ABD’nin takip ettiği ulusalcı
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

ABD’nin takip ettiği ulusalcı

31.10.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Elimdeki kitap Kierkegaard’ın sözüyle başlıyor: “Hayat yalnızca geriye dönük anlaşılır, ancak ileri doğru yaşanır.”

20 yıl önce, 7 Mart 2002. Harp Akademileri Komutanlığı’nda tarihe geçecek bir sempozyum var. “Türkiye’nin Etrafında Barış Kuşağı Nasıl Oluşturulur” başlığını taşıyor. Herkes o toplantıyı MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç’ın sözleriyle hatırlıyor: 

“Türkiye’nin yeni birtakım arayışlar içinde olması kesinkes ihtiyaç. Bunun da en doğru yöntemi zannediyorum, Rusya Federasyonu ile birlikte ABD’yi göz ardı etmeksizin mümkünse İran’ı da içerecek şekilde arayış içinde olunması.”

Evet, Kılınç’ın sözleri, ABD ittifakına alternatif arayışı olarak tarihe geçti. Aslında, neden olan sunumu Erol Manisalı yapmıştı. Nitekim Kılınç, konuşmasına “Manisalı’nın her sözüne tamamen katılıyorum” ifadeleriyle başlamıştı. Yani Batı ile ilişkileri, Rusya ve İran ile dengeleme arayışını doktrinleştiren Manisalı’ydı. 

ABD TAKİPTE

Wikileaks belgelerinde ABD’li diplomatların bu girişimleri yakından takip ettiği anlaşılıyor. ABD Elçisi Eric Edelman, Putin’in Türkiye ziyaretinden beş gün sonra, 10 Aralık 2004 tarihinde yazdığı ABD kriptosuna şu notu düşmüş:

“Putin, ‘Avrasya’ blokunu Türklerle sağlamlaştırmak için ziyaretinden önce, ‘Avrasya’ projesinin mimarı Alexandr Dugin’i General Kılınç’a göndermiş (...)”

Cevap da gecikmedi. FETÖ lideri Gülen’in, bir yıl sonra, “Ulusalcı dalga aşılacak” sözleri yaşanacakların habercisiydi. Hem Tuncer Kılınç hem Erol Manisalı, Ergenekon kumpasında tutuklandı. Sebebin 2002’deki toplantıya yansıyan fikirler olduğu, herkesin bildiği sır.

29 Ekim’de yitirdiğimiz Erol Manisalı’nın farkı işte buradaydı. Ulusalcılık, Batı’nın desteklediği AKP-FETÖ ittifakına karşı tepkisellik ile yükseliyordu. Manisalı, bir fikir adamı olarak, ulusalcılığı bir tepki olmaktan çıkarıp teorik çerçeveye kavuşturmuştu. Cumhuriyet devrimlerinin ancak antiemperyalist siyaset programıyla yaşatılabileceğinin altını çiziyordu.

AYAĞI TÜRKİYE’YE BASAN AYDIN

Manisalı’nın son 34 yılının yakın tanığı, önce öğrencisi ve sonrasında çalışma arkadaşı olan Burak Atamtürk’ün, onunla yaptığı nehir söyleşisini okuyorum. Basmakalıp biyografilerin dışında, Fatih’teki Vefa Lisesi’nden dünyaya giden genç bir aydının hikâyesini anlamaya çalışıyorum:

“O dönemde sahaflardan Cağaloğlu’na kadar uzanan bölgenin İstanbul’un bir kültür merkezi, medya merkezi olması ve Reşat Ekrem Koçu gibi ‘İstanbul Kabadayıları’nı yazan bir yazarın tarih hocam olması, onun bana yöreyle ilgili -Kasımpaşa’dan Fatih’e, Cağaloğlu’na, Eminönü’ne, Beyoğlu’na kadar uzanan- anlatıları beni adeta oraya kilitledi. Kimse bilmez, ben kendimi oralara bağlı hissederdim. Henüz yeni bir asistanken öğleyin boş zamanlarımda Süleymaniye Camisi’nin içine girer, bomboş, o sütunların arasına oturur, oradaki sakinliği, sükûneti aynen şu andaki zeytin ağacının altındaki sükûnet gibi hissetmeye çalışırdım. Ve o sütunları yapan insanların hangi duygularla bunu ürettiklerini anlama gayreti içinde olurdum.”

Köy Enstitülerini görmüş ama daha çoğunu bilme niyeti, onu çok uzaklara kadar götürmüş:

“AIESEC’ten bana kurada Kibbutz çıktı, İsrail’de. Gittim Kibbutz’da da çalıştım mesela. Kolhozları teorik olarak kitaplardan biliyorum. Köy Enstitüsü-Kibbutz-Kolhoz arasındaki bağları ve bu kurumlardaki gençliğin beraberliğini görme şansım oldu.”

Gerçeğin peşinden koşma ısrarı, ona başka kapılar açmış:

“Ben şahsen araştırmaya başladığım zaman gördüm ki o gün bize öğretilenler Amerika’da ve Avrupa’da klasik olarak üniversitelerde öğretilen şeylerin bire bir tekrarından başka bir şey değil. Bize has, özgün, yerel, bölgesel özellikleri olan bir iktisat değil. Halbuki o dönemlerde Hintli ve Pakistanlı iktisatçılar azgelişmişlik kısır döngüsünden çıkmanın yollarını aramaya başladılar.”

SOLCU VE ULUSALCI

Aynı arayış, Manisalı’da da hep etkisini gösterdi. Evrenseli yerelde arayan bakış, onu herkesin tanıdığı Manisalı’ya ulaştırdı.

“Demokratik değerlerle, kendi toplumundaki refahın nasıl örtüşeceği üzerine düşünür ve bunun üzerine yoğunlaşırım” diyen, aradığı formülü “Benim bireysel özgürlüklerim ve toplumun çıkarları örtüşmeli” sözleriyle tarif eden Manisalı, vardığı yeri anlatıyor: “Bunu veren görüş soldu. Toplumcu görüştü.”

Onun örtüşme fikri, uluslararası ilişkiler için de geçerliydi:

“Türkiye, Suriye’yle ilişki kuracaksa, Suriye de ulusal çıkarlarını sağlamalı Türkiye’yle ilişkilerinde, Türkiye de ulusal çıkarlarını sağlamalı. (...) Bu küresel düzende en makulü benim ulusalcılık dediğim şey karşılıklı çıkarlara göre uluslararası ilişkilerde siyasi, iktisadi, askeri, sanatsal, kültürel ilişkilerin kurulmasıdır.”

İşte bu bakış açısıyla, Batı’nın, özellikle Ortadoğu’daki emperyal politikalarının, Türkiye’nin çıkarlarının aleyhine olduğunu söylüyordu. Bu nedenle Harp Akademileri’ndeki formülü teorileştirmişti.

‘BENİ TEHDİDE GELMİŞ’

Erol Hoca, o konuşmanın ardından, ABD Elçiliği Müsteşarı John Kunstadter’in kendisinden inatla randevu istediğini, okula kadar geldiğini, şahitler huzurunda görüştüğünü anlatıyor:

“‘Türkiye’de demokrasinin önündeki en büyük engel Türk ordusudur’ dedi. ‘O zaman bizim ordu NATO’da olduğuna göre bunun müsebbibi Amerika’dır’ dedim. NATO, Amerika’nın kontrolünde. ‘Bizim ordu sizin emrinizde zaten’ dedim. Komik komik şeylere girdi. Çok sıkıldım, 20 dakika sonra ayağa kalktım ve saatime baktım. ‘Gitme zamanım geldi galiba’ dedi. ‘Evet, derse gireceğim’ dedim. Resmen adamı kovdum yani.”

O görüşmenin nedenini, Barış Pehlivan ile 2012’de yazdığımız Sızıntı kitabındaki Wikileaks belgelerini okuyunca anlamış:

“Ben farkında değilim, adamla dalgamı geçiyorum. Adam beni tehdide gelmiş meğerse.”

EROL HOCA’NIN KAVGASI

Silivri’ye atıldığında hastaydı. Orada daha da kötüleşti. 12-13 kilo verdi. İçeride kanser olduğu fark edildi. Sağlık nedeniyle tahliye edildi. Ama kumpas çökmese aldığı ceza nedeniyle, belki de bugün hapiste olacaktı. Evinin talan edilerek gözaltına alınışını kitapta şöyle anlatıyor:

“Kibar bir biçimde eziyet etmenin yollarını profesyonel olarak öğrenmişlerdi. Yüzleri gülerek hareket ediyorlardı. Çok hazırlanmış, terbiye edilmiş, işin eğitimini görmüş ustaca bir faşizmle karşı karşıya kalmıştım.”

Ama nedenini çok iyi biliyordu:

“Ben 22 yaşındayken ‘Yanki go home’ dediğimde beni taşlayan insanlar Meclis başkanı oldular sonra. O insanlarla 21-22 yaşındayken başlayan kavgamız 70 yaşında da sürdü. Bizi içeri attıran onlardı. FETÖ yalnız değildi.”

Peki Erdoğan’ın Rusya ile yakınlaşması, acaba 2002 konuşmasıyla uyumlu mu? Erol Hoca’ya göre siyah ile beyaz kadar farklı:

“AKP yönetimi, kendisine kazık atan ABD’ye karşı Moskova’ya yönelmek zorunda bırakıldı. Bu sonuç biçimsel olarak ‘eksen kayması’ gibi görünse de özünde, ‘yerli siyasal İslamın iktidarda kalma savaşı’dır.”

Aydın yürüyen fikirdir. Erol Hoca, bedeninin üstünde hep fikir taşıdı. Ona veda ederken geçmişe bakıyor, sanki kendi yaşamımızın tepelerini ve çukurlarını daha iyi anlıyoruz.

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025