İspanya’nın müthiş pas trafiği ve yüksek isabet oranı karşısında Fransa çok yavaş kaldı. İkinci yarının başında kendine gelen Fransa, gol aramak istese de yetersizdi. Oynama şansını topu kazandığında yakalayan Fransa, en az 4 İspanyol futbolcunun baskısı karşısında top kaptırmaktan başka yapacak bir şey bulamadı. Oyunun ilk 15 dakikası İspanya’nın baş döndüren pas trafiğiyle geçti. Sanki kalesiz bir oyun oynuyorlardı. 19. dakikada ilk kez sol taraftan gelen Alba’nın ortası Alonso’nun vurduğu kafayla gol olarak sonuçlandı. Benzema ve Ribery’ye umutlarını bağlamış Fransa’da orta alandan destek gelmediği gibi defansını da çok geride kurmanın, İspanya’ya geniş alan bırakmanın anlamsızlığı şaşırttı. Hal böyleyken Fransa 90 dakikanın figüranı oldu. Aslında İspanya’yı izleyenlerin ve karşısında oynayan takımların çok sabırlı olmaları gerekiyor. Maçın başından itibaren topu sahiplenmeleri, rakiplere oynama şansı vermiyor. İkinci yarının başında kıpırdamak isteyen ve özellikle Ribery’yi kaçırmaya çalışan Fransa, yine de gol atacak uyumu gösteremedi. Fransa’da son 30 dakika Menez ve Nasri değişikliği de maçın sonucuna etki etmedi. Özetlersek; İspanya, futboluyla izleyenlerin gol pozisyonu üretme azlığı nedeniyle canını sıksa da; beyin, sinir ve taktik uyumun örneğini çok ciddi çalışmaların sonunda gerçekleştiriyor, sahadan istediğini alıyor. Oyunda zaman zaman Barcelona’yı seyrettiğimizi sandık. İspanya’da bu oyuna renk katan tek futbolcu Messi olmalıydı. Messi de Arjantinli olduğu ve İspanya takımında yer almadığı için onun yokluğunda Fabregas, Torres ile diğerleri karşı kalede gol heyecanı yaratmadıklarından tribündekilerin İspanya’yı sabırla izlemeleri gerekiyor.

\n\n