Bu hafta bir gün... İstanbul’da metrodayım. Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya’nın yeni yayımlanan THE ORTAK adlı yeni kitabını okuyorum.
Bağırarak konuşmalarından anlıyorum ki, yanımdaki ve karşımdaki koltuklara bir ailenin fertleri yerleşmiş. Almanya’dan Türkiye’deki yakınlarını ziyarete gelmişler. Elimdeki kitabın kapağını görmüş olduklarını tahmin ediyorum. Çünkü yolculuk boyunca bana bakarak AKP iktidarını övüyorlar.
“Daha önce hiç bu kadar güzel metro gördün mü?” diye soruyor baba, oğlu yanıtlıyor: “Böylesi Almanya’da bizim orada bile yok!”
“Bu adam gelmeden önce hiçbir şey yoktu. Bizim oraları geçecek burası. Helal olsun!” diye coşuyor baba. Belli ki Türkiye’de ilk metro kazmasının AKP’den çok önce vurulduğunun farkında değil.
CHP raporlarında AKP -FETÖ ortaklığı
Ne tuhaf bir rastlantı ki adam “Helal olsun!” diye bağırdığı sırada, kitabın “İBB’DEN ADRESE TESLİM MİLYARLAR” adlı bölümünü okuyordum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2016 ihalelerinin incelendiği Denetim Komisyonu raporunu aktarırken şöyle yazmış Küçükkaya:
“Denetim Komisyonu’nun CHP’li üyesi Tarık Balyalı, büyük ihalelerin ‘adrese teslim’ yapıldığına dikkat çekti. Özellikle Deniz Feneri skandalında Almanya’da toplanan paraların Türkiye’de aktarıldığı şirket olarak mahkeme ifadelerine geçen Beyaz Holding, 2016 yılında İBB’den 818 milyon TL’lik ihale almış. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir dönem en yakınındaki isimlerden birisi olan eski RTÜK Başkanı Zahid Akman, bu şirketin ortakları arasında yer almış; bu ortaklık kamuoyunda büyük tartışma yaratmıştı.”
Kitapta, Balyalı’nın raporunun ayrıntıları yazılırken, ihaleler öncesi belirlenen yaklaşık maliyetle ilgili “doğru hesaplanmıyor, gizli kalmıyor, şirketlere sızıyor, yaklaşık maliyeti hazırlayan firma bile ihaleye katılıyor, rakam bilinçli yükseltiliyor” gibi çarpıcı tespitler yapılıyor.
Bunları okurken Almanya’dan Türkiye’ye ziyarete gelen ailenin AKP reklamını duymak, gerçekten trajikomik bir durum oluşturdu. Küçükkaya’nın kitabında sadece İBB ile ilgili raporlar yer almıyor; “THE ORTAK” ifadesini ortaya çıkaran AKP-FETÖ ortaklığı göz önüne seriliyor.
“Fethullah Gülen’in Şeriat Özlemi” adını taşıyan ilk bölüm, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün 19 Ekim 2016 tarihli bir açıklamasıyla başlıyor: “2004 Milli Güvenlik Kurulu toplantısında AKP HükümetiniFETÖ’ye karşı uyardık ama bir şey yapmadılar...”
Sonrasında sayfalar boyunca AKPile FETÖ ortaklığının içyüzü sergileniyor. Sadece bölüm başlıklarına bakmak bile insanı dehşete düşürmeye yeterli.
İSPARK Vurgunu
İTAKSİ’de AKP Vurgunu
AKP’li Damada İhale Yağdı
FETÖ’den Aldıkları Yurdu TÜRGEV’e Verdiler
FETÖ’cü Şirkete Para Aktarıldı
AKP’li Bakanın Kod Adı: Abi
Antep İhalelerinde ‘Dostluk’ Kazanıyor
FETÖ’cülere İhaleler ‘Milat’ Tanımadı: 183 Milyon TL
İhaleleri Alan FETÖ’cüler Hapiste, Veren Kabinede
Bunlar, sadece bazıları...
Tümünü okuyunca FETÖ’nün siyasi ayağının nerede olduğunu açıkça görüyorsunuz.
Bir ‘Hepiniz Oradaydınız’ belgeseli!
Kitabı sunuş yazısında Ali Sirmen, “ ‘The Ortak’, aslında, sahte bir merak tebessümü ile Gülen’in siyasi uzantıları kim diye sormaktan hâlâ fütur etmeyenlerin suratlarında patlayan bir tokattır” diyor. Öyle bir tokat ki, suratlarda bıraktığı iz, hiç çıkmayacak.
Gelelim yazının başındaki Almancı aileye...
Ailenin babası, metrodan inerken ters ters bakıp, “Her yerde anlatıyorum bu iktidarın yarattığı şaheserleri” dedi. Söz uçar, yazı kalır diyerek devam ettim kitabı okumaya...
Türkiye’de “Tarikat-Siyaset-Ticaret” üçgeninde aydınlanmanın nasıl önünün kesildiğini kanıtlamak ve olan biteni doğru arşivlemek açısından önemli bir belge “The Ortak”. Alt başlığında belirtildiği gibi, bir “Hepiniz Oradaydınız” belgeseli!
‘The Ortak’
Yazarın Son Yazıları
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, gerici açıklamalarına bir yenisini daha ekledi.
Kürdistan Demokrat Partisi Başkanı Mesud Barzani’nin 29 Kasım’da bir sempozyuma katılma bahanesiyle uzun namlulu silahlı korumalarıyla Cizre’ye gelmesi, aklıma Uğur Mumcu’nun 7 Ocak 1993 tarihli gazetemizdeki yazısını getirdi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Cumhuriyet ilan edilmiş ama eksik bırakılmıştır” diyerek yine Cumhuriyeti hedefe koydu, anayasa değişikliği isteyerek yine 1921 Anayasası’nı övdü ve Bahçeli tarafından alkışlandı.
Öcalan açılımı için kurulan TBMM komisyonunda basına kapalı oturumlar yapılmasından sonra, AKP milletvekili Hüseyin Yayman Öcalan’ın ayağına İmralı’ya giden heyette yer aldığını halktan gizlemeye çalıştı.
Yıl 1934...
Hani bazen hayatınızı adadığınız bir mücadelede öyle bir an gelir ve yıllarca yalnızca duvarlara bağırdığınızı düşünürsünüz..
Yaklaşık bir yıldır birçok yazımda uyardığım bir tehlike, DEM Partisi çevresinden ilk kez açık açık dile getirildi.
İçinde yaşadığımız dönemin en berbat özelliklerinden birisi, kavramlara farklı anlamlar yükleyerek insanları kolayca kandırmanın çok yaygınlaşmış olması.
Sonunda bu da oldu.
Cuma günü TBMM’de yapılan İmralı oylamasından sonra bir TV kanalında bir siyasal iletişimcinin konuşmasına rastladım.
Dün gazetemizde Aytunç Ürkmez imzasıyla yayımlanan bir haber...
Tarih 31 Temmuz 2025.
Geçen hafta Uluslararası Hayvan Politikaları Konferansı’na katılmak için ilk kez Marakeş’e gittim.
AKP-MHP koalisyonunun CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na karşı yürüttüğü operasyon...
Yazımın başlığına güzel Türkçemizde birçok düşünce ve duyguyu aynı anda iki sözcükle anlatabilen işlevsel bir deyimi koydum.
Kendisini “demokratik sosyalist ve Müslüman” olarak niteleyen Uganda asıllı 34 yaşındaki Zohran Mamdani’nin New York Belediye başkanlığına seçilmesi hakkındaki bazı yorumlar, birkaç yılda bir yinelemem gereken gerçekleri hatırlattı.
1923 Cumhuriyet Devrimi’ni hedefe koyanlar, 102. yıldönümünde de boş durmadı.
22 Aralık 2024’te Nijerya’dan Tayland’a kaçak olarak götürülmek istenirken İstanbul Havalimanı’nın kargo biriminde travma halinde yavru bir goril bulundu.
Geçen hafta hayatımıza bir casusluk davası girdi ve beş gün önce de Ekrem İmamoğlu, İmamoğlu’nun seçim kampanyası direktörü Necati Özkan ile Tele1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ hakkında tutuklama kararı verildi.
“En hafif rüzgârdan bile korunması lazım gelen yeni doğmuş yavrunun, onu beslediğini söyleyenler tarafından böyle hırpalanması caiz miydi?”
İsrail’in büyük dostu ABD Başkanı Trump, bir süredir kameralar önünde Erdoğan’a övgüler yağdırıyor, buluşurken Beyaz Saray’ın kapısında ayakta bekliyor, “iyi dostuz” diyor, rahat otursun diye sandalyesini tutuyor ve ayrılırken kapıya kadar uğurluyor.
2025 yılında, Cumhuriyet Devrimi’nin 102. yıldönümünde Türkiye’de cumhuriyetçilere düşen önemli görevler var.
Geçen hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaşanan rezalet, ülkenin içine sokulduğu durumun vahametini tam olarak gözler önüne serdi.
Başlıktaki soruyu sormak zorunda kalmamın sayısız nedeni var.
ABD Başkanı Trump, 13 Ekim’de İsrail Parlamentosu’unda ayakta alkışlandığı bir konuşma yaptı.
“Sayın Öcalan, bu son görüşmede çok rahatsız olduğu bir mesele üzerinde durdu.
Cuma günü yazımı şu satırlarla bitirmiştim: 7 Ekim’de TBMM’de yaşanan rezalete seyirci kalan siyasi partiler ve siyasetçiler meşruiyetini kaybetmiştir.
7 Ekim 2025, Türkiye’nin tarihine Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde terörist başı Abdullah Öcalan için “Biji serok Apo” yani Türkçesi ile “Önder Apo çok yaşa” anlamına gelen sloganların atıldığı gün olarak geçti.
Ayakta karşıladılar, hayran hayran baktılar, etrafına dizildiler, yanına oturup gülümsediler; toplumdan tepki görünce de seçmenleri suçlayıp tehdit savurdular.
İktidar yandaşı medyanın halini anlatmaya pek gerek yok.
2024 yılının 1 Ekim gününden 2025’in 1 Ekim gününe kadar geçen tam bir yılda Türkiye’de siyasette büyük bir kasırga yaşandı ve zemini sağlam olmayanlar 180 derece savruldu.
Tarih 26 Eylül 2025. Yer Çamlıca Camisi. Cuma namazı sonrasında camide elinde mikrofon birisi konuşuyor...
Erdoğan’ın altı yıl sonra Beyaz Saray’da Trump ile görüşmesi, tarihe skandallarla geçti.
Gazetecilere hapishanelerdeki mahkûmlardan çok sayıda mektup gelir.
New York’ta Concordia Zirvesi’nde bir oturum...
Son birkaç hafta içinde Türkiye’de kültür ve sanat alanındaki baskı iyice arttı.
Kim kime yapıyor bunu?
T24 internet sitesi, üç gün önce Hasan Cemal’in “Özgür Özel Tandoğan’dan haykırıyor, tam bir heyecan fırtınası, gözlerim yaşarıyor!” başlıklı bir yazı yazdığını duyurdu.
"Sosyal medyanın kökü kazınmalı."
Her gazeteci gibi ben de okuyucularımdan çok sayıda ileti alıyorum.