Ne yeni açıklanan orta vadeli program, aşağı çekilen büyüme hedefi, ne hedefi tutturamayıp 2 mislini aşan enflasyon... Hiçbiri iç ve dış siyasetin tozu dumanı ve savaş çanları arasında Türkiye’nin gündeminde kendine hak ettiği yeri bulamıyor... Son veriler ve gidişat, sağduyulu kimi ekonomist ve yöneticilerin son dönemde dikkat çektikleri gibi “orta gelir tuzağı”nda takılıp kaldığımızı gösteriyor. Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile birlikte allanıp pullanan “Yeni Türkiye”nin 2023 hedefi ise bu şartlarda ve bu zihniyet yapısıyla sadece bir hayal. Neden mi?
Çünkü sanayi devriminde sermayenin oynadığı rolü, artık dünyanın günümüz ekonomik düzeninde “yetişmiş insan gücü” oynuyor. Ve Türkiye’nin uzun bir süredir 10 bin dolar civarında sabitlenen kişi başı gelir düzeyi ile bu orta gelir tuzağından çıkabilmesi için ileri teknolojiye dayalı üretim ve ihracat yapabilmesi gerekiyor. TEPAV Kurucu Direktörü Güven Sak Analist dergisinde yer alan yazısında bu durumu “Dinamik bir ‘orta teknoloji’ sanayi ekonomisiyiz. İhracatımız içinde imalat sanayii ürünlerinin payı yüzde 90’lara ulaştı. Ama son 10 yıldır, yüksek teknoloji ürünlerinin toplam ihracatımız içindeki payı yüzde 7’lerden yüzde 4’lere doğru geriledi” diye özetliyor. Türkiye’nin asıl sorunu burada yatıyor. Daha doğrusu aşağıdaki 2 başlıkta:
1- Dünya ile rekabet edebilecek nesiller yetiştiremiyoruz: Bunu en çarpıcı biçimde 65 ülkede 15 yaş grubu öğrencilerin matematik, fen ve okuma becerilerini ölçen PISA sonuçları gösteriyor. Türkiye matematikte 44., fende 43., okuma becerilerinde ise 42. sırada. PISA’nın temel hedefi, eğitim sistemlerinin ülkelerin iktisadi açıdan gelişmek için ihtiyaç duyduğu insan sermayesinin başarısını tespit etmek. Türkiye’de eğitimde sürekli olarak reform adı altında yapılanlar, sistemin yapboz tahtasına dönüşmesi, ana odak noktanın imam hatipleşme üzerinden yürütülmesi ve benzeri politikalarla bir U dönüşünün gerçekleşemeyeceği de aşikâr.
2- Yetiştirdiklerimizi de doğru istihdam edemiyoruz: Türkiye’nin toplam işgücünün sadece yüzde 20’si üniversite mezunu. Ama TÜİK verilerine göre, üniversite mezunu kadınların yüzde 37’si, erkeklerin ise yüzde 49’u kendi vasıflarının altında işlerde çalışıyorlar. Yani yaptıkları işe göre fazla nitelikli kalıyorlar. Kendi düzeylerinde tam kapasite çalışmalarına imkân verecek iş bulamıyorlar. (Güven Sak) Ve bir saptama daha. OECD ülkeleri arasında yapılan bir karşılaştırmaya göre Türkiye’de gençlerin üçte ikisi anne ve babalarının eğitim düzeyini aşamıyor. Polonya’da ise durum tam tersi..
ILO, 40 ülke için, “15-29 yaş gruplarında, çalışmayan, iş aramayan, okumayan, stajda ve askerde olmayan” insanların oranını belirlemişti. Türkiye yüzde 34.6 oranıyla ve açık farkla birinci...
Tüm bunları sıraladıktan sonra şunu da vurgulamalıyım. Bir ülkede nüfusun ortalama eğitimi 1 birim arttığı zaman, o ülke yüzde 0.7 oranında büyüyor.
Türkiye ise nitelikli eğitime kafa yoracağına, genç nesilleri nasıl daha iyi yetiştiririm, nasıl onları istihdam ederim, katma değeri yüksek sanayi ürünlerine nasıl yönelebilirim diyeceğine “Yap 4 çocuğu, al vergi indirimini” diyor.
Bu Eğitimle ve Bu Kafa ile Orta Gelir Tuzağı Aşılamaz
Yazarın Son Yazıları
Koç Üniversitesi’nin onuncu kez verdiği Rahmi M. Koç Bilim Madalyası bu yıl Prof. Dr. Ufuk Akçiğit’e verildi.
Brezilya’nın tropik sıcaklığı altında toplanan COP30, dünya siyasetinin iklim krizine nasıl baktığını -daha doğrusu bakmadığını- tek karede özetleyen bir zirve oldu.
“Az sayıda insanın yaşadığı küçücük bir ada...
New York’un yeni belediye başkanı Zohran Mamdani, yalnızca Amerika’daki Demokratlar için değil, tüm dünya için bir mesaj verdi: “Değişim hâlâ mümkün.”
Buruk, öfkeli ama öte yandan coşkulu..
Türkiye ara çözümlere sıkışırken dünya “neoprime” savunma çağına giriyor.
Nadir elementler konusu Türkiye’de kamuoyunun gündemine CHP tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump görüşmesinden hemen önce “Pazarlık konusu yapılacak” diye getirildi.
“Eğer ateşkes kalıcı bir barışa evrilemezse, bu savaş yalnızca Gazze’yi değil, Batı ittifakının meşruiyetini ve küresel düzeni de sarsmaya devam edecek...”
Şu son bir yıl içinde yaşadıklarımızı diyelim beş yıl önce yaşasaydık herhalde “Olağanüstü günlerden geçiyoruz” derdik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’ın New York’ta yaptığı görüşme, sadece ikili ilişkiler bağlamında değil, küresel dengeler açısından da kritik.
Bir süredir gözüm Nepal’deki gelişmelerde...
Moda Caddesi’nden Kadıköy Rıhtım’a doğru yürüyorum.
Erdoğan AKP’si; karşısındaki tek önemli muhalefeti yani CHP’yi işlevsizleştirmek için elindeki tüm yetki ve yargı güçlerini kullanıyor.
Önce şunu görmeliyiz...
"CHP’nin üzerindeki yük öyle ağır ki özgür; laik, demokratik bir ülke olma mücadelesini tek başına omuzladı."
Neredeyse çeyrek asır...
Sahte diplomalar, sahte ehliyetler, sahte sağlık raporları...
Seyrediyoruz. Kimi insanlığın geldiği noktadan utanarak, kimi umarsızca sanki bir film seyreder gibi...
Tam bitti derken yeniden başlıyor. Rüzgârın hızına göre şiddetleniyor; ortalığı yakıp kavuruyor.
Şaşırdık mı? Hayır...
CHP’li belediyelere yapılan operasyonların sonu gelmiyor. Belli ki yaz böyle geçecek.
Çünkü çözüm üretemiyor. Çünkü halkın sorunlarına yanıt veremiyor.
“At izinin it izine karıştığı” günlerden geçiyoruz yine.
Daha sular durulmadan Ortadoğu yeniden karıştırılmaya çalışılıyor...
“Bizim bayram görecek halimiz yok arkadaşlar” dedi ve ekledi CHP lideri Özgür Özel...
Sadece anayasal hakkı olan barışçıl protesto hakkını kullandıkları için hapiste tutulan üniversite öğrencileri olan bir ülke...
O kadar fazla sistematik saldırı altındayız ki... Kimi zaman büyük resmi görebilmek için yaşananları alt alta sıralamak önemli...
Barışı uzak bir hayal olmaktan çıkarmak hiç kolay değildir, en azından bizim coğrafyada.
Karartma... Otokratik rejimde sıradan bir gün
Siz gidene kadar...
Deprem ensemizde: 40 milyar A dolarlık sessizlik
Yüzde 3.5 kuralı: Değişim kaç kişiyle başlar?
Tarife savaşının şifreleri
Uyanış...
Yeni bir siyaset... Ama nasıl?
AKP’nin elinde 2 torba: Biri Gezi, diğeri ‘terör’
Tehdit... Atlantik’in öte yakası
Kadın sorunu yok, erkek sorunu var
Eskisi çöpe... ‘Yeni’ dünya düzeni
‘Yeni Türkiye’de haddini bileceksin’