Üstün Dökmen

Rol, Oyun, FRP, Metavörs

22 Ocak 2023 Pazar

Bu yazının temel amacı metavörsün gelecek yaşantımızdaki yerini ve/veya bizim gelecekte metavörs dünyasındaki yerimizi tartışmaktır. Öncelikle konunun tarihsel arka planını görebilmek için psikolojideki oyun, rol kavramlarına ve FRP’ye değineceğim. (Başlıktaki metavörs kelimesi metaverse anlamındadır. Ülkemizdeki yayınlarda kelime “metaverse” olarak kullanılıyor.

Bence bu yanlıştır çünkü başka dillerden kelime alabiliriz ancak bu kelimelerin Türkçemizin kurallarıyla yazılması gerekir. Bir dilin bir başka dilden kelime almasında sakınca yoktur ancak kural alması o dilin ölümünü hızlandırır. Bu düşünceyle ve Ziya Gökalp’ın “Türkçeleşmiş Türkçedir” görüşünden de yola çıkarak “metaverse” değil “metavörs” yazmak istiyorum.)

ROL VE OYUN

Geçen yüzyılın ilk yarısında Avrupa’da iki önemli kuramsal yaklaşım ortaya çıktı.* Bunlardan birisi, bir psikiyatrist olan Moreno’nun sosyometri yaklaşımıydı. (Sosyometri kapsamındaki en tanınmış teknik psikodramadır.)** Diğer yaklaşım ise bir tarihçi ve düşünür olan Huizinga’nın oyun kuramıdır.***

Sosyometrinin kurucusu olan Moreno’ya göre önce rol vardı, rol ben’den çıkmamıştır, ben rol’den çıkmıştır, toplumdaki hemen her şey insan rollerinin ürünüdür. Genel tanımıyla rol, belli bir statüdeki kişiden beklenen davranışlardır.

Moreno dışında da rol kavramı pek çok araştırmacı tarafından ele alınmıştır, sosyal psikolojide yüzün üzerinde rol tanımı vardır. Ancak rol kuramı sosyometrinin ve psikodramanın temel taşı niteliğindedir.

Bizler rollerimizle var oluruz; örneğin anne, çocuk, müşteri, memur, amir benzeri rollerimiz, büyük ölçüde hem bizim nasıl davranacağımızı, hem de başkalarının bize nasıl davranacaklarını belirler.

Huizinga, 1933’te “Oyuncu insan (homo ludens)” kavramını ortaya attı. (Oyun kavramı Türk kültürü kapsamında Metin And’ın Oyun ve Bügü adlı eserinde de ele alınmıştır.) Huizinga’ya göre önce oyun vardı, oyun kültürlerin ürünü değildir, kültürler oyunun ürünüdür, örneğin hukuk sistemleri, takas, ticaret, sanat, bilim, tüm resmi törenler, borsa, şans oyunları, folklor oyun kökenli toplumsal etkinliklerdir.

Bence oyun ile rol arasında yakın ilişki vardır, bir oyunun oynanabilmesi için oyuncuların çeşitli rollere girmeleri gerekmektedir. Yayınlarından anlaşıldığı kadarıyla Moreno ve Huizinga aynı yıllarda yaşamış olmalarına rağmen birbirlerinin eserlerini okumamışlardı ve galiba onlarla benzer konuları inceleyen sosyal psikologlar da onların çalışmalarını yeterince okumamışlardı.* Kanımca bu durum internet öncesi çağın bir sorunuydu, günümüzde internet büyük ve etkili bir oyun olarak ortaya çıktığı için artık böylesine kopukluklar yaşanmamaktadır.

Çocuk oyunları eğlendirme ve geleceğe hazırlama işlevine sahiptir. Ancak üst düzeydeki birtakım toplumsal oyunlar bu kadar masum değildir, örneğin borsa veya kumar kişilerin kalpten ölmelerine, ticarette iflas etmek ise öz kıyıma yol açabilir.

FRP

FRP (Fantasy Role Playing) bir çağdaş oyundur, oyuna katılanlar bir hayal dünyasında, kurgusal bir olaydaki, kurgusal karakterleri canlandırırlar. FRP pahalı oyuncaklarla da oynanabilir, oyuncaksız da. “Oyunun efendisi” adı verilen bir kişi oyunu yönetir, rol dağıtımı yapar. Söz gelişi bir oyuncu cadı rolünü, bir diğeri ise kaleyi savunan prens rolünü üstlenebilir. Öğrencilerinin veya meslek sahibi gençlerin oynadığı bu oyun saatlerce sürer.

Üniversitelerde FRP kulüpleri vardı. Bu noktaya kadar güzel ancak bu oyuna genelde hafta sonları katılan gençlerden bazıları oyunda başarısız olduklarında, yenildiklerinde pazartesinden itibaren kendilerini gayet mutsuz, ezilmiş hissetmeye başladılar hatta bazıları öz kıyıma yöneldi. Niçin? Oyun bittiğinde oyundaki rollerinden çıkamadıkları, bu rolü günlük yaşamlarına bulaştırdıkları için.

Önemli bir ruhsal sağaltım tekniği olan psikodramayı bu konuda özel eğitimi olan psikologlar, psikiyatristler, psikolojik danışmanlar yönetir. Psikodramadaki oyunlarda, bir başoyuncu, bir de onun seçtiği yardımcı oyuncular rol alır. Diyelim ki bir yardımcı oyuncu başoyuncunun geçmişte sevdiği kişi rolünü, bir başka yardımcı oyuncu ise kızdığı kişi rolünü üstlenmiştir. Oyunun bitiminde yönetici, rolü küçük ya da büyük olsun tüm yardımcı oyuncuların belirli bir rutinle rolden çıkmalarını sağlamalıdır.

Yardımcı oyuncular yüzlerindeki hayali maskeleri çıkarıyormuş gibi yaparak “Oyundaki anne rolümü, kardeş rolümü bırakıyorum” derler. Böylece oyundaki rollerini dış dünyaya taşımazlar. Gözlediğim ve işittiğim kadarıyla FRP’de insanlar oyundaki rollerinden kurtulmadan günlük yaşamlarına dönüyorlardı. Bazılarının yoğun üzüntü yaşamasının, öz kıyıma yönelmesinin nedeni bence buydu. O yüzden geçmişte FRP yönetenlere yazılı ve sözlü olarak oyun bitiminde tüm oyuncuları rollerinden çıkarmalarını söylemiştim. Basit bir rolden çıkma rutini oyuncuların hayal ile gerçeği karıştırmalarının önüne geçebilir.

METAVÖRS

İnsanların hayal ile gerçeği karıştırmaları riskinin bulunduğu bir başka çağdaş oyun alanı ise FRP’nin çok gelişmiş bir şekli olan metavörstür. Metavörste yapabileceklerinizden birisi de kurgulanmış bir dünyada belli bir rol alıp yaşayabilmenizdir; orada sanal çiftlikler, şirketler, hatta erkekseniz bir harem kurabilirsiniz. Tüm teknolojik yeniliklerin artıları, eksileri vardır. Çok keyifli ve işlevsel olan metavörsün bazı sakıncaları olması da kaçınılmazdır. Metavörsün hayal dünyasında iflas eden bir kişi, eğer rolden çıkmayı beceremezse gerçek dünyadaki FRP mağduru gibi bunalıma düşebilir.

Metavörsün büyüsüne kapılan kişilerin giderek anlık hazlarla yetinmeleri, hayal ile gerçeği karıştırmaları, insan ilişkilerinde ve empati kurmada sıkıntı yaşamaları mümkündür. Bu tehlike ülkemizdeki psikologlar tarafından da ifade edilmeye başlandı.**** Kanımca insanlar günlük yaşamda cadı, canavar, karakoncolos, aynı anda iki ayrı yerde birden huzur edebilen temiz yüzlü aksakallılar benzeri gözlenemeyen şeylere zaten inanmaktadırlar, dizilerde ölen kahramanlar için helva pişirmekte, ölüm ilanı vermektedir. Bir vatandaşımız oğlunu öldürten Kanuni için savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. Bu kişiler bir de metavörsün hayal dünyasına girmeye başladıklarında gerçek yaşamdan iyice kopacaklardır.

* Dökmen, Ü. (1995). Sosyometri ve Psikodrama, İstanbul: Remzi Kitabevi.

** Moreno, J. L. (1963). Sosyometrinin Temelleri, (çev. N. Ş. Kösemihal), İstanbul: İstanbul Yayınevi, (orijinal eserin yayımı 1953).

*** Huizinga, J. (1995) Homo Ludens: Oyunun Toplumsal İşlevi Üzerine Bir Deneme, çev. M. A. Kılıçbay, İstanbul: Ayrıntı Yayınları, (orijinal eserin yayımı, 1938).

**** Gür, E. N. (2022). Metaverse’de bir denetleme mekanizması olmalı, Yeşilay, 1060, 60-63.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ütopya ve maarifimiz - I 12 Mayıs 2024
Aşil topuklarımız 5 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları