Gündelik hayat ve kuralları
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Gündelik hayat ve kuralları

05.10.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil. En önce görevleriyle ilgili işlerini pek bilmiyorlar ve genellikle abartıyorlar.

Bu yazıyı yazmak için bilgisayarın önüne oturduğum zaman, ekranın sağ tarafında “erişebilirlik kontrolü” başlıklı bir sütun gördüm, altında şunlar yazılı:

ist accessibility check opt (enekler) -Accessibility errors -Document -Accessibility warnings -Formating

Türkiye’de genellikle ve özellikle Türkçe bilenlere satılan bir makinede, araçta neden İngilizce bilgiler ve emirler var? Bu büyük bir hizmet kusuru değil mi? Kimse İngilizce bilmek zorunda değil. Bilgisayarın ekran üzerine gelen kullanım bilgileri ülkemizde kesinlikle Türkçe olmalı. Bildiğiniz gibi bilgisayarımdan şikâyetçiyim, yenisini alacağım. Bilgiler Türkçe mi, diye soracağım. Bu konuda başta VATAN mağazaları olmak üzere bütün bilgisayar satıcılarını uyarırım. Bir dernekleri ya da sendikaları varsa bütün üyelerini uyarmalıdır. Bu isteğim müşteri (koruma) derneklerini de ilgilendirir ki bilgilerine.

Tuhaflık bu kadar değil: Bu bilgisayarı alırken büyük bir mağazanın satıcısı, “Neden alıyorsunuz, nerede kullanacaksınız?” diye sorunca şaşırmıştım. Meğer oyun oynamak için satın alanlar da varmış.

Bir devlet dairesine telefon edip biriyle görüşmek istediğinizi söylüyorsunuz. Santral görevlisi, “Ne konuşacaksınız?” diye soruyor. Telekom’u hava tahmin raporu için arar mısınız? Bu soruyu ancak makam sekreteri ya da makam sahibi sorabilir. Ama telefon operatörü soruyor. Soruyor çünkü ilgili yerin bir “görev ve yetki yönetmeliği” yok! Varsa bile görevliler okumadıkları için bilmiyorlar.

Bu işleri bilirim. Çünkü TRT Televizyonu kurulurken (1968-69) Alpaslan Öner adlı bir görevli ile “kuruluş ve görev yönetmeliği”ni birlikte yazmıştık. Bu altyapı olmazsa işler doğru yürümez.

Sizi şahsen ve ad olarak tanımayan bir yeri ararken mesleğinizi ve unvanınızı söylemeniz gerekir. Bu görgü kuralları gereğidir. Eskiden bir adabımuaşeret el kitabı vardı.

Geçenlerde bir konuda bilgi almak, gerekirse yazmak amacıyla şu anda bulunduğum yerin belediyesini aradım. İlgili yerin telefon santralında görevli hatun, kendimi tanıtırken Cumhuriyet gazetesi yazarı olduğumu söylediğim halde bana “Ne konuşacaksınız?” diye sormaz mı? O hatuna “HANIMEFENDİ KARDEŞ BİR GAZETECİYE BÖYLE BİR SORU SORULMAZ, GÖRÜŞME YAZILMADIKÇA GİZLİDİR. SİZ İLGİLİYE SÖYLEYİN KARARI KENDİSİ VERİR” dedim. (Ve bu cümleyi belleklere iyice yerleşsin diye büyük harflerle yazdım. Genç meslektaşların dikkatine!) Bunun üzerine “basın ve yayın bölümü” ile de konuşmak istediğimi söyledim. Gene “Ne konuşacaksınız!” demez mi... Böyle bir soruyla karşılaşan ters ve muzip birisi, “Kız tavlamak (kumar oynamak) için nerede buluşacağımızı haber verecektim” diyebilir vallahi.

Bu türden tuhaflıkları anlatmak, örneklemek için eski bir Türk filminden örnek veririm: Ayhan Işık filmde karşısındaki oyuncu Hulusi Kentmen’e “Müşerref oldum efendim!” diyor ve Ayhan Işık, “O şeref bana ait” dediği anda sinema salonu alkıştan yıkılıyor. Sanki Ayhan Işık, “Ulan sen benim şerefimi nasıl alırsın?!” demiş gibi.

Bir de 34 (İstanbul) plakalı araçlardan, özellikle de özellerinden çok şikâyetçiyim. İstanbul’da araba kullanmadığım için orada sürücüler nasıl kullanıyorlar, bilmiyorum. Sürücüler, taşrada, Pistanbul dışında sömürge ülkesine gelmiş gibi araba kullanıyorlar. Geçerken, trafik ışıklarına gelmeden, dururken ve hareket ederken lambalarından işaret vermiyorlar. Olmadık yerlere, işaretli yaya geçitlerine park ediyorlar, başkaları umurlarında bile değil. Tamamını kınıyorum. Otomobil sahibi olmak bir ayrıcalık değil. Böyle davranmak görgüsüzlüktür, çok ayıptır.

Son zamanlarda, bir de “Konum gönder!” çıktı. Elinde adres var. Neden konum istiyorsun, kendin bul. Örneğin ben konum göndermeyi bilmiyorum, öğrenmeye de niyetim yok.

Bir de taksi şoförleri var! Dünyanın büyük kentlerinde, küçük kentlerinde binlerce taksiye bindim. Sürücüler saygılı ve çok kibar. Ve hepsinde alfabeli kent adresleri var. Araçlar misk gibi kokar. Atina taksicileri de berbat ama bizimkilerden daha iyiler.

Muhatap olduğum meslekler arasında berberler çok iyi. Bilgisayar ve internet işleri yapanların yüzde 99’u mesleki bilgiden yoksun. Deneyerek öğrendim. Bilgisayarımı berbat ettiler. Televizyon teknisyenlerinin çoğunluğu iyi.

Uzatmanın gereği yok! AKP düzeni avukatlar, doktorlar, mimarlar VE GAZETECİLER olmak üzere bütün mesleklerin ahlakını bozdu. Askeriyede de neredeyse durum aynı...

Eskiden Türk beyliklerinde ve devletlerinde, Osmanlı döneminde benim türümden insanlar devlete ve yöneticilere kitap boyutlu şikâyetnameler yazarlardı. Bu yazı da bir şikâyetname. Görev bilincine ve onuruna sahip görevlilerin dikkatine!

Orhan Kemal’in Murtaza adlı romanından yazımla ilgi bir alıntı yaparak konuyu kapatıyorum:

“Vazife bir sırasında görmeyecek gözün evladını. Demeyeceksin cigerparem. Görmeden kurs. Almadan sıkı terbiye büyüklerinden.”

“Gördüm kurs. Aldım sıkı terbiye hem de disiplin amirlerimden.”

“Murtaza”yı şimdiye kadar okumadıysanız mutlaka okumalısınız!

Yazarın Son Yazıları

Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025
Önsöz olarak son söz

15 ve 17 Ağustos 2025 günlerinde üstat Sadri Maksudi Arsal’ın Teokratik Devlet ve Laik Devlet adlı kitabından aynen aktararak “Eski Türklerde din (1, 2)” başlığıyla yayımlamıştım.

Devamını Oku
31.08.2025