Ülkelerin, kurumların, işletmelerin, aynı koşullar altında, değişik zaman kesitlerinde de başarı düzeyleri, aldıkları sonuçlar, etkinlikleri farklılık gösterir. Başarı düzeyini yükseltmek, önlem almak, politika belirlemek için farklılık doğuran nedenleri irdelemek gerekir.
Aynı zaman düzeyinde, değişik zaman kesitlerinde de farklılık yaratan ne sermaye ne de doğal kaynaklardır. Başarı farklılığını insan yaratır.
Ülkelerin, kurumlarının, işletmelerin yönetim kadroları, yönetim anlayışları, odaklandıkları amaç değiştikçe başarı düzeyleri de değişmektedir.
Çok güçlü görünen ülkelerin, kurumları, işletmelerin yöneticilerinin, öngörüsüzlükle, kişisel beklentilerinin değişmesi, kişisel egoların tatminine yönelmeleri sonucu etkisizleşme, küçülme sürecine girdikleri görülmektedir.
Tarihsel örneklere gerek duyulmadan yakın tarihten, günümüzden de örnekler verilebilir. İkinci Dünya Savaşı sonrası, iki kutuplu dünyada süper güç olarak nitelendirilen SSCB bir şekilde ayrıştırılarak tasfiye edilmiş; diğer güç ABD için algı operasyonu, yüksekten atma, blöf ile tek güç konumunu koruduğu hatta güçlendirdiği sanısı, izlenimini yaratılmakta ise de D. Trump yönetimde ekonomik ve siyasal olarak güç yitirdiği görülmektedir.
Ülkemizde ne yazık ki Atatürk dönemindeki konumunu, etkinliğini yitirmiş, ABD ve AB’nin fütursuzca göz korkutmalarına, yaptırım uygularım tehditlerine muhatap olmaya başlamıştır.
Yönetim kadrolarının değişimi, üst düzey yönetici veya yöneticilerin kendilerinde bazı yetenekler olduğu yanılgısına, zehabına kapılarak, övgü düzenleyenlerin ayartısına uyarak, yeniden yapılandırma, değişim, reform nitelemesiyle, liyakati, ehliyeti bir yana itip, itaatkâr bir grupla keyfi yönetime yöneldiklerinde, ülkeler, kurumlar, işletmeler, başarısızlık kısırdöngüsü sürecine sürüklenmektedirler.
Ülkenin yetişkin, donanımlı insanları görevlerini iyi şekilde yerine getirerek, tepki vererek, eleştirerek, ülkenin istenmeyen süreçlere sürüklenmesine çalışırlarsa da; bu kişilerin dışlanması, bir şekilde cezalandırılarak tasfiye edilmeleriyle ülke başarısızlık kısırdöngüsüne girmektedir.
Başarı insan kaynağına bağlı olduğundan, ülkenin gerçek zenginliği insanının en iyi şekilde yetiştirilmesi, yeteneklerinin geliştirilmesi ve kullanılması gerekir. Üst düzey yöneticilerin, bilgili, dürüst, düşüncelerini özgürce açıklayan kişileri, kendi beklenti ve çıkarları açısından tehlikeli gördüklerinden dışlamaları, ötekileştirmeleri başarısızlıklarının ana nedeni olmaktadır.
Başarı için, insan kaynağının yitirilmemesi gerekirken, oy hesapları, din istismarı, kişisel, partisel gelecek kaygıları ile genç kuşaklara iyi eğitim verilmeyerek, gençler yanlış yollara itilerek ülkenin insan kaynağı heder, zayi edilmekte; ülke insanlık bilim adamı, üstün yetenekli sanatçı, başarılı sporcu olabilecek, değerlerden yoksun kalmaktadır. Geniş kitleler eğitimsizliğe, bilgisizliğe özendirilerek, aydınlanmaları engellemekte, bireylerin bilgiden yoksun, karanlıkta kalmasına (obscurantisme) adeta özen gösterilmektedir.
Ülkenin onurunu, saygınlığını, bağımsızlığını özveri ile savunacak, ödün vermeyecek insan kaynağının geliştirilmesi ile başarı süreci yeniden başlatılabilir; iç ve dış tehditler, göz korkutmalar engellenerek, ülkenin özlenen konuma ulaşması sağlanabilir.
23 Haziran seçimi, halkımızın oyuna, onuruna, Cumhuriyete, demokrasiye sahip çıkışıyla ülkemizin geleceği açısından büyük ümitler doğmuştur.
YSK’nin 6 Mayıs kararı; Sayın E. İmamoğlu’nun konumunu güçlendirme, oylar çalındı teranesine son verme, Türkiye’ye itibar kazandırma, bürokratlara da kamunun hizmetkârı olmaları, kamu yararını amaçlamaları, bir partinin, tarikatın, cematin adamı olmamaları gereğini gösterme gibi sonuçlarıyla, şerden hayır doğurmuştur.
Dürüstlük, nesnel davranış, bilgi, alçakgönüllülük gibi kişisel niteliklere sahip olmanın uzun süreli başarının gerekli koşulu olduğu, ülkelerin, kurumların, işletmelerin deneyimleriyle kanıtlanmaktadır.
Farklılığı insan yaratır
Yazarın Son Yazıları
İlke, bir alanda olayı tanımlayan temel kural, önerme, prensiptir.
Terör, bir iktidarı, bir gücü zorla kabul ettirmek amacıyla sistemli şekilde şiddet kullanma, yıldırma, korkutma, tedhiştir.
Enflasyon, en yalın tanımıyla arztalep dengesizliği nedeniyle fiyatların yükselme sürecidir.
Kuvayı Milliye, Milli Mücadele, bağımsızlık savaşımıyla eşanlı din motifli dış destekli karşı hareket başlamıştır.
Sosyal demorasi, halkın katılımıyla sosyal refahı, gönenci ençoklama; halkın egemenliği, özgürleşmesi amaçlı siyasal düzendir.
Kolonyalizm, sömürgecilik bir devletin kendi sınırları dışındaki ülkeler üzerinde hegemonya, egemenlik kurarak ideolojik, kültürel, siyasal, ekonomik baskılarla siyasal, ekonomik çıkar sağlamasıdır.
Ödemeler dengesinde “net hata noksan” kalemi...
Başlık Halkın Haberi renkli sunucusu Ekrem Açıkel’den esinleme; ama fikir Montaigne “Halk doğru olan çok şeyi bilmemeli; yanlış olan çok şeye inanmalıdır”.
Korku kültürü, bireyin; özgüvenini yitirmesine, söyleneni yapmasına, özgürce seçimini önlemeye, özsaygısından yoksunlaştırmaya, değersizleştirilmesine yöneliktir.
Trump’ın büyükelçi Barrack’a “Erdoğan’a meşruiyet verelim” talimatı, meşruiyet tartışmasına yol açtı.
Bilgilendirmede amaç, kamuoyunu aydınlatma, bilgi eksikliğini, oluşan veya oluşturulmak istenen bilgi kirliliğini gidermektir.
İttifak, tek taraflı irade beyanı ile gerçekleşmez.
Planlı kalkınma
Önerilerde bulunurken geçmişte yaşanan olaylardan, deneyimlerden ders alarak gelecekte olabilecek kötü gelişmelerden kaçınmak, uyarıda bulunmak gerekir.
Planlanan, vaat edilen büyük işlerden, söylemlerdense yapılan ufak işler daha yararlıdır.
Çözüm için soruna doğru tanı koymak, amacı belirlemek, süreci amaç doğrultusunda ilerletmek gerekir.
Ekonomi politikasının ana amaçlarından biri de gelirin yeniden dağılımı, dağılımın eşitlikçi yöne evrilmesidir.
Barışçıl, eşitlikçi, gönenç düzeyi yüksek, doğası, çevresi korunmuş bir kürede yaşamak olanaklı ve hedeflenmiş iken savaşların sürdüğü, yoksulluğun, açlığın yaygınlaştığı, haksızlığın arttığı çevrenin, doğanın sürekli kirletildiği, ortalama yaşam kalitesinin düştüğü bir kürede yaşıyoruz.
Barışçıl, güvenli, insan kaynağı gelişmiş, eşitlikçi, çevre ve doğal kaynakları korunmuş bir dünya hedeflenirken iklim krizine girmiş, çevresi, doğası giderek kirlenen, açlığın, yoksulluğun yaygın olduğu, eşitsizliğin, şiddetin arttığı, kuralsız, düzensiz, güvenli olmayan bir dünyada yaşıyoruz.
Birleşmiş Milletler’e üye ülkeler, 2000 yılında yeni girilen döneme ilişkin sürdürülebilir kalkınma hedeflerini kabul ettiler.
CHP’li olabilmek, CHP etiketi taşımayı değil, etik değerlere, niteliklere sahip olmayı gerektirir.
Ülkede barış, terörsüz Türkiye mottosu ile de bezenmiş bir BOP (GOP) kurgusu sahneleniyor.
Kolonyalizm, sömürgecilik döneminde kolonilerde başat sömürgeci güçlerle işbirliği yapan...
2018 cumhurbaşkanlığı seçiminde, yine parti örgütünün onayı olmadan, Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu tarafından biraz da gayri ciddi şekilde kürsüye çağrılarak resen aday ilan edilmiş; İnce seçimde genel merkez tarafından desteklenmediği yakınmasıyla partiden ayrılmıştır.
Ekonomi politikasının başarısı tartışmalarında başarısızlık kanıtı cari işlem açığı.
ABD’nin BOP (GOP) kapsamında Irak ve Suriye’yi hallettikten sonra güncel olarak İran, ardından da sıranın Türkiye’ye geleceği yorumları yapılıyor.
Ekonomik kalkınma, büyüme konusuna odaklanıldığında ağırlıklı olarak yatırım, sermaye birikimi, finansman, teknoloji gündeme getirilir.
Klasik iktisat öğretisinde faiz etkili araçtır...
Bir ekonominin kalkınma aşamasına geçmeden önce gayri safi yurtiçi ve milli hasılasının (GDP-GNP) artması gerekir.
PKK’nin karalama, itham, yol gösterme, övünme ile dolu bildirgesi veya memorandumu; devletin egemen karakteri, bağımsız üniter, ulusal yapısı, Türkiye devletini uluslararası olarak tanıyan Lozan Antlaşması konularında tartışmalara yol açtı.
TC Merkez Bankası’nın brüt, net rezervi arttı, eksildi bilgisinden çok, merkez bankaları niçin rezerv bulundururlar, rezerv yeterliliğinin ölçütleri nelerdir, rezerv nasıl değerlendirilmeli, kullanılmalıdır sorularının yanıtları bilgilendirmede yararlı olur.
Sözcükler büyülüdür. Etki altına alır, belirli somut bir amaca yönlendirir, umuda kaptırır. “Barış” da büyülü bir sözcüktür.
İktisatta irdelenmeyen, bulgularla da kanıtlanmayan bir inanç, has, dogma da yabancı sermaye yatırımıdır. Yabancı sermaye yatırımı bir “panacea”, her derde deva olarak önerilir. Yabancı sermaye gelecek, üretim, istihdam artacak, enflasyon hız kesecek, döviz, teknoloji, yönetim deneyimi girişi olarak kriz sonlanacak.
Olaylar ve anılar
Faşizan hukuk düzeni
Türkiye’nin temelinin atıldığı gün
Gelir dağılımı ekonomik kalkınma
Diploma
Çevresel sermaye varlığı
Dış politikada sağgörü