Adnan Binyazar

Çoban Hüseyin

16 Haziran 2023 Cuma

On iki yaşında okuma yazma bilmeyen Hüseyin Yılmaz’ın öyküsünü yazar Oğuz Tansel’in kızı Prof. Dr. Aysıt Tansel iletti.

Öykü, 1936 yılında Acıpayam ilçesi öğretmenlerinin kırda keçi otlatan çoban Hüseyin’i tanımasıyla başladı. Onu yanlarına çağırıp adını sordular. Çocuk ürkek bir sesle, “Hüseyin” dedi. Yaşı, neden okula gitmediği sorulduğunda “Yaşım on iki, annemi üç yaşında, babamı on birimde yitirdiğim için okula gidemedim” dedi. 

Yanıtlarından Hüseyin’in çok zeki olduğunu anlayan öğretmenler, girişimde bulunarak onu okula yazdırdılar. 

BİLİM YOLU

Denizli’de parasız yatılı okumaya başladıktan bir süre sonra katıldığı matematik yarışmasında birinci oldu. Ödül olarak armağan edilen kitabı bir gecede okudu. Kitapta çok önemli bir eksikliğin ayrımına varmıştı. Ertesi gün gidip bunu fen bilgisi öğretmenine duyurdu.

“Görelilik Teorisi”nin önemli bir yanı kitapta yer almamıştı. Buluşunu olağanüstü sayan öğretmeni, olayı bir mektupla İstanbul Teknik Üniversitesi hocası fizik profesörü Nusret Kürkçüoğlu’na bildirdi. Kısa sürede ondan yanıt geldi: “Liseyi bitirince Hüseyin’i İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümüne gönderin!”

ÇOBANLIKTAN FİZİKBİLİMCİLİĞE 

Liseyi başarıyla bitiren Hüseyin üniversite sınavlarına girdi, İTÜ’nün elektrik mühendisliği bölümünü kazandı. Hocası Kürkçüoğlu onun bu buluşunu, Boston Massachusetts Teknoloji Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Morse’a aktardı. Morse’un yanıtı da gecikmedi: “Hüseyin’in ayrımına vardığı eksikliği 5 yıl önce bizde bir grup da bulmuştu ama onun bunu tek başına bulması olağanüstü bir başarı! Yol giderlerini biz karşılayacağız, Hüseyin’i Amerika’ya uçurun!” 

Hüseyin Amerika’dan fizikbilim dalında seçkin bir öğretim üyesi olarak döndü... 

DEĞER BİLMEK 

Hüseyin örneğinin ışığında, bugünlerde yaşanan bir gelişim her yönden düşündürücü... 

Dışarıda adam arama yıllar önce Kemal Derviş’le denenerek ekonomik darlıkların daha da ağırı yaşanmıştı. O dönem siyasal tarihimize bağışlanmaz bir yanılgı olarak geçti. Oluşturduğu yıkıma karşın, elini kolunu sallayarak geldiği yere dönmüştü Derviş.

Umarım bu kez korktuğumuz başımıza gelmez de bunalım içindeki insanımız esenliğe erer.

Ne var ki konunun uzmanı bilim insanlarının hiçbiri umut çanları çalmıyor! 

Akılla çözülemeyecek sorun yoktur. Yeter ki ülkeyi yönetenler aklın yolundan sapmayıp, siyasal anlayışlarını bir yana iterek karşı görüşteki seçkin bilim insanlarının görüşlerinden, çözüm önerilerinden yararlanmayı bilsin!

Çoban Hüseyin’in öyküsüyle de güçlendirdiğim bu yazı boyunca, Türkiye’ye adım atar atmaz Anıtkabir’i ziyaret edip Atatürk’ün devrimci ruhuyla kucaklaşmadan ülkeden ayrılmayan Nobel Ödüllü Prof. Dr. Aziz Sancar’ın bilge bakışları içime umut saçtı...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bilimin sesi 4 Ekim 2024
Einstein’dan önermeler 20 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları