Öztin Akgüç

Parlamenter sistemin güçlendirilmesi

16 Mart 2022 Çarşamba

Parlamentarizmin temeli, özü, parlamentonun, egemenliğe sahip halkın temsilcilerinden oluşmasıdır.

Parlamento, meclis, halk temsilcilerinden oluşmuyorsa, adlandırılma parlamenter sistemin varlığını kanıtlamaz. Sistem oluşturulmak, güçlendirilmek isteniyorsa öncelikle halk temsilcilerinin parlamentoya girmesi sağlanmalıdır. 

Bu amaçla anayasa, Siyasal Partiler Kanunu Seçim Kanunu’nun birlikte, tutarlı, birbirini destekleyecek şekilde ele alınması, aralarında uyum sağlanması gerekir.

Parlamenter sistemin aksamasının, günümüzde cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin otoriter, tek kişi egemenliğine dönüşmesinin ana nedeni Meclis’in, halkın gerçek temsilcilerinden değil, parti başkanları tarafından atanmış vekillerden oluşması, toplumdaki eğilimlerin de yeterince TBMM’ye yansımamasıdır.

Halk temsilcileri, vekiller şeklen seçilmekte, fiilen siyasal parti başkanları tarafından atanmaktadır. Siyasi Partiler Kanunu gereği yapılması gereken önseçim ya yapılmamakta ya da şeklen yapılıyor görüntüsü verilmektedir. Vekil, başkan tarafından atandığında, halk temsilcisi olarak hareket edememekte hatta parti ilkelerini dahi savunamamakta, başkanın adamı görüntüsü vermektedir. Yalakalık, karşılıklı bağımlılık artmaktadır. Vekil, konuşmalarında yerli yersiz başkana övgülü yollama yapma gereğini duymakta, kişisel değil başkanın görüşlerini yansıtıyormuş izlenimi vermektedir. Başkan ile vekil arasında karşılıklı dayanışma (Quid pro quo), destek beklentisi başlamaktadır. Vekil, gelecek seçimde adaylık beklentisiyle hareket etmekte; başkan da bağlılık, biat aramaktadır. Böyle bir ortamda demokrasi sözde kalmakta, fiilen başkanlar sultası kurulmaktadır.

Parlamenter sistem isteniyorsa, öncelikle vekillerin halk temsilcileri olmasını sağlamak gerekir. Halkın oyu, parti örgütünün desteği ile seçilmiş vekil, baskılara dayanır, görüşlerini savunur, partili ise başkanın isteği değil partinin ilkeleri doğrultusunda hareket eder. Siyasal partilerin adayları, oy verme koşullarını yerine getirmiş tüm parti üyelerinin doğrudan oy kullandığı önseçimle belirlenmelidir. Parti başkanına, meclisine, örgütün onayı alınma koşuluyla sınırlı sayıda aday belirleme yetkisi verilmelidir.

Siyasi Partiler Yasası, parti örgütüne daha geniş yetki verecek yönde düzenlenmeli; başkanların değil, halkın egemenliği sağlanmalıdır.

Vekillerin seçilmesi değil de atanması yanı sıra düzeni yozlaştıran diğer önemli bir neden de seçim barajının yüksekliğidir. İstikrar gerekçesi, sonunda otoriter, tek kişinin egemenliğine dayanan düzenin kurulmasına yol açmıştır. Yüksek seçim barajı, toplumdaki eğilimlerin TBMM’ye yeterince yansımasını engellediği gibi, barajı aşan partilere oy oranlarına göre haksız şekilde fazla vekil çıkarma olanağını vermektedir. 2002 seçiminde olduğu gibi bir siyasal partinin yüzde 34 oyla TBMM’de üçte iki çoğunluk sağlamasının, günümüzün otoriter düzenine geliş sürecini başlattığı dikkate alınmalıdır. 

Altı siyasal partinin bildirisinde yüzde 3 seçim barajı düzeyi siyasal partiler için uygun görülebilir. Ancak oy desteğine sahip bağımsızlar, özellikle etkili STK’lerin temsilcileri için bağımsız oranının yüzde “1”e indirilmesi uygun olur.

TBMM’nin yürütme organı üzerinde denetim etkinliğinin artması için gensorunun etkin şekilde kullanılmasının sağlanmasının yanı sıra kanun hükümünde kararname, torba yasa çıkarılması uygulamalarına son verilmelidir. KHK ile yasama yetkisi yürütme organına aktarılmakta, torba yasa ile de bazı önemli yasa değişiklikleri irdelenmeden olupbittiye getirilmektedir.

Partilerin bağlayıcı grup kararı almaları da vekili bağlayacak denetim etkinliğini de azalttığından, güçlendirilmiş parlamenter sistemle bağdaşmamaktadır.

Yasaların uygulanmasında uyuşmazlıkları, iptalleri azaltmak için yasa tasarıları, teklifleri komisyonlarda görüşülmeden önce Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’dan görüş alınması uygun olur. AYM ve Danıştay aynı zamanda danışma organlarıdır. Yasaların iptalleri, idari uyuşmazlıkların artması, parlamentonun itibarını sarsar.

Vekilin özellikle kürsü dokunulmazlığı güvence altına alınmalıdır. Her savcı kendi indi (kişisel), görüşüyle vekil hakkında fezleke düzenleyip TBMM Başkanlığı’na göndermemelidir. Savcının fezlekesi, Yargıtay tarafından uygun görüldüğünde TBMM’ye sunulmalıdır.

Partilere bütçeden oy oranlarına göre ödeme yapılması, partiler arasında ayrıma, haksız rekabete yol açtığı gibi partilerin halk nazarında itibarını sarsmakta, vergiyle siyasal parti desteği, verginin salınmasına da aykırı düşmektedir. Siyasal partiler üyelerinin desteğiyle yaşamalı, bütçeden belli siyasal partilere ödeme yapılması uygulamasına da son verilmelidir.

Öneriler, sistem, kamuoyunda tartışılmalı, genel kabullerin yaşama geçirilmesine yönelinmelidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Canlı duygusallığı 3 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları