Arif Kızılyalın

Hamburger mönüsü

05 Aralık 2022 Pazartesi

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, geçen aylarda ABD, ardından da İngiltere’ye gitmiş, bir dizi görüşmede bulunmuştu.

Kılıçdaroğlu’nun niçin bu iki ülkeye gittiği sorusu da doğal olarak iktidar medyası tarafından irdelendi. Çünkü bir bölümü medyaya kapalı olan görüşmelerde bilim insanları ile bir araya gelindiği, teknoloji ve ekonomi alanında görüş alışverişi yapıldığı yolundaki resmi açıklamalar AKP-MHP için yeterli değildi. Özellikle de Kılıçdaroğlu’nun otomobil yolculuğu sonrası Manhattan’daki TURKON binası önünde çektiği video, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından eleştiriliceketi ilerleyen zamanda. CHP liderinin Boston-Washington-New York arasındaki sekiz saatlik gidiş-geliş yolculuğunda yediği hamburger de siyasete malzeme oldu o günlerde. ABD seyahatinin hemen ardından yapılan İngiltere yolculuğunda Kılıçdaroğlu yine bir dizi görüşme yapacak, ardından da “yandaş” müteahhitlerden birinin Chelsea’deki evinin önünde bir video daha çekecekti. Londra’daki mönüde de hamburger olduğunu, Kılıçdaroğlu’nun CHP Gençlik kolları Genel Başkanı Gençosman Killik’le yediği hamburgerin fotoğrafını paylaştığını da anımsatalım. Elbette AKP-MHP kanadı bu hamburger meselesini iyice diline dolayıp “Londra’ya da hamburger yemeye gitti, Almanya’ya gittiğinde bari döner ye” dedi...

İşte ABD ve Londra’da yenen hamburgerlerin ayrıntılı listesi geçen cumartesi İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde ortaya çıktı. Kılıçdaroğlu, 70 kişilik bir akademisyen kadrosunu belirlemişti iki ülkeye yaptığı ziyaretlerde hamburger yerken! Başta dünyanın en iyi 10 ekonomistinden biri olan Prof. Dr. Daron Acemoğlu olmak üzere akademisyenler Rafet Gürkaynak, Hakan Kara, Ufuk Akçiğit ve onların ekibiyle Türkiye’nin sorunları ortaya konulmuş, çözüm önerileri masaya yatırılmış ve seçimin kazanılması halinde yapılacaklar sıralanmıştı. ABD’li başdanışman Jeremy Rifkin de resmen tanıtılıyordu.

SADECE 28 DAKİKA!

İşte cumartesi günü, hamburger öyküsünden siyaset üstü bilim insanlarının adı, sanı, uzmanlık alanları, projeleri çıktı. 10 bini aşkın davetli bu isimlerle tanıştı. Tam dört saat boyunca ara vermeksizin “yeni kadro” bazen sahnede bazen de telekonferans aracılığıyla kamuoyuna seslendi. İşin ilginç yanı bu dört saatin sadece 28 dakikasının CHP liderine ayrılmış olmasıydı. Oysa Türkiye, bu tip organizasyonlara alışık değil. Örneğin aynı gün Şanlıurfa’dan halka seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan tam 2.5 saat bir şeyler anlattı kendi taraftarlarına. Kılıçdaroğlu ise dinlemeyi/dinletmeyi tercih etti.

Sözün özü, sıra dışı bir etkinlik yaptı CHP. “İkinci Yüzyıla Çağrı” ile birçok tabu yıkılıyor, parti yıllar sonra kimlerle çalışacağını ismen ve çok önceden duyuruyor, uygulanacak planın yol haritası veriliyordu. Üstelik rozetli-rozetsiz, partili-partisiz ayrımı da geride bırakılmıştı.

Cumhuriyet yazarları da CHP’nin, “vizyon” gününü tüm ayrıntılarıyla siz değerli okurlara yansıttı. Orhan Bursalı, Kılıçdaroğlu’nun meydan okuyuşunu, Miyase İlknur, “Yeşil dönüşüm, hakça bölüşüm” vurgusunu, Ekonomi Servisi Müdürümüz Jale Özgentürk de Kemal Kılıçdaroğlu’nun finalde söylediği, “İlk planda 100 milyar dolar yatırım gelecek” sözünü kaleme aldı.

İstanbul’un göbeğindeki bu etkinliğin eksikleri yok muydu? Vardı. Özellikle girişlerde büyük sıkıntı yaşandı, akreditasyon sistemi çöktü, yığılmalar oldu, Kemal Kılıçdaroğlu salona girerken yeterli duyuru yapılamadı. 2-3 bin kişilik alana 10 bin kişi gelince bu tip sıkıntılar yaşanabiliyor. Örneğin geçen yaz Paris Stade De France’ta Şampiyonlar Ligi finalini izledim. Elimdeki bilet UEFA VIP davetiyesiydi. Biletin “ağırlığına” güvenip maça 45 dakika önce girmek istedim. Kapıda, itiş kakış derken kendimi içeri zor attım. İsyan ettiğimde de UEFA görevlisi, “Mösyö, bu saatte ancak François Mitterand gelirse stada rahat girer, biraz erken gelseydin..” dedi. Bu tip organizasyonlara erken gitmeyi öğrenmeliyiz!

***

Cumhuriyet geçen hafta yine gündemi değiştiren haberlerle okurlarının karşısına çıktı. Nergis Şimşek’in “EYT’nin bilinmeyen sorularına” verdiği yanıtlar, emeklilik bekleyen milyonlarca kişi için yol haritasıydı. İktidarın EYT konusundaki manevralarının yanı sıra 9 Eylül 1999 tartışmasının da ayrıntısını yazdı Şimşek.

Sefa Uyar’ın, “Boğaziçi’nin sadece adı var” manşeti, Türkiye’nin en köklü üniversitelerinden birinin AKP kayyumunca nasıl sistematik olarak zayıflatıldığını ortaya koydu. Boğaziçi’ni, Boğaziçi yapan akademisyenlerin de görüşleri yine hafta boyu gazetemiz aracılığıyla kamuoyuna ulaştırıldı. Boğaziçi nöbetinin 100. haftası haberleştirildi.

Miyase İlknur’un, “Vali, savcı ve hâkim define aradı” haberi ise Türkiye’nin devlet yapısının nasıl aşındırıldığını kanıtlar gibiydi. Düşünsenize bir duyumcu, Cumhurbaşkanlığı makamının adını kullanıp bir ilin vali, savcı ve yargıcını ikna edip özel bir mülkte altın arayabiliyor. Pes!

Katar parasına gelirsek; aslında bir önceki haftanın haberiydi, Cumhuriyet yazdı, yalanlayanlar oldu, ne var ki, o paranın 2 milyar dolarlık bölümü ek dış borçlanma ile Ortadoğu’dan kasaya girdi.

Melih Cevdet Anday

Ve Melih Cevdet Anday. Aramızdan ayrılalı 20 yıl oldu. Sadece düşünce dünyamız için değil, Cumhuriyet gazetesi için de özel bir yeri vardı. “Akım başlatan” jenerasyondandı, felsefi şiir anlayışına imza atarken Cumhuriyet okurlarına da eşsiz eserler sundu. 

Saygı ile anıyoruz...

Yeniden görüşmek dileğiyle.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hesap tutmadı 12 Aralık 2024
Al sana gençlik! 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları