeti anayasasına aykırıdır ve bundan dolayı da görev kusuru olmak gerekir. Ayrıca söz konusu alıntı ayet olarak Kuran’da yer almamaktadır. Öte yandan İslam ulemasının çoğunluğu hadis ve rivayetleri içtihat olarak kabul etmemektedir” demiştim.

Mahkeme bana ceza vermedi, akladı ama muhteremin avukatları da karara itiraz etmedi.

İkinci dava Tele1 kanalında yaptığım konuşma üzerine 14.01.2022 tarihinde Ankara Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı’na dava dilekçesi verilmiş. Hakaret ettiğim iddia edilmekte. Dilekçede şu satırları okuyoruz: “Ebu Hureyre (r.e)’den rivayet edildiğine göre, Allah’ın resulü (s.o.s) şöyle buyurmuşlar. ‘Her doğan çocuk islam fıtratı üzerine doğar. Sonra annesi, babası onu Yahudi, Hıristiyan veya mecusi yapar’ hadisi sahih hadislerden olup kaynağını Kuranı Kerim’den almaktadır. Ki ayrıca Hadislerle İslam kitabının 4. cildinin 141’inci sayfasında bu hadis yer almaktadır.”

Bu dilekçe üzerine üç yıldır ifadem alınmadı, mahkemeye çıkarılmadım. Nedenini bilmiyorum.

Ancak avukatlara da bir sözüm var: Şikâyette bulundukları kişinin İslamdan habersiz ve danışmansız olduğunu sanıyorlar. İslam bilimcileri nezdinde uyduruk hadis fabrikatörü Ebu Hureyre’nin dirhem itibarı yoktur. Bu bağlamda onlarca belge var. Avukatlar, Müslüman doğan çocuklarla ilgili hadisin kutsal Kuran’da da yer aldığını ileri sürmekteler ama ayet numarası ve adı eksik.

Cumhuriyet, Atatürk ve devrimlerle sorunu olan TC vatandaşları allemeicihan olsalar da (ki olamazlar), dolaylı ya da dolaysız bir din devleti için rezil olmaktadır. Ayrıca yüce Tanrı’nın verdiği akıl yetisini iyi kullanmadıkları için günaha da girmekteler!

---

1- Bobstil, 1940’lı yıllara damga vuran züppece giyim tarzını ve bu giyim tarzını benimseyen tipleri karşılayan kelimedir. Türkiye’de sinemanın yaygınlaşmasından sonra bilhassa büyükşehirlerdeki gençlerin Hollywood aktörlerini kıyafet, tavır ve davranış bakımından taklit etmeleriyle ortaya çıkmıştır.

Yazarın Son Yazıları

Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025
Önsöz olarak son söz

15 ve 17 Ağustos 2025 günlerinde üstat Sadri Maksudi Arsal’ın Teokratik Devlet ve Laik Devlet adlı kitabından aynen aktararak “Eski Türklerde din (1, 2)” başlığıyla yayımlamıştım.

Devamını Oku
31.08.2025