Bıyıklı siyaset

12 Mart 2021 Cuma

Bir 8 Mart daha arkasında kesif kirli bir toz bulutu bırakarak geçti, gitti... Kadınlar satırlarla doğrandı, çatılardan aşağıya atıldılar, yüzleri gözleri patlatıldı...Erkek şiddetini tüm çıplaklığı ile dile getiren, yazıya döken yürekli kadınlar yuhalandı... Erkek şiddetini protesto etmek için yollara dökülen kadınlar gözaltına alındı... 

Çünkü bıyıklı siyaset görevdeydi, işbaşındaydı... Her zamanki gibi... Ve aynı bıyıklı siyaset, kadını kendi ideolojisinin silahı yapmaktan vazgeçmedi... Mine Söğüt, “Baba evini derhal terk edin kızlar” başlıklı yazısı ile bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından hedef tahtasına oturtulduğu dakikalarda ağabeylerinin tecavüzlerine uğrayarak hamile kalan 17 yaşındaki Z.K’nin davası görülüyordu. 

5 yıl önce Devlet Bahçeli’nin Meral Akşener’i hedef alan Fosforlu Cevriye sözleri dönüp dolaşıp 5 yıl sonra sosyal medyada aynı etiketle bir linç kampanyasına dönüştürülüyordu. 

2020 yılında 300 kadın öldürüldü. Bunların yüzde 80’i kendi aile bireyleri ya da birlikte oldukları erkekler tarafından... Yeterince açık değil mi?

Kadına şiddet önergesi defalarca Meclis’e getirildi ve defalarca AKP ve MHP tarafından reddedildi. İstanbul Sözleşmesi’ni nasıl daha iyi uygularım yerine sözleşmeyi nasıl kaldırırım tartışması içinde bıyıklı siyaset... 

Bıyıklı siyasetin içinde sadece erkekler yok ne yazık ki... Son örnek KEFEK (Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu) Başkanvekilliği’ni üstlenen AKP milletvekili Hülya Nergis oldu. Her gün en az bir kadının öldürülme gerçeğine “kadın cinayetleri abartılıyor” sözleri ile karşı çıkabildi. İşin ilginci, Nergis’i Meclis’te yaptığı konuşmasında eleştiren ve istifaya çağıran CHP milletvekili ve aynı komisyon üyesi Sera Kadıgil’in sözlerine Nergis’in yerine AKP Grup Başkanvekili Muharrem Emin Akbaşoğlu’nun yanıt verişiydi. 

Kadına yönelik şiddetin çözümü siyasette. Siyasetin kullandığı dilde, elindeki yasada... Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamadan ise arpa boyu yol almak mümkün değil.

Gelir eşitsizliğinde dinin etkisi

Önümde ilginç bir araştırma var. Kadın ve erkek arasında gelir eşitsizliğinde dinin rolünü sorguluyor. ABD’de Colorado Üniversitesi’nden bir ekip araştırmayı yürütmüş. 140 ülkenin 2013 yılından beri toplanan cinsiyetler arası ücret farklılıklarıyla ilgili verilerinden yola çıkan araştırmacıların bulguları ilginç: En dindar 5 ülkede cinsiyetler arasındaki ücret farklılığı oranları en laik beş ülkeye kıyasla yüzde 8 daha yüksek çıkmış. En laik ülkelerde kadınların erkeklerden yüzde 18 daha az gelir elde ederlerken, en dindar ülkelerde bu fark yüzde 26 olmuş. Dahası, en laik ülkelerde cinsler arasındaki gelir eşitsizliğinin 28 yılda yok edilebileceği öngörülürken, en dindar ülkelerde bunun 109 yıl gibi şaşırtıcı bir süreyi gerektirebileceği belirtiliyor. 

Araştırmacılar insanlara, “Gündelik yaşamınızda din önemli midir” sorusunu da yöneltmişler. Ve ülke ne denli dindarsa cinsiyetler arasındaki gelir eşitsizliğinin de o denli yüksek olduğu gibi çarpıcı bir bağlantıya tanık olmuşlar. Araştırmanın başında bulunan Traci Sitzmann, bu etkinin tüm dünya dinleri için geçerli olduğunu, inançlıların Yahudi, Hıristiyan, Müslüman, Budist, Hindu ya da herhangi bir başka dinden olmalarının fark etmediğini ve dinin gündelik yaşamda önemli bir yer tuttuğu ülkelerde cinsiyetler arasındaki gelir eşitsizliğinin daha yüksek düzeyde olduğunu belirtiyor.   



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları