Muhammet Ali’nin ömürsüz hayatı
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Muhammet Ali’nin ömürsüz hayatı

23.06.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Televizyonda aynı suratlar. Asgari ücreti tartışıyor. Adı üstünde, asgari. İnsan gibi yaşamak için verilmesi gereken en düşük ücret. Aslında istisna olmalı. Ama Türkiye’de iki çalışandan birisi bu ücreti alıyor. “Biraz üstü” denilenleri de sayarsanız, ülkenin yüzde yetmişi bu ücretle yaşıyor.

Peki sahiden yaşıyor mu? Esenler’deki yangından sonra sordum: Buna hayat deniyorsa, gencecik çocuk neden yanarak öldü?

Muhammet Ali Yaşar 26 yaşındaydı. Onu tanıyanlar, “Sessiz sakindi, hiç sesini yükseltmezdi” diye anlatıyor. Çok değil, yakın zamanda askerden dönmüştü. Şırnak’ta, sınır karakolunda, komandoluk yapmıştı. Gelgelelim, şehir hayatı kadar onu zorlamamıştı.

Liseyi dışarıdan bitirmeye çalışıyordu. Üniversite mezunları bile işsiz gezerken ona iş yoktu. 3-4 ay boş kaldı. Çalışmaya mecburdu. Annesi babası ayrıydı. Annesi bir taşeron temizlik şirketinde geç saate kadar üç kuruşa çalışıyordu. Babası kaynak ustasıydı. Kalp hastalığına rağmen işine devam ediyordu. Üç kardeştiler. En küçükleri üniversitedeydi. Ortancası öğretmen olmuş ama atanamamıştı. Sözleşmeli öğretmen denilen statüde, asgari ücretin bile altındaki maaşa evet demek zorunda kalmıştı. Ailesini çekip çevirmek zorunda kalan Muhammet Ali, sonunda A-101’de işe girdi.

Ailesine maaşını soruyorum. “Asgari ücretten iki yüz lira fazla” diyorlar. Üstelik hep fazla çalıştığını, bordroya yansımadığını, mesai ücreti almadığını söylüyorlar.

‘UYUDU’ YALANI

“Olsun” demişti Muhammet Ali. Üstelik, A-101’de evlenmeyi hayal ettiği kızla tanışmıştı. Gelgelelim, A-101’in “ciddi” kuralları vardı. Birbirine sevdalılar aynı şubede çalışamazdı. “Ben giderim, sevdiğim kalsın” dedi Muhammet Ali. Onu, boşluk neredeyse orayı dolduracak şekilde çalıştırdılar.

İşinin 3. ayında, son nefesini vereceği mağazayı sabah 8’de açmaya gitti. “Zamanında geldim” demenin bir yoluydu. Kapıdan girince fotoğraf çekti. Şefine WhatsApp’tan gönderdi.

Normalde mağazayı iki kişinin açması zorunluydu. Gelgelelim, gerçek hayat kanunla kuralla işlemiyordu. Zaten kim denetliyordu ki...

Haberlerde “uyuya kaldı” yazıyor. Bu, Muhammet Ali’ye, “kabahatli” demek için üretilmiş bir bahane. Gerçek hiç de öyle değil.

Muhammet Ali, telefonunu girişte bırakıp depoya inmişti. Henüz itfaiye raporu hazırlanmadı ama yangının arızalı olan elektrik kontağından çıktığı sanılıyor. Muhammet Ali, bir süre sonra, alevlerle depoda baş başa kaldı.

Cesedi yaşadığı cehennemi özetliyor. Yüzüne geçirdiği tişörtüne bakılırsa, dumandan korunmak için kıyafetini kendisine maske yapmış. Yakınındaki yangın söndürme tüpü, elinden gelenin yetmediğini gösteriyor. Gelgelelim, olaydan sonra depoya gelenlerin söylediğine göre, “normalden fazla” dolu depoda, kaçacak yolu da bulamadı. Sonunda yüzükoyun düştü. Alevler baygın bedeninin ardını yaktı. Yere kapaklanmış yüzü ve göğsü, kendini alevlerden korumuş gibiydi.

Annesi son kez bile göremedi Muhammet Ali’yi. Önceki akşam, geç saat işten geldiğinde, odasına girmişti. Sabah dükkânı açacak oğlu, çoktan uykuya dalmıştı. Ertesi gün sonsuzluğa uğurlayacağını bilmeden uykusunda vedalaştı oğluyla.

SEFALETLE SINANAN ÜLKE

Muhammet Ali’nin ölümünden sonra Mağaza Market Sendikası da bir açıklama yaptı. Söylediklerine göre Muhammet Ali’nin ölümü kaza değil adeta bir cinayetti:

“Yasak olmasına rağmen mağaza işçiye tek başına açtırıldı, işçinin uyuya kaldığı gerçek değil, mağazanın yangın çıkışı kapalıydı, elektrik panoları uzun zamandır arızalıydı.”

Ölümü iki satır haber bile olamayan Muhammet Ali’nin, ateşler içindeki bedeni soğurken, televizyonlar “asgari ücrete zam müjdesi” haberlerini veriyordu. Muhammet Ali’nin ömrü birkaç yüz liralık o zammı görmeye yetmedi. Daha cenazesi kalkmadan, A-101, yanan mağazasını açmaya çalışıyordu. Parası olanın yaşadığı düzende, 26 yaşındaki bir çocuğun ölümünün soruşturulmayacağını bilmeleri, en büyük güvenceleriydi.

Bakmayın asgari denmesine. Türkiye’de artık ortalama ücret haline geldi. Üstelik bu ücreti almak yaşamanızı bile garanti etmiyor. Dört kişilik bir aile için, açlık sınırının altında. Ailede dört kişi bile çalışsa, yoksulluk sınırının altında kalıyor. Daha yılbaşında, “tarihi” diye duyurulan artış, enflasyon sayesinde, çoktan aldığı zammı kaybetti. Bugünkü kurla 300 doların altına düştü. Haliyle Türkiye, aslında bugün sefaletle sınanıyor.

“Ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır” diyor Ataol Behramoğlu. Muhammet Ali’nin ömürsüz hayatına bakıp söyleyin, asgari ücret ne kadar olmalı?

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025