Öztin Akgüç

Rant, yandaşa ihale, israf

06 Mart 2024 Çarşamba

AKP’nin yönetim anlayışı, uygulaması rant, ihale, israf sözcükleriyle özetlenebilir. Rant, genel tanımıyla, emeğe dayanmayan, katma değer yaratmayan, bir anlamda havadan inme kazanç değer artışıdır. İktisat yazınında rant kavramı geniş bir anlam taşır. Ayrıca “üretici rantı”, “tüketici rantı” söylemleri vardır. Burada kastedilen, toprak rantıdır. Arazi, aynı konumda, aynı kalitede yeniden üretilemediğinden toprak sahipliği, değer artışı sağlar. Kentler büyüdükçe, nüfus arttıkça, kentin merkezi, ilk yerleşim yerleri rant yaratır. Toprak rantının oluşması olağan olaydır. Oluşan rantın, değer artışının da vergilendirilmesi yoluyla topluma kazandırılması hakça olur.

Toprak rantı, idari kararlarla da oluşturulmaktadır. Eleştiri konusu, etik olmayan idari kararla rant oluşturulmasıdır. İdari kararla, imara kapalı bir alanın imara açılması, bir alanının kamu yararı gerekçesiyle önce kamulaştırılıp ardından imara açılması; inşaat izinlerinde, önce verilen yapılaşma oranının daha sonra yükseltilmesi, sınırlı kat müsaadesinin artırılması, toprak rantı oluşturmanın örnekleridir. AKP yönetimi, idari kararlarda, tercihlerde doğal olmayan toprak rantı yaratmaktadır.

Kaygım İstanbul’da yeşil kalmış bölgelerin, askeri tesislerin şehir dışına çıkarılması sonrası, zamanla imara açılmasıdır. İstanbul’da, 4. Levent, İTÜ yerleşkesi arası ve paraleli Ayazağa gerçekten “kupon” değerlidir. Erdoğan’ın İBB ısrarının bir nedeni de kupon arazi olabilir.

Kamu kurumları, idareleri bir işi, hizmeti özel teşebbüsler, kişiler aracılığı ile gerçekleştirmede en uygun koşulları sağlayabilmek için başvurdukları bir yöntem, usul ihaledir. İhalede hizmetin, gereksinimin en elverişli biçimde zamanında, kamu yararına uygun maliyetle karşılanması amaçlanır. İhalenin rekabete açık, şartnamenin ve sözleşmenin nesnel ölçülerle hazırlanması, tekliflerin kamu yararı gözetilerek değerlendirilmesi gerekir. Ancak AKP döneminde ihale yöntemi, gerek merkez gerek yerelde yandaş müteahhide, siyasal yakınlarına kaynak aktarma düzeneği olarak kullanılmaktadır.

Oy-hizmet takası, “alınan oya göre hizmet söylemi”, yalnız siyasal etiğe değil, kamu görevi ve vergileme gerekçesine de aykırıdır. Kamu hizmeti, Erdoğan’ın iktidarın bir inayeti, ihsanı değil görevidir. Hizmetin bedeli de vatandaş tarafından vergi olarak ödenmektedir. Vergi kamu hizmetlerinden harcanmak üzere hükümetin, yerel yönetimlerin toplumdan yasalara uygun olarak topladığı paradır. Vergiyi haklı kılan, meşrulaştıran, kamu hizmetlerinin görülmesi için toplanması, harcanmasıdır. Vergi dairelerinde slogan da “Ödenen vergi, kamu hizmeti olarak geri döner”. Vergi, kamu hizmeti olarak geri dönmüyorsa, dönmeyecekse toplanan para devlet zoru ile alınan haraç olur. Gerçi AKP’nin yalnız oy vermeyene değil oy verene de hizmet götürdüğü de kuşkuludur. Kamu kaynaklarının önemli bir bölümü, gösteriş harcamalarına, algı yönetimine, yandaş desteğine ayrılmaktadır.

Günümüz dünya siyasal döngüsünde, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığının giderilmesi, savunma sanayisini geliştirmesi önemli ve önceliklidir. Geçen seçimlerde “Karadeniz doğalgazı”, yerel seçim öncesi de havacılık sektörü ürünlerinin tanıtımı övgü kaynağıdır. Dünya ekonomisinin eksenini de oynatacağı söylenen Karadeniz doğalgazından sisteme ne miktar gaz verildiği, gereksinimin ne ölçüde karşılandığı konusunda kamuoyu aydınlatılırsa yararlı güven verici olur.

Algı yönetimi operasyonunda çok ileri gidildiğinde gerçek başarılarda inandırıcılık azalır. AKP, Ankara ve İstanbul’da, kendi başkanlık döneminde yaratılan sorunları çözeceğini savunmaktadır. İsmet İnönü’nün bu bağlamda vecizesi, “Kişi geçmişte ne yaptıysa gelecekte de aynını yapar”. AKP tarafından yapılacak rant yaratma, yandaşa kaynak aktarma, gösteriş ve savurganlığa engel olunması gerekir



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları