İki gemi: Madleen ve VELA.
İlki, İsrail’in Gazze Şeridi’ne uyguladığı yasadışı ablukayı protesto etmek ve Filistin’e insani yardım götürmek üzere yola çıkan bir gemi. İçinde farklı ülkelerden on iki insan hakları savunucusunun bulunduğu gemiye İsrail ordusu tarafından uluslararası sularda müdahale edilince Türkiye’den de tepki geldi.
Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında, “içinde iki vatandaşımızın da bulunduğu gemiye müdahalenin uluslararası hukukun açık bir ihlali olduğu ve bunun İsrail’in bir terör devleti olduğunu ispatladığı” belirtildi. Olayın buraya kadar olan kısmına yönelik bir eleştirimiz yok.
Ancak asıl çelişki, aynı anda Mersin Limanı’na yanaşan diğer gemi VELA’nın İsrail’e askeri malzeme ve çelik taşıdığı iddiasıyla gündeme gelmesi. Çağdaş Hukukçular Derneği, gemiye el konulması ve soruşturulması için savcılığa dilekçe verdi ancak VELA, Mersin Limanı’ndan kolayca ayrıldı.
TESLİM ADRESİ VE POSTA KODU
Her ne kadar Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, iddiaları yalanlayıp geminin yükleme manifestosunun ve gümrük kayıtlarının incelendiğini, taşınan yüklerin büyük kısmının gıda maddesi olduğunu ve Filistin’e gönderildiğini açıkladıysa da Filistin Eylem Komitesi, buna verdiği yanıtta, “gemideki 15 konteynerin transfer belgelerinde açıkça 393 ton ‘çelik çubuk’ taşındığının, İsrail Askeri Endüstrileri (IMI Systems-Israel Military Industries) adresine teslim edileceğinin ve posta kodunun 4711001 olduğunun belirtildiğini” hatırlattı.
Komite ayrıca, “çelik çubuk gibi çift kullanımlı ürünler de dahil olmak üzere askeri malzemenin İsrailli bir silah üreticisine ulaşmasına izin verilmesi, Türkiye’nin, İsrail’e karşı 50’den fazla devletin onayladığı askeri ambargo girişimiyle de çelişiyor” açıklamasını yaptı.
Son bir haftada yaşananlar, Madleen’e müdahaleye en sert tepkiyi gösterenlerin VELA hakkındaki sessizliğini çarpıcı bir ikiyüzlülük olarak tarihe geçirdi.
HEDEF GÖSTEREN VE ÖLÜMLE ALAY EDEN KÖTÜLÜK
İktidarın ve medyanın siciline geçecek bir diğer ikiyüzlülük ise bayram sırasında evindeki bir kaza sonucu elektrik akımına kapılarak yaşamını yitiren Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’le ilgiliydi. Kısa görev süresinde halkın sevgisini ve takdirini kazanmış bir siyasetçinin genç yaşta ölümü toplumu büyük bir üzüntüye boğarken; Yeni Akit adlı paçavra, Zeyrek’in ölüm haberlerini verirken etik dışı ifadeler kullandı.
Haber müdürü Zekeriya Say ise sosyal medya hesabındaki küfürlü paylaşımda, elektriğe kapılmış bir insan karikatürü ile Zeyrek’in ölümüne gönderme yaptı. Kendisini X adlı sosyal medya platformunda “Allah kentinin işçisi” olarak niteleyen bu kişi, profiline de Erdoğan’dan ödül alırken bir fotoğrafını koymuş.
Bu yıl da AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinden “yılın internet sitesi” ödülünü alan, resmi kurumlar tarafından ilan gelirleri ile beslenen, insanları sürekli hedef gösteren yobaz yayın organı, bu konuda kendisine iftira atıldığını, haberinde “Geberdi” kelimesinin geçmediğini ileri sürse de manşette kullandığı “Çarpıldı” ifadesi için bir açıklama yapmadı, haber müdürünün insanlık dışı paylaşımlarına sessiz kaldı ve şaşırtmadı.
Gericilerin ahlak anlayışı, bir insanın ölümüyle alay edecek kadar ikiyüzlüdür! Yeni Akit’in halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden yayınlarına seyirci kalmaktan öte ödüllendirenler de toplumda nefretin palazlanmasından sorumludur.
Saygıdeğer hocam, Cumhuriyet gazetesi yazarı Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, Danıştay 2. Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin ve Gümüşhane Barosu Başkanı Ali Günday, bu paçavranın manşetlerinde hedef gösterildikten sonra alçakça katledildiler.
Unutmuyoruz, unutturmayacağız!