Özdemir İnce

Vehbi’nin kerrakesi

17 Mayıs 2024 Cuma

Anlaşıldı: “Vehbi’nin kerrakesi”nin TDK sözlük anlamı şu: “İşin içyüzü, gerçeği öğrenildi” anlamında kullanılan bir söz. Ama “kerrake”nin anlamı da bir başka: “İnce softan ya da yünlüden yapılmış, hafif ve vücuda yapışmış gibi dar giysi.” Arap kökenli bir giysi olabilir. Olabilir ama kerrakeyi Vehbi giyince iş değişiyor. Demek ki Vehbi’nin giydiği kerrakede bir dalavere var.

Ülker Hanım az sonra okuyacağınız metni bir ABD kaynağından almış. Bana, “Yazıyı oku ve bir şeyler yaz!” dedi. Emir büyük yerden. Ev yoldaşımın talimatını yerine getiriyorum. Yazıyı okuyunca aklıma “Vehbi’nin kerrakesi” geldi. Bakalım yazıya uygun bir ad mı, göreceğiz.

***

“Gerald Ford, Jimmy Carter ve Bill Clinton’ın başkanlık dönemlerinde Beyaz Saray’da önemli görevlerde bulunmuş, çalışma bakanlığı, danışmanlık yapmış ekonomist, siyaset bilimci ve akademisyen Robert Reich’tan bir şey duydum: Oligarklar dünya kuruldu kurulalı aynı şeyi yaparlar, halkın kendilerine yönelebilecek öfkesini, düşmanlığını birbirlerine yönlendirmelerini sağlarlar, dedi. Bunu yapmanın yollarını çok iyi bildiklerini de biliyoruz. Örneğin Amerika’da çoktan kapanmış olması gereken ırkçılık defterinin ikide birde açılmasının nedeni nedir? İktidarın yoksul bıraktığı, hiçbir zaman da yoksulluktan kurtarmaya niyetli olmadığı kesimlere, bak senin sorunlarının nedeni iktidarın politikaları değil, senin düşmanın şu demek değil midir? Robert Reich nasıl bir düzen istemeliyiz sorusuna da slogan gibi bir yanıt verdi: ‘Tam zamanlı çalışan hiç kimseyi yoksul bırakmayan, çalışmayan hiç kimseyi zengin etmeyen bir düzen.’”

***

Bence bu metne “Vehbi’nin kerrakesi” adını vermek çok uygun. Oligark, genellikle ulusal siyaseti etkilemek için yeterli kaynakları kontrol eden bir yüksek memur veya işadamıdır. Sovyetler Birliği döneminde devlet ve parti yönetiminde olan, sanayi işletmelerini, devlet şirketlerini yöneten, Batı kapitalizmini yönetenlerle yakın ilişkileri olan yozlaşmış bir prototip idiler. Yıllar önce, SSCB’yi Gorbaçov yönetirken Sorbonne Üniversitesi’nde bir açık oturum yapılmış, bir bilimci, “Sovyetler Birliği yıkılırsa devlet işletmelerini kim alıp işletecek?” diye sormuştu. Ben de böyle düşünüyordum, “Bu işletmeleri satın alacak bireysel sermaye kimsede yok, o halde komünist düzen yıkılmaz” diyordum.

2010 yılında, on yılda bir verilen Penyo Penev Şiir Ödülü’nü almak için Bulgaristan’ın Dimirovgrad kentine gitmiştim. Burada, 1947 yılında kentle birlikte kurulan Avrupa’nın en büyük petrokimya merkezi kurulmuştu. Komünizmin yıkılışından sonra tesisleri satın alanlar fabrikaları göstermek için beni yemeğe davet ettiler. Kendilerine petrokimya ile ilişkilerini sordum. Meğer işletmenin eski yöneticileri olan mühendislermiş.

Oligark” artık evrensel bir ad ve sıfat. Artık Erdoğanizm döneminde ülkemizde de devlette ve özel işletmelerde mebzul miktarda varlar. Aslına bakarsanız şu anda devleti oligarklar yönetmekte. Bu adamlar bir sektöre hâkim olmak için tekelci taktikler kullanıyor, kendi çıkarlarını desteklemek için yeterli siyasi güce sahipler. İşlerini yoğun bir şekilde koordine eden birden fazla işletmeyi kontrol etmekteler. Ama ülkenin gereksimlerine göre değil Başyücelik rejiminin “bekası” için yatırım yapmaktalar ve bu uğurda para harcamaktalar. Gazeteleri, radyoları, televizyonları var. Medyanın neredeyse yüzde 99’u ve sosyal medyanın neredeyse yüzde yüzü bu “Türk” olgarkların elinde ve mevcut iktidarın emrinde.

Yukarıdaki metindeki Amerikalı sözcükleri kaldırıp yerine Türkçe adlar ve sözcükler yazsak hiçbir şey değişmez. Son ayların sakızını örnek alalım: Şu Abdülhamit sorunu da nereden çıktı deyip duruyoruz. Nereden çıksın? Seçim zaferinin çantada keklik olmadığını gören iktidar, yönetimden memnun olmayan toplum kesimine, “Bak senin sevgili padişahına laf ediyorlar” diyor. Hepsi bu. O da “Vay sen benim padişahıma nasıl laf edersin?” diyor. Komik! Bre adam adı geçen zat neden senin padişahın olsun? 2024 yılında senin padişahın bir başka ademoğlu!

Değerli okur! Bu yazıda bir kusurum varsa lütfen bağışla. Babamın adı Hıdır, elimden gelen budur! (Bu yazı geçen yıl yazılmıştı.)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024
Yandaş hakem 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları