Yeni nesil anayasa!
Arif Kızılyalın
Son Köşe Yazıları

Yeni nesil anayasa!

21.05.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla gençler ve milli sporcularla yaptığı söyleşide, anayasa değişikliğiyle ilgili kısa ama net açıklamalarda bulundu. Bu açıklamalar hem zamanlama hem de içerik açısından dikkat çekiciydi.

Daha önce çeşitli defalar dile getirdiği değişiklik için ilk kez “yeni nesil” ve “hibrit” ifadelerini kullanması, sürecin yönü ve olası pazarlıkların ipucu niteliğinde. “Yeni anayasayı hep beraber yapacağız” diyerek de DEM Parti ağırlıklı, belki de daha geniş bir uzlaşıyı işaret etti.

Peki, yaklaşık 50 yıldır siyaset sahnesinde olan Erdoğan, anayasanın en son 1982’de köklü biçimde değiştiğini bildiği halde neden “Bundan 20 yıl öncesinin anayasasıyla devam edemeyiz” dedi?

Kimileri bu 23 yıllık zaman kaybını bir dil sürçmesine bağlasa da Erdoğan aslında iktidara geldiği 2000’li yıllardan bu yana anayasayı kendi politik çizgisine göre yorumladığını vurgulamak istedi. Son HSK seçimleride bu etkinin kanıtı.

Elbette anayasa değişikliği konusunun ısıtılmasının ardında, Erdoğan’ın adaylık kısıtının kaldırılması ve seçilme hedefi yatıyor.

Yeni anayasanın neleri değiştireceği ise çok bilinmeyenli denklem. Örneğin, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin Türkiye’ye tam anlamıyla uymadığı ve yeni bir model arayışının sürdüğü Ankara kulislerinde uzun süredir konuşuluyor. AKP bu konuda net bir tavır ortaya koymasa da MHP kulislerinde sistemin kutuplaşmayı artırdığı yönünde ciddi şikâyetler olduğu biliniyor.

Yarın öbür gün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli çıkıp cumhurbaşkanının önemli yetkilerinin korunacağı, seçim barajının düşeceği, tek turlu, TBMM’nin etkin olacağı, bakanlıkların müsteşarlık sistemine döneceği yeni bir sistem önerisi sunarsa kimse şaşırmamalı.

Anayasa değişikliğinin konuşulmaya başlanma zamanlaması da manidar! PKK’nin silah bırakma ve kendini feshetme kararıyla süreç örtüşüyor; tesadüf olmadığı açık.

Elbette terörün sona ermesi herkesin ortak arzusu. Ancak İmralı ile yürütülen temasların ardından, DEM Parti’ye yakın durulan bir dönemde anayasa söylemlerinin öne çıkarılması, gelişmelerin planlı olduğunun kanıtı.

Bu çerçevede, DEM Parti’nin anayasa değişikliği sürecinde Cumhur İttifakı’yla hareket etmesi de kaçınılmaz. PKK elebaşısı Abdullah Öcalan’ın, “Türklerle Kürtler yeni bir sözleşme yapmalı” sözünün Erdoğan’ın “yeni nesil anayasa” tanımıyla benzeşmesi de tesadüf değil. Avrupa basınına yansıyan haberlerde, “Kürtler anayasal güvence istiyor” yorumu gözden kaçmasın. Yani, birileri “üst oyun kurma” peşinde.

Peki, bunca iddianın yanında somut bir anayasa taslağı var mı? Erdoğan AKP’nin yaklaşık beş yıldır anayasa üzerinde çalıştığını ifade etti dün. Ancak MHP ve DEM’in bu sürece nasıl ve ne zaman katkı sağlayacağı bilinmiyor.

Muhalefet cephesinin bu taslağa karşı çıkacağı neredeyse kesin. Zira hem CHP Genel Başkanı Özgür Özel hem de İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu, Atatürk’ün mirası olan ulusal kimlik ve “Türk milleti” tanımlarından ödün verilmesine asla sıcak bakmaz, Erdoğan’ın yolunu açacak değişikliklere de onay vermez.

Sözün özü: Ortak bir uzlaşı sağlanmazsa “yeni nesil anayasa”nın TBMM’den geçmesi zor görünüyor

Meclis aritmetiğine bakıldığında AKP’nin 273, MHP’nin 47, HÜDA PAR’ın 4 ve DSP’nin 1 milletvekili var. Cumhur İttifakı toplamda 325 vekile sahip. MHP’den ayrılan 3 bağımsız milletvekili eklenirse sayı 328’e çıkıyor.

Anayasa değişikliği için gereken 400 oy dikkate alındığında 72 milletvekili eksik. DEM Parti’nin 56, DBP’nin 2 milletvekiliyle destek vermesi halinde toplam 386’yı buluyorlar. Ancak referandumsuz kabul için 400 oya ihtiyaç var ve kapalı oylamada yaşanabilecek fireler hesaba katıldığında bu sayının en az 405-406 olması gerekiyor.

JANDARMA NEDEN DEVREDE?

İstanbul Başsavcılığı, 19 Mart’tan bu yana İBB’ye yönelik operasyonlarda Emniyet müdürlüğü ile çalıştı. İlk iki dalgada polis görev almışken üçüncü dalgada jandarma devreye girdi.

Yönetmelikler jandarmanın bu tür operasyonlara katılmasına olanak tanıyor., öncelerdede denendi. Ancak bu kez neden böyle bir tercih yapıldığına dair net bir açıklama yok. Bazı kaynaklar, “gözaltı kararı çıkan kişilerin jandarma yetki alanında ikamet ettiği” açıklamasını yapsa da perde arkasında güven bunalımı olduğu konuşuluyor. İktidar medyasının “bürokraside köstebek” iddialarını gündeme getirmesinin ardından yaşanan bu gelişme dosyadaki karanlık nokta sayısını artırmış durumda. Üstelik jandarmanın teknik takip altyapısı henüz Emniyet teşkilatı kadar gelişmiş değilken! Ayrıca fezleke yazım sürecinin nasıl işleyeceği de ayrı bir belirsizlik.

Dipnot: Üçüncü dalga operasyonun, CHP’nin İzmir’de yüz binlerle yaptığı gövde gösterisinden sadece birkaç saat sonra gerçekleşmesi tesadüf mü, yoksa siyasi bir mesaj mı? Yorum kamuoyuna ait.