Özdemir İnce

Cehalet bilimi cehaletin bilimi (2)

06 Kasım 2020 Cuma

İlk yazımda sözünü ettiğim ve Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nin (DPÜ) ev sahipliğinde yapılan kongreye 33 üniversiteden akademisyenler, “Yaratıcıyı Tanıma ve Anlama”, “Fen Bilimleri Işığında Yaratılış” ve “Ders Kitapları Müfredatı ve Yaratılış” gibi 7 başlık altında toplam 85 bildiri ile katılmış. Sunulan bildiri başlıkları arasında ise şunlar yer alıyor: “Tek yumurta ikizleri ve yapışık ikizler evrimi reddediyor. Biyokimyasal ve fizyolojik denge, evrimsel süreçleri reddediyor. Böceklerdeki başkalaşım devreleri, bir yaratıcının sanat eseridir. Risale-i Nur bakış açısıyla kâinatta sıra dışı kanunlar penceresinden yaratılış ve yaratıcıyı tanıma. Said Nursi’nin evrim düşüncesine karşı yazılmış ilk görüşleri. Fen bilimleri ders kitabının yaratılış görüşü açısından incelenmesi. Evrim teorisine Esma-i Hüsna açısından bakış. Kuranıkerim’e göre yeni embriyoloji tarihi. Hadid Suresi, 25. ayetin biyokimyasal tefsiri. Risale-i Nur’da insanın hayvaniyeti meselesi. İbn-i Sina ve Bediüzzaman Said Nursi’de yaratmada melek-tabiat ilişkisi.

***

Sunulan bildirilerden anlaşıldığına göre adı geçen kongrenin yıldızı İslamcı âleminin allame-i cihanı Said Nursi. Bu nedenle, adı geçen şahısla ilgili ve 14 Ocak 2011 günü Hürriyet gazetesinde yayımlanan bir başka yazıyı bilginize sunuyorum.

***

9 Nisan 2008 günü, Mustafa Yıldırım’ın “Meczup Yaratmak” (Ulus Dağı Yayınları) adlı kitabına dzayanarak, “Mehdi Yaratma Sanatı ve Kullanım Kılavuzu” başlıklı bir yazı yayımlamıştım. Amacım, Said Nursi olayının gerisindeki hurafelere ve safsatalara dikkatleri çekmekti. Yazı, Nurcuları öfkelendirip telaşlandırdı. Telaşlanmanın gereği yoktu aslında: Olan olmuş, bu safsatayı (“efsane” demiyorum) artık tersine çevirmek olanaksız.

Safsataya dayanak olarak, yazımda birkaç örnek göstermiştim:

“İki düş görerek önemli görevler üstlenen Said-i Kürdi, kendi anlatımına göre ilk kerametini Bitlis yolunda gösterir: Elleri kelepçelidir. Abdest almak ister kelepçeler kendiliğinden açılır (S.19).”

***

Saidi Nursi safsatasının mimarlarından Necmettin Şahiner’in “Hatıralarda Bediüzzaman” adlı göz boyama kitabını bulup okuyamadım. Kitapta, Said Nursi’nin elinde çay bardağı ile Barla’daki evinin önündeki çınar ağacına ellerini kullanmadan çıktığı yazıyormuş. Ama bir başka mehdi ya da meczup yaratma kitabını okudum yazarın: “Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursi” (Nesil Yayınları. 58 baskı).

Kitapta yer alan safsatalardan örnekler:

- Kürdistan Devleti kurmayı kabul etmez. (S. 221)

- 1921 yılında, “Ya rabbi senin askerin çoktur. Bu melunlara fırsat verme” diye yakarır. Bu yakarı üzerine bir maymun Yunan kralını ısırarak öldürür. (S. 228) 

- Gemici Mehmet keklik avlamak ister. Said Nursi engel olur. Bunun üzerine bir keklik sürüsü saatlerce başlarının üzerinden ayrılmaz. Şükran mahiyetinde! (S. 279) 

- Savcılar mahpushane damında olması gereken Bediüzzaman’ı çarşıda pazarda dolaşırken görürler. Ama o hem hapishanede yatmakta hem de çarşıda pazarda dolaşmaktadır. Aynı anda iki yerde birden olabilmektedir (S. 313, 336). 

- “Eskişehir hapsinde tifo aşısı diye sol meme üzerinden zehir şırınga ediyorlar. Vücut zehiri tecrit ediyor. Orası sertleşmiş kalmıştı. Zamanla zehir yavaş yavaş balmumu şeklini almış, bir defasında da kopmuştu. Parçasını ayırmış, saklamış. Bir gün ziyaretine gittiğimde ‘Bak’ dedi. O parçayı sol göğsünün üzerinde çukurluğa koyuyor. Tam oraya koyuyor. Zehirlediklerini ispat ediyor.” (S.352)

***

Bu türden safsataların tanıkları nedense hep doktorlar, yüzbaşılar, albaylar, binbaşılar oluyor. 

Said Nursi tam anlamıyla bir megaloman ve mitoman. Valileri, kaymakamları, devlet görevlilerini durmadan paylıyor. Örneğin Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’a “Bu sarık bu başla beraber çıkar!” (S. 336) diye meydan okur. Ancak meydan okumalarının, mucize gösterilerinin kendisinden başka tanığı yoktur. Bütün mucizeler ve kabadayılık gösterileri kendi sözlerine dayanır. Düşlerinde geleceği görür, düşlerinde Allah ve Peygamberi ile konuşur. İster inan ister inanma! Ben ne yazarsam yazayım, mürekkep yalamışlar, diplomalılar da aralarında olmak üzere ona birçok inanan var. 

Anladığım kadarıyla “Hür Adam” filmi Cemal Kutay, Necmettin Şahiner, Rohat ve Şerif Mardin gibi safsata tüccarlarının kitaplarına dayanıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024
Yandaş hakem 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları