Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İttifak’ta siyasal ağırlık, sayısal ağırlık

22 Mart 2022 Salı

Erdoğan/AKP iktidarı zayıfladıkça, Demokratik Rejim’in temellerine ve ahlakına inanmayan bütün partiler gibi, seçim sistemiyle oynamaya başladı.

Önce kendisine koltuk değneği olan MHP’den, milliyetçi ideoloji bağlamında destek alabilmek için, partiler arası ittifak yasasını çıkardı.

Sonra baktı ki Demokrasiye inanan ve iktidarın antidemokratik uygulamalarından bıkan bütün sağ partiler CHP şemsiyesi altında, Rejimi korumak için bir ittifak yaptılar, o zaman küçük partilerin bu ittifaktan yararlanmalarını engellemek ve ittifakı dağıtmak üzere yeni bir yasa daha tasarladı.

***

Aslında sandıktan çıkacak oyların sayısı bakımından bu yasanın çok büyük bir önemi yok.

Çünkü seçime ister ayrı ayrı girsinler, isterse Millet İttifakı içinde, CHP ile Demokrasi ittifakı yapmış olan partiler, özellikle de Davutoğlu ve Babacan tarafından ayrı ayrı kurulmuş olanlar, yüzde 1 ile 3 arasında oy potansiyeli olan, yani Meclis dışında kalacak olan partiler.

Bir başka deyişle, Demokratik Cephe’nin ana partisi olan CHP’ye fazla bir katkıları söz konusu değil.

Buna karşılık, hepsi, CHP’nin oylarından alacağı destekle Meclis’te, sandalye sahibi olmayı umuyordu.

Dolayısıyla bu yeni yasanın amacı CHP’yi sağ partilerden soyutlamak ve yalnızlaştırmak.

Bu arada, kendisine rakip olan küçük sağ partilerin de Meclis dışında kalmalarını sağlayarak güçlerini yok etmek.

Ayrıca seçmene “Nasıl olsa Meclis’e giremeyecekler” dedirterek bu küçük sağ partilere verilecek oyları iyice azaltmak.

Bu niyetlerin arkasında, belki onlara gitmeyecek oyların kendisine geleceği beklentisi de olabilir; ama bence o beklenti pek gerçekçi değil; çünkü yolsuzluk ve yağmanın yol açtığı yoksulluk o dereceye ulaştı ki Erdoğan/AKP’den kopan seçmenlerin ona yeniden oy vermesi hiç de olanaklı görünmüyor.

***

Peki, CHP bu küçük sağ partilerle niye ittifak yapmıştı:

Çünkü derdi, klasik sağ-sol kutuplaşması dışında, Demokratik-Antidemokratik ayrımına dayalı bir strateji uygulamaktı:

Bu strateji, eylem ve söylemlerini din istismarı ve CHP’ye haksız iftira ve düşmanlık üzerine dayamış olan sağdaki partilerin, Demokratik Rejim’i kurtarmak uğruna CHP’nin yanına gelecekleri ve Rejim’i bu sayede kurtarabileceği beklentisine dayalıydı.

CHP böylece, din istismarına dayalı demagojik söylemlerle aldatılan ve soyulan, açlığa mahkûm edilen muhafazakâr seçmenlerden de oy alabilmeyi umuyordu.

***

Esas olarak iktidar bu yasa ile AKP ile MHP arasındaki ittifakı da tehlikeye atıyor...

Çünkü MHP’nin de gerek ulusal düzeyde ve gerekse belli bir iki bölge dışındaki seçim çevrelerinde de yüzde 7 barajına takılıp takılmayacağı belli değil.

***

CHP, iktidarın bu saldırısına karşı, öteki dört ortağına kendi kontenjanından sandalye vererek bu ittifakı sürdürebilir.

Fakat bu yol, küçük partilerin siyasal güçlerini sayısal güçlerinin ne kadar üstünde gördüklerine bağlı olarak işlemeyebilir:

Eğer siyasal güçlerini abartır ve kendi genel başkanlarının dışındakiler için de birden çok kontenjan isterlerse, CHP’nin gücü buna yetmeyebilir.

Üstelik bu partilerin genel başkanlarının geçmişteki birtakım eylem ve söylemleri CHP seçmeni açısından hiç de yenilir yutulur gibi değil.

Örneğin Davutoğlu’nun, Türkiye’nin en karanlık dönemini simgeleyen 7 Haziran-1 Kasım 2015 döneminin Başbakanı olduğu, Babacan’ın Ergenekon ve Balyoz davaları sanıklarını hâlâ suçladığı, Karamollaoğlu’nun Madımak Katliamı sırasında Sivas Belediye Başkanı olduğu, Demokrat Parti lideri Uysal’ın 2014 yılında “Türkiye’nin Said Nursî modeline ihtiyacı var” dediği anımsandığında, zaten bu partilerle ittifak yaptığı için CHP’nin çok ağır eleştirilere uğradığını unutmamak gerek!

Ayrıca sayısal olarak 2019 yerel seçimlerinde olduğu gibi, CHP, İYİ Parti ve HDP arasında, resmiyete ve aleniyete dökülmemiş olan ama Demokratik Rejimi korumak uğruna fiilen gerçekleştirilmiş olan dayanışma, zaten bu oligarşik iktidardan kurtulmaya fazlasıyla yetiyor.

***

Bugünkü iflas durumunda iktidarın erken veya baskın seçim yaptırmayacağına ilişkin bir kanı yaygın.

Fakat önümüzdeki bir yıl içinde açlık, karanlık ve soğuk içinde bunalmış olan seçmenin sorunlarının çözülmesine olanak yok.

Çünkü iktidar yolsuzluk, yoksulluk ve yasak üzerine kurduğu genel stratejisini değiştirmek niyetinde değil ve buna bir de kurtuluş olarak sarıldığı yobazlığı eklemiş görünüyor.

Dolayısıyla bu son seçim yasası hamlesi esasa yönelik bir sonuç vermekten çok, bazı marjinal etkiler dışında iktidara fazla bir avantaj sağlamayacaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Filler savaşında Türkiye 12 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları