Adnan Binyazar

Çeviri ödülü

07 Mayıs 2021 Cuma

Varlık dergisi ve yayınlarıyla ülkemizde kitap okumayı yaygınlaştırmaya büyük emeği geçen Yaşar Nabi Nayır’ın deyimiyle çeviri, “Dünyaya açılan pencere”dir. Cumhuriyetin ilanından önce mum ışıklı bu pencere, eğitim alanındaki gelişmeler, Türk Dil Kurumu’nun dilimizi zenginleştirme yolundaki atılımıyla, Atatürk’ün çağdaş uygarlık hedefini aşacak güçte bir ışık topuna dönüşmüştür.  

Çeviri, dar anlamıyla, bir dilden başka bir dile aktarma diye de tanımlanabilir. Oysa sözcüklerin karşılığını bulup yerine oturtmak yeterli sayılmamalı. Amaç, çevrilenin, o dildeki algısını, aktarıldığı dilde de uyandırmasıdır. 

1940 yılında dönemin sayılı yazarlarından oluşan Tercüme Bürosu, çevirttiği dünya yazınının önemli yapıtlarıyla birlikte, özel sayılarıyla bugün adı “nadir” kitaplar arasında geçen Tercüme Dergisi’ni yayımlamaya başladı.  

Toplum, Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türk Tarih ve Dil kurumlarının araştırmalarıyla ulusal kültür birikimlerinin kaynağına inerken, eğitimde de önemli atılımlar oldu. Örneğin o güne değin okuma olanağından yoksun bırakılan köy çocuklarını eğitmek amacıyla ülkemizin doğusundan batısına elverişli yerlerinde Köy Enstitüleri açıldı. 

Öylesine tez gelişti ki enstitüler, kuruluş aşamasında, deneyimli öğrenciler, yaz tatillerinde bir araya gelip kuruluş aşamasındaki enstitüleri öğretim yılına hazırlamıştır...        

GELİŞMELER

Türk aydını dev adımlarla ilerlerken, sonradan gelen iktidarların çağdışı kafalıları, yapılanı yıkmak için neredeyse birbiriyle yarışmıştır. Örneği, enstitü çıkışlı kendimden vereyim... 

İlkokula 14 yaşında üçüncü sınıftan başlayıp, ancak 16 yaşında Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde kurulan Dicle Köy Enstitüsü’nde eğitim olanağı bulan ben, Demokrat Parti’nin iktidara geldiği yılın sonbaharında klasiklerin sokağa atılıp saçıldığını gördüm. 

O sırada Diyarbakır’ın bir yazlık sinemasında Shakespeare’in Romeo ve Juliet adlı oyununun filmi gösterimdeydi. Nasıl etkisinde kalmış olmalıyım ki on yedi akşam gösterilen filmi, ben de on yedi kez izlemiştim. Ortalara serpiştirilen kitaplar arasında Romeo ve Juliet’i ararken üstünde Shakespeare yazılı Hamlet’i görünce, kimse görmeden kapıp koynuma sokmuştum. Bir hafta sonra da enstitü kütüphanesinde, klasikler arasında Romeo ve Juliet’i aramıştım. 

Yatılı okullarda ışıklar erken söndürüldüğünden, yorganın altına girip el feneriyle kitap okumaya o günlerde başlamıştım. 

KIŞLALI

1978-1980 arasında, Bülent Ecevit hükümeti döneminin Kültür Bakanı Ahmet Taner Kışlalı, Yayımlar Dairesi Başkanlığı’na beni getirmişti. İlk toplantımızda klasiklerin basımını gerçekleştirmek, Ulusal Kültür, Çeviri adlarında iki derginin yayımı için çalışmaya başlamıştık.  

Ne acıdır ki toplumsal olayları bilimin ışığında yorumlayıp, Atatürkçü düşünceyi kavratmakta seçkin kitapları da olan gazetemizin saygın yazarı Kışlalı’nın Kültür Bakanlığı, ömrü gibi kısa sürdü. Geride bıraktıkları, düşünce gelişiminin her adımında varlığını bugün de sürdürüyor.

ÖDÜL 

Fransa Büyükelçiliği Enstitüsü, Türkiye’nin nitelikli edebiyat çevirilerini desteklemek, çevirmenlik mesleğine hak ettiği değeri vermek amacıyla, gençleri onurlandıracak bir “Fransızca Çeviri Ödülü” koydu. Elçilik, bu girişimiyle yüzyıllar öncesinde başlayan Türk-Fransız kültür dayanışmasını daha da etkin kılmıştır. 

Ödül, Fransız hükümetinin, Türkiye’de gençlerin çeviride, çocuk kitabı yazımında, resim çiziminde Rönesans dönemini çağrıştıracak düzeydeki başarılarını onaylayan anlamlı bir armağan sayılmalı. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Romeo ve Juliet 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları