Öner Yağcı

Bir ezgili yürek: Ruhi Su

21 Eylül 2024 Cumartesi

Emeğin, güzelliğin, sevginin, sevdanın duyarlılıkları olan türkülerin dünden yarına, geçmişten geleceğe taşınması bilinciyle kendini var eden bir insan, sanatçı, aydın, direnç simgesiydi Ruhi Su (1912-20 Eylül 1985).

Bağnazlıkla dolu, özgürlük düşmanı bir düzenin yüzlerce yıl baskı altına aldığı, susturmaya, korkutmaya çalıştığı, ezdiği, idam ettiği halkın, türküyle aktardığı derdinin, özleminin, acısının, coşkusunun, korkusunun, hüznünün, sevincinin 20. yüzyıldaki öncü sözcüsüydü.

YUNUS’TAN BUGÜNE

“Türkü söylemek benim için bir aşk halidir” diyen adanmış yaşamıyla çağı çağa aktardı, sevdayı sevdaya bağladı sazıyla, sözüyle, özüyle, yüreğiyle.

Dünden bin bir sıkıntıyla gelen türküleri çağdaşlaştırarak bugüne taşıdı ve halk müziğimizin başöğretmeni oldu.

Tarihin küllerinin altına terk edilen Yunus Emre, Köroğlu, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Dadaloğlu’nu aynasına aldı.

“Tanıyın bunları” dedi, “Bunlar ustalarımız bizim, dünümüz, direnişimiz, değerlerimiz. Bakın neler söylemişler” dedi, söyledi, öğretti, sevdirdi.

Tuttu aynasını emeği, kardeşliği, barışı, sevgiyi, özgürlüğü öğrenmeye başlayan ve bunların ülkemiz topraklarında da yeşermesi için özverili bir koşuya çıkan insanlara.

Dedi, işte size Ekin İdim Oldum Harman, Beydağı’nın Başı, Huma Kuşu, Semahlar, Zeybekler, Seferberlik Türküleri, Kuvayı Milliye Destanı, Ankara’nın Taşına Bak, Uyur İken Uyardılar, Hapishane Türküleri, El Kapıları, Sabahın Sahibi Var...

AYNASINDA SESİ, SAZI, YÜREĞİ

“İnsan sesi çalgıların en soylusudur. Hiçbir çalgı insan sesinin anlatım gücüne sahip değildir... Türkü söylemenin kolay görünmesi, türkülerin erişilmez sadeliğinden ve sağlamlığından gelir. Bundan dolayı da, nasıl söylenirse söylensin, yine de bir şeyler kalır türkülerden” düşüncesiyle ve türküleriyle örnek ve öncü oldu kendisinden sonra halk mirasını taşıyacak olanlara.

“Dünyaya gel insan başlasın... Ne güzel bir dünya bu iyi ki geldim... İnsana biz yeni geldik... Dünyaya hükmün başlasın...” gibi dizelerle sunduğu yaşam ve insan anlayışıyla insanın anlamını, güzelliğini, zenginliğini damıtarak sundu.

Çağlar ötesinden bugüne türkü taşıyan bir ezgili yürek oldu.

Aziz Nesin, “Sesi güzel, işi güzel, kendi güzel, içi güzel bir insan” dedi onun için.

İlhan Selçuk, “Ruhi Su’nun sesinde Anadolu vardır” dedi.

Yaşar Kemal, “Ölümsüz bir senfoni, insanlık senfonisi, Anadolu senfonisi, çağların senfonisi...” olarak betimlediği Ruhi Su’nun türküleri için “türküden daha türkü” dedi.

Ali Yüce, şu dizeleri yazdı onun için:

“Sevin dedi Ruhi Su/ İnsanı sevin hayvanı sevin/ Taşı sevin ki yumuşasın taş/ Ağacı sevin ki çiçek açsın/ Otu sevin böceği sevin/ Sevin de çocuklar/ Neyi severseniz sevin - Kucakladı sazını Ruhi Su/  Dünyayı kucaklar gibi/ Tepeler yüce dağ oldu/ Göller çalkantılı deniz/  Köroğlu Dadaloğlu Pir Sultan/  Türküler yüklü gemimize/ Siz de binin isterseniz.”

Hasan Hüseyin, şöyle yazdı:

“Hani der ya kendisi, ‘Ete kemiğe büründüm/ Yunus diye göründüm’; ben bunu rahatlıkla şöyle değiştireceğim: ‘Sese ve saza büründüm/ Ruhi Su diye göründüm’.”  

SANATIN ÇAĞDAŞ PROMETHEUS’U

Türkünün “insanla” başladığını söyleyen, “türkü söylemeyen, türküleri sevmeyen insanları” eksik bulan bir sanatçıydı Ruhi Su.

İnsanın ilkçağların karanlıklarından beri bin bir zorluklarla taşıdığı ateş olan sanatın çağdaş Prometheus’uydu.

Halk geleneği ile çağımızın sanatı arasında köprü kurmayı başaran ve türküleriyle yüzyıllar ötesine aşmaya devam eden Ruhi Su’yu ölüm yıldönümünde saygıyla anıyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Zaman, savaş ve insan 7 Aralık 2024
Tüketilmek 30 Kasım 2024
Günümüzün Nazizmi 23 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları