Yumurta
Mine G. Kırıkkanat
Son Köşe Yazıları

Yumurta

18.08.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

İngiliz yazar Lawrence Durrell ile kendisinden on yaş büyük olduğu için değil, dehasından etkilendiği için “ustası” saydığı Amerikalı yazar Henry Miller arasında dünya edebiyatına yansıyan 45 yıllık bir yazışma ve sarsılmaz bir dostluk vardır.
Yakınlaşmaları, Lawrence Durrel’in çok beğendiği Yengeç Dönencesi’ni okuduktan sonra Henry Miller’e yazdığı bir mektupla 1935 yılında başlar ve 1980’e kadar sürer.
Her ikisi de sıra dışı karakterler olan Miller ve Durrel’in en benzeştikleri özellik, anayurtlarına değgin besledikleri aşk ve nefret çelişkisidir. Miller, iliklerine kadar Amerikalı olmasına karşın ABD’de duramamakta; her gittiği yerde Büyük Britanya’nın dışişleri bakanlığına hizmetten geri kalmayan Durrel de “ölü” diye nitelediği İngiltere’de yaşayamamaktadır.
Yıl 1939, İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasına birkaç ay kalmıştır. Henry Miller, 9 yıldır yaşadığı Paris’i terk edip dostu Lawrence Durrel’in daveti üzerine Korfu Adası’na gider.
Ömrü boyunca Akdeniz’i mesken tutan, Kıbrıs’ta, İskenderiye’de ilham arayan ve bulan “vatansız” Lawrence Durrel, ailesiyle birlikte 1935’te Korfu’ya yerleşmiştir.

Yöresel tatlarda yoksulluk
Henry Miller’in Korfu’da başlayıp Girit, Peleponez ve Attik’e uzanan bir yıllık Yunanistan yolculuğu, yazarlığı için bir dönüm noktası olup, “en iyi kitabım” dediği Marussi Devi’nin (The Colossus of Maroussi) esin kaynağıdır.
Yunanistan gezisinde Miller’in yolu, bir ara kuş uçmaz kervan geçmez bir köye düşer. Köyün tek pansiyonu, yaşlı bir kadının evine yerleşir.
Yazışmayı sürdürdüğü Lawrence Durrel de birkaç günlüğüne kendisini görmeye gelir.
Dul kadının tek geliri pansiyon ve tek müşterisi Miller’dir. Eski taş evde boş oda boldur, bir odaya da Durrel yerleşince, yaşlı kadın çok sevinir.
Savaş henüz başlamamış, ama kıtlığı başlamıştır.
Tüm ülkeler gibi Yunanistan’da da halk açlık çekmektedir ve turistler için bile yiyecek bulmak kolay değildir. Ancak köylerde durum biraz daha iyidir.
Pansiyon sahibi kadın, Tanrı’nın kendisine lütfettiği iki varsıl müşterisine “yokluğu” hissettirmemek için bulup buluşturuyor, öyle lezzetli yemekler yapıyordur ki, Miller ve Durrel tabaklarına konulan alaşımlardaki unun çokluğu, yağın ve etin yok denecek kadar azlığını, “yörenin mutfak alışkanlıklarına” bağlıyorlardır.
Mevsimlerden kış, ama hava ılıktır ve kunt köy evinin ısıtılmadığı da pek fark edilmez.

Rafadan koşturmaca
İki dost günlerini yazarak, söyleşerek ve her ikisinin de temkinli davranıp yanlarında getirdikleri içkileri pansiyon sahibinin un çorbası ve sade böreklerine, bazen de zeytinyağlı sebze yemeklerine katarak geçinip giderler.
Bardaktan boşalırcasına yağmur yağan bir sabah, Henry Miller’in canı fena halde “rafadan yumurta” ister, kahvaltıda. Yaşlı kadın, sipariş edilen rafadan yumurtayı getirir, ama yumurta buz gibidir.
Miller, “Rafadan yumurta soğuk yenmez!” der kadına. “Lütfen yeni bir yumurta pişirin ve sıcak getirin!”
Gıkı çıkmaz kadıncağızın. Yeni bir yumurta pişirmek üzere kaybolur ortadan. Ne zaman sonra geri gelir, ancak yumurta yine soğumuştur.
Henry Miller, sinirlenir. Pansiyon sahibine iyi bir zılgıt ve rafadan yumurta nasıl yenilir konulu nutuk çeker, üçüncü bir yumurta emreder.
Miller, yeni rafadan atılımının sonucunu beklerken, Lawrence Durrel’in pencereye gidip dışarı bakacağı tutar.
Yaşlı kadın, bir elinde şemsiye ötekisinde yumurta tenceresi, köyün çamurlu yollarında koşarak gelmeye çalışıyordur.
Durrel ne olup bittiğini kavramış, altüst olmuştur. Henry Miller’i pencereye çağırıp, “Bak!” der, “Yumurtalar bu yüzden soğuk geliyor...”
Evde odun bitmiş, mutfağın ateşi de sönmüştür.
Müşterisini memnun etmek isteyen yaşlı kadın, yumurtaları pişirebilmek için çamurlara bata çıka köyün öteki ucundaki ekmek fırınına gidiyor, ama rafadan yumurtalar dönüş yolunda soğuyordur.

Aferin almak uğruna
Henry Miller, yaşlı kadını köyün bir ucundan diğerine koşturan anlamsız kaprisinden çok utanmıştır. Üçüncü soğuk yumurtayı sessizce yer ve bir daha da rafadan yumurta, diye tutturmaz ev sahibine.
İki yazar, Akdeniz insanlarının “aferin almak” ve konukseverlik uğruna yaptıkları fedakârlığa bağlıyarak düşünürler hep bu olayı. Öyle de yazar, Miller.
Ama ben yıllar önce okuyup unutamadığım bu anekdotu başka türlü yorumluyorum.
Geçmişte Yunanistan’daki köyün bir ucundan ötekine koşturan yaşlı kadın, bugün ikinci yumurtayı Miller’in suratının ortasına patlatır. Keza zengin ülkelerin tamamında daha birinci yumurtayı beğenmezliğinizde kapı dışarı edilirsiniz. Ama Türkiye’de, Arnavutluk’ta, Romanya’da vb. hâlâ bulabilirsiniz varsıllardan “aferin almak” için çabalayan yoksulları…
Çünkü yoksulluk, aynı zamanda ezikliktir.
Eziklik ise geri kalmışlığın en açık göstergesi.
Ve Türkiye’nin kanını iliğini sömürerek semiren muktedirler; emdikleri kemiği halka atarak, ülkeyi büyüttüklerini iddia edebilmektedirler!
Oysa yarattıkları biat kültüründe, ancak eziklik büyür. Ezerek semirenler bile toplumsal ezikliğin, ortağı, paydası ve tutsağıdırlar.

Yazarın Son Yazıları

Bir sosyal demokratın anıları

Halkçı Parti’nin genç milletvekilleri koşulların izin verdiği ölçüleri aşarak 12 Eylül ve sonrasındaki işkence iddialarını Meclis gündemine taşıyordu.

Devamını Oku
14.12.2025
Hello Papa, sen misin yeni baba?

Boğaz kıyılarındaki küçük Byzantion yerleşkesini Nova Roma’ya (Yeni Roma, bugünkü İstanbul) dönüştürecek yıkım-yapım çalışmaları 324 yılında başladı.

Devamını Oku
07.12.2025
Türkiye’nin ilk kitap müzesi: FKE

Fethiye, yurttaşların ormanları yanmasın diye nöbet tuttuğu ve olağanüstü güzellikte kıyı şeridine çöken muktedirlere, muktedir torpillilerine karşı kazanamayacaklarını bile bile mücadeleye girmekten korkmayan çevreciler ile yurtsever Yörüklerin diyarıdır.

Devamını Oku
30.11.2025
Karar ve tavır

Türkiye artık ulusal bir toplum değil.

Devamını Oku
23.11.2025
Onlar SAFE, bizler saf..

Hayhuy arasında kaynadı gitti...

Devamını Oku
16.11.2025
Yangın önlemek mi, keriz silkelemek mi?

Turizm, Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından biri.

Devamını Oku
09.11.2025
Panik atak mı, panik aşk mı?

Kırk yaş, rastgele bir yaş değildir.

Devamını Oku
02.11.2025
İster zart, ister zurt, illaki zort

Dünyada pek çok devlet ve yönetim biçimi vardır.

Devamını Oku
26.10.2025
Yılanların yalanı

Türkiye’nin yalanları, tarihi kadar uzun, kalın ve kuyrukludur.

Devamını Oku
19.10.2025
Hayaller Riviera, gerçekler Gazze

ABD’nin en hafif deyimle en tuhaf başkanı Trump’ın Gazze’ye ilişkin bir projesi var.

Devamını Oku
12.10.2025
Siter yalha züdü çekger dirmi?

Çocukken çok sevdiğim bir oyun vardı. Belki siz de oynamışsınızdır...

Devamını Oku
05.10.2025
Al saat ver saat

Makronezya müstebiti Valdemir Potin’in ricası üzerine Mikronezya’yı barışçıl amaçlarla işgal eden 100 bin Çinli askeri doyurmak kolay değildi.

Devamını Oku
04.10.2025
Bir muhtarın çığlığı

11 Eylül 2025 tarihinde Kadıköy ilçesindeki Caferağa Mahallesi’nin kalbindeki tek mazbut (tahrip edilmemiş alan), Ali Oğlu Hüseyin Vakfı’na ait 12 dönümlük arsa için bir ihale düzenlendi.

Devamını Oku
28.09.2025
Hatırla sevgili, o makus tarifi

100 bin Çinlinin 100 bin nüfuslu Mikronezya adasını işgali, iştah ve sefayla sürüyordu.

Devamını Oku
27.09.2025
Eğriliğin ederi, doğruluğun bedeli

Dünyanın tüm kedileri aynı dili konuşur, aynı tınılarda hırlar ve miyavlarlar.

Devamını Oku
21.09.2025
Kayyum devşirme

12 Haziran 2011 genel seçimleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olarak girdiği ikinci, oy kullanabildiği ilk seçimdi.

Devamını Oku
14.09.2025
Sal gideyim, salla geleyim

Yalnız ve güzel ada Mikronezya’nın uyuşuk ahalisi, her şeye alıştığı gibi savaşsız gerçekleşen Çin işgaline de alışmış, minnak adayı nüfusu kadar işgalciyle paylaşmayı da kabullenmişti.

Devamını Oku
13.09.2025
Hayaller dolgun fon, gerçekler yırtık don

Güzel bir Kafkas atasözüdür: “Yükseklerde ne eserse alçaklarda onu toplarsın.”

Devamını Oku
07.09.2025
Belirsizliğe doğru

Joseph Ignace Guillotin, 1738 ile 1814 yılları arasında yaşamış bir doktor; Paris Tıp Enstitüsü’nde anatomi dersleri veren bir hocaydı.

Devamını Oku
31.08.2025
Yarım insan hakları

Mısır, nüfus çoğunluğu Müslüman bir ülkedir.

Devamını Oku
24.08.2025
我们身后还有十五亿

Çin’in Mikronezya’yı sessizce işgali Makronezya müstebiti Valdemir Potin hariç, Ezya arşipelindeki tüm istibdatları heyecana gark etmiş ve hatta okyanus ötesi kıtaları da zıplatmıştı.

Devamını Oku
23.08.2025
Bir vasiyetin ağırlığı

“Toplum olarak fikirdüşünce gelişmesi ve vicdan bilinçlenmesi gibi nimetlerden yoksun kalmışlığımızın iki sorumlusu vardır...

Devamını Oku
17.08.2025
Çin işi, asker dişi

Mikronezya ile Yutania’nın şöyle ağız tadıyla bir türlü kapışamayan ordularının sahillerde pineklediği bir sabah; olan oldu.

Devamını Oku
16.08.2025
İsyan hakkı

İnsanlar niçin anneye, babaya, düzene isyan ederler?

Devamını Oku
10.08.2025
Yanık toprak taktiği

Türkiye, artık ağır yaralı bir ülke.

Devamını Oku
03.08.2025
Satamam derdimi kimseye

Mikronezya’nın Yutania ile nihai kapışması beklenirken Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in de askeri ve sivil ahalinin moralini elbette yüksek tutması gerekiyordu.

Devamını Oku
02.08.2025
Patria Nostra’dan Madara Mostra’ya

Hani karşınızda biri limon yer, sizin damağınız kamaşır.

Devamını Oku
27.07.2025
Emekli açlık, emeksiz tokluk

Köyde doğdum. Lise bitene kadar kara lastik ayakkabı giydim. Devlet yurdunda tıkış tıkış vaziyette üniversiteyi bitirebildim...

Devamını Oku
20.07.2025
Son dilek, yok çörek

Mikronezya ve Yutania’nın yaz sıcağında çöle dönüşen kumsallarında düşman beklerken sivrisinek avlayan, sevdiklerinden aylardır uzak kalan askerler, depresyona giriyorlardı.

Devamını Oku
19.07.2025
Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...

Canlılar arasında bir canlı türü olan insanın, ait olduğu memeliler sınıfındaki diğerlerinden tek üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir.

Devamını Oku
13.07.2025
Dar sahada kısa paslaşma

Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.

Devamını Oku
07.07.2025
Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu.

Devamını Oku
06.07.2025
Saçma sapan bir savaş mıydı?

Saçma sapan bir savaş mıydı? İ srail’in suikast saldırıları, İran’ın Demir Kubbe’yi delen füzeleri, ABD’nin İran’ı bombardımanı, yıkılan binalar, insan kayıpları ve pek de anlam verilemeyen bir savaş daha tavsadıktan sonra ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dünyaya açıkladı: “Biz bu saldırılara aylardır hazırlanıyoruz…”

Devamını Oku
29.06.2025
Suratın tatlısı, limonun ekşisi

Mikronezya adasının Yutania’ya bakan kıyı şeridinde, askeri karargâh dışında bir sivil yaşam belirtisi de vardı...

Devamını Oku
28.06.2025
Sarı Paşa ve Türk Mucizesi

Vakit dardı. Kütahya mücadelesi sonrası, Yunan ordusu var gücüyle saldırıya geçecekti.

Devamını Oku
22.06.2025
Felekten bir gece, adını hece hece

Bolluk ve mutluluk istibdatı Yutania adasında, herkes seferberlik öncesi günleri özlüyordu.

Devamını Oku
21.06.2025
Organize işler

Antik Yunan tarihinin “Sokrates öncesi” diye anılan ilk filozofları, sayıları 23’e ulaşan bir düşünür topluluğuydu.

Devamını Oku
15.06.2025
Doğal cennetten parasal cinnete: Türkiye

Jeolojik olarak yaklaşık 300 milyon yıl önce oluşan ve şairin dediği gibi Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu, birçok ilkleri barındıran bir coğrafya olmasının yanı sıra çok çeşitli bitki ve hayvana da ev sahipliği yapar.

Devamını Oku
08.06.2025
Yalan patolojik, savaş psikolojik (2)

Dünyada halen “iftira yoluyla algı operatörlüğü” yapan pek çok hükümet ve istihbarat kurumu, Edgar Hoover’ın yasadışı COINTELPRO yöntemlerini izliyor.

Devamını Oku
01.06.2025
Yalan patalojik, savaş psikolojik

İster muktedir olsun ister muhalif, tüm politikacıların yalan söylemesine dünya halkları da alışıktır, biz de epeyce idmanlıyız.

Devamını Oku
25.05.2025