Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Benim 19 Mayıs’ım! (2)
19 Mayıs 1919’un 100. yıldönümü nedeniyle, eşsiz insan Mustafa Kemal Atatürk ile bağlantılı gördüğüm 2 fotoğraf, bu yazılarıma esin kaynağı olmuştu. Çocukluğumdan gençliğime uzanan bazı anılara da yer vermiştim.
Geçen yazım, Kasım 1963’te, henüz 3 yıllık gazeteciyken, Cumhuriyet Yazıişleri Müdürü rahmetli Kayhan Sağlamer’in telefon ederek “10 Kasım Atatürk’ün ölümünün 25. yıldönümü... Ne yapıp edip ABD Başkanı John Fitzgerald Kennedy ile SSCB Başkanı Nikita Kruşçev’den, Atatürk hakkında görüşlerini içeren birer demeç alacaksın!” önerisi sonucu, Kennedy’nin yanıtı ile sürmüştü.
***
Kruşçev’in uzun yanıtından bazı paragraflar ise şöyle (*):
“Türk milli kahramanı Kemal Atatürk hakkındaki düşüncelerimi Cumhuriyet gazetesine açıklamamı istemenizi memnuniyetle yerine getiriyorum. Türk milletinin hürriyeti ve Türkiye’nin milli kalkınması için çetin mücadelelere adı karışan Kemal Atatürk’ü memleketimiz çok iyi tanır.
Atatürk, Türk milletini kışkırtıcı kuvvetlere, emperyalistlere ve silah zoru ile bu memleketi ezerek memleketi büyük devletlerin sömürgesi haline getirmek isteyen gerici kuvvetlere karşı harbe girmesi için uyandırmıştır. Yakın ve Ortadoğu’da ilk Cumhuriyet doğuşunu O’na borçludur. Bu Cumhuriyet pek çok milletin milli hareketlerine ışık tutmuştur.
Atatürk’ün mukaddes saydığı emperyalizmle savaşı yalnız Türk milleti değil, diğer Doğu ülkeleri de takdirle karşılıyordu. Türkiye’nin asırlık geriliğinden kurtulması için Atatürk pek çok şey yapmıştır.
Gerçekleştirdiği reformlar memleketin ekonomik hayatının, sanayi ve zirai kalkınmasının hızla ilerlemesini hedef tutmuştur. Atatürk idaresi zamanında Türkiye’nin milletlerarası otoritesi yükselmiş ve memleket dünya siyasetinde önemli rol oynamaya başlamıştır. (...)
Atatürk’ün Sovyet hükümeti kurucusu V.I. Lenin ile olan yazışmaları biz Sovyet milletine Atatürk adını daha iyi hatırlatmaktadır. Atatürk, Lenin’e ve Sovyet hükümetine yazdığı mektuplarda iki memleket arasında dostluk bağlarının kurulmasının şart olduğunun çünkü Sovyet-Türk dostluğunun Türk milletinin milli bağımsızlık savaşındaki başarının garantisi olacağını belirtmiştir.
Şurası kayda değer ki TBMM’nin ilk iç siyaset davranışı olarak Atatürk’ün 26 Nisan 1920 yılında Lenin’e hitaben yazdığı mektup, Türkiye ve Rusya’nın siyasi münasebetlerinin tespiti ve Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesinde Rusya’dan yardım talebinde bulunmasıdır.
Buna cevaben ‘Türk ve Rus milletlerini birleştirecek dostluk temelinin atılmasından dolayı Sovyet hükümetinin saadet duyacağı’ bildirilmiştir.
Kısa bir sürede Türkiye ve Sovyet Cumhuriyetleri dostluk ve kardeşlik antlaşmaları akdedilmiştir. Sovyet Rusya ile dostluk münasebetlerine girişmesi, bağımsız genç Türk devletinin gelişme ve tutunmasında önemli rol oynamıştır.
Atatürk’ün iç siyaset prensipleri Türkiye ile Sovyetler Birliği arasındaki, siyasi, ekonomik ve kültürel alanlardaki faydalı işbirliği için en geniş imkânları hazırlamaktaydı.
Atatürk’ün görüşleri ile Sovyet komünistlerinin fikirleri ve Türkiye’deki Kemalist hareketleri ile sosyalist ihtilalin gayeleri arasında köklü farkların mevcudiyeti tabiidir.
Fakat bu ideolojik ayrılıklar genç Türk Cumhuriyeti ile Sovyet Rusya’nın dostluk içinde yaşamalarına ve o zamanın milletlerarası problemlerinin halli için tek cephe olarak karşı çıkmalarına hiçbir zaman engel olmadı.”
***
Kruşçev’in değindiği 26 Nisan 1920 tarihli ve “Birinci Teklifname” adını da alan mektupta Atatürk, şunlara değiniyordu:
“Emperyalist hükümetler aleyhine harekâtı ve bunların tahakküm ve esareti altında bulunan mazlum insanların kurtuluşu gayesini hedefleyen Bolşevik Ruslarla mesai ve harekât birliğini kabul ediyoruz.
Evvela, milli topraklarımızı işgal altında bulunduran emperyalist kuvvetleri kovmak ve gelecekte emperyalizm aleyhine vuku bulacak ortak mücadelelerimiz için dahili kuvvetlerimizi şekillendirmek üzere, şimdilik ilk taksit olarak beş milyon altının ve kararlaştırılacak miktarda cephane ve diğer fenni harp vasıtaları ve sıhhi malzemenin ve yalnız Doğu’da harekât icra edecek olan kuvvetler için erzakın, Rus Sovyetler Cumhuriyeti’nce temini rica olunur.”
***
Rusya bu öneriyi kabul ediyor, gerekenleri Türkiye’ye Karadeniz’den Kastamonu’nun İnebolu Limanı’na gönderiyordu...
(*) Köşe yazılarının boyutlarının sınırı nedeniyle...
Not: Yazım devam edecek...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti