3. Richard ve Osman Kavala...

3. Richard ve Osman Kavala...

12.11.2017 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Yarın Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali başlıyor. Bizimki gibi bir ülkede, bir avuç insanın canla başla çalışarak, olanaksızı olur kılarak gerçekleştirdiği ve benim “mucize” diye nitelendirdiğim bu festivalin arifesinde size şen şakrak, keyifli, umut dolu bir yazı yazmak isterdim... Ama yapamıyorum. Bu yıl Tiyatro Festivalimiz yaralı ve kırık...
Geçen haftaya dönüyorum:
“Osman Kavala tutuklandı...” Bu haberle birlikte bu ülkede sanat ve kültür etkinlikleriyle bir damlacık ilişkisi olan herkes sarsıldı... Bugüne dek sadece sanatı, kültürü, bilimi, çoksesliliği, insanı insan yapan değerleri savunan, destekleyen, yücelten, karıncayı incitmeye çekinen insan “İnsan” Osman Kavala, nasıl olur da FETÖ/PDY, PKK/KCK, DHKP-C, MLKP gibi tüm terör örgütleriyle ilişkilendirilir diye bizler düşüne duralım... (Artık hiçbir şeye şaşırmıyoruz, ama yine de...)
Aynı gün, dünyanın sayılı tiyatro yönetmenlerinden Thomas Ostermeier İKSV Tiyatro Direktörü Leman Yılmaz’ı bizzat telefonla arıyor ve “çok üzülerek” aldıkları kararı bildiriyordu... Almanya’nın (hatta dünyanın) en gözde tiyatrolarından Berlin Schaubühne Tiyatrosu İstanbul Festivali’ne katılmama kararı almıştı. Muhteşem prodüksiyonları “3. Richard”ı oynamayacaklardı. Üstelik tam da dekorlar kamyonlara yüklenmek üzereyken geldi telefon...
Ayrıntıları ertesi gün Ostermeier’in “Süddeutsche Zeitung”a verdiği röportajdan okuyalım: Başlık: “Türkiye’deki Rastgele - keyfi durumdan korkuyoruz.”

Keyfi tutuklamalar
İşte sorulara ünlü yönetmenin verdiği yanıtlar:
“Bu kararı kolay vermedik. Bunca çok gazetecinin tutuklanması... Bize de dokunurlar mı endişesi... Yine de gideriz diye düşündük. ( ...)”
Sorunlu hassas bölgelere örneğin Ramallah, Gazze, Çin, Tahran, Belarus’a önceden gittiklerini vurguladıktan sonra: “Ama bu kez rastgele, keyfi, gelişigüzel, belirsiz durumdan, nedensiz seçilmiş tutuklamalardan korktuk. (İngilizce kullandığı 2 sözcük: arbitrariness ve unpredictable) Ve son zamanlarda Alman pasaportlu birçok insan - hiçbir görünen neden olmadan, bu keyfi tutumla karşılaştı.”
Neden daha baştan katılmayız demediniz?
“Üstesinden geliriz sandık. Ancak Osman Kavala’nın tutuklanması bizi çok etkiledi. Kendi özel malvarlığıyla Türk kültürünü destekleyen bir işadamı...”
Alman Dışişleri’nden uyarı mı geldi?
“Hayır... Ama kimse güvenliğimiz için yüzde yüz emin olamadı.”
Röportajı çok kısaltarak aldım. Ayrıca bu kararı verirken nasıl içlerinin parçalandığını, zorlandıklarını ama tüm ekibin kararı olduğunu da vurguluyor...

Kültür Bakanı’na sesleniş
Bence çok yazık oldu. Sadece bizim için değil kendileri için de! Buradaki seyirciyle eşsiz bir ilişki, bir deneyim yaşayacaklardı!
Ayrıca bu karar, bilindiği gibi sadece buradaki tiyatro seyircisini cezalandırmak gibi. Haksızlık. Nitekim, festivale katılan öteki yabancı yönetmen ve sanatçılar, bu kararın yanlışlığını vurgulayıp duruyorlar!
Bu arada benim merak ettiğim Kültür Bakanımızın bu olaylardan haberi var mı? Varsa ne düşünüyor? Ne gibi önlem alıyor? Sadece Schaubühne Tiyatrosu değil, Alman Orkestraları da Türkiye turnelerini iptal ediyor. Acaba Almanya bize kültürel ambargo mu uyguluyor? Avrupa ülkeleriyle özellikle sanat kültür ilişkilerimizi kesmek gibi bir politikamız mı var? Daha bunlar gibi binlerce soru...

Gitarist
Cumhuriyet gazetesinde yazıyor olmak gerçekten müthiş bir ayrıcalık! Nedeni de siz okurlarsınız!.. Kimi zaman bu yazılar ne işe yarıyor, hepsi suya yazılıyor diye umutsuzluğa kapılırken... Okurlardan gelen tepkilerle yeniden yaşama tutunuveriyorum!
Önceki gün “Cumhurbaşkanı danışmanlarını değiştirmeli” yazıma ne çok, ne çok mektup ve uyarı aldım. Okurlar dünya çapındaki müzisyenlerimizi bana tek tek hatırlattı. (Ben birkaç örnekle yetinmiştim. Tüm bu sayfaya sığmazdı!!!)
Ama en çok tepki “aklıma ilk anda gitarist gelmedi” sözümeydi. Okurlar, arkadaşlarım, of kimi kızdı, kimi uyardı ve hep aynı isim tekrar tekrar önüme geldi: Ahmet Kanneci... Elbet! Nasıl olur da aklıma gelmez! Sanatçıdan ve okurlardan özür dilerim!
Hayatımızdan 3. Richard’ların çıkması; Osman Kavala ve Ahmet Kanneci gibilerinin çoğalması dileğiyle hepinize iyi bir hafta dilerim.

Yazarın Son Yazıları

Aşkla ölüm arası

O kadar güzeldi ki tadı damağımda kalmıştı.

Devamını Oku
07.12.2025
Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025
Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız...

Devamını Oku
20.07.2025
Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü.

Devamını Oku
17.07.2025