HDP’yi doğuran ‘Bilinmeyen Ada’
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

HDP’yi doğuran ‘Bilinmeyen Ada’

11.03.2021 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Adayı görmek için adadan dışarı çıkmak gerektiğini, kendimizden çıkmadıkça kendimizi görmemizin mümkün olmadığını düşünüyorum.

Jose Saramago, Bilinmeyen Adanın Öyküsü’nde iki hayalperesti bir ada hayalinin etrafında böyle buluşturmuştu. Zor bir deniz yolculuğunun ödülü gibi görünse de aslında keşfedilen kendi hikâyemizdi. Uzak da değildi.

HDP’nin kapatılma tartışmaları televizyonlarda sürerken düşündüm. “Ada”ya dışarıdan bakıyor muyuz? Varoluşun içinden çıkıp dışarıdan okuyor muyuz?

Hikâyesi tanıdık. HEP, 14 Temmuz 1993’te kapatıldı. ÖZDEP kuruldu. Kapatılacağını anlayan parti 30 Nisan 1993’te fesih kararı alsa da parti hakkında kapatma kararı verildi. DEP kuruldu. 16 Haziran 1994’te yine mahkeme kapattı. HADEP de 13 Mart 2003’te kapatıldı. Yerine geçen DEHAP, kapatma davası açılınca, kendisini feshetti. Sonra kurulan DTP de 11 Aralık 2009’da kapatıldı. BDP kuruldu. 1 Şubat 2010 tarihinde genel başkanlığına Selahattin Demirtaş seçildi.

İşte bundan sonra bir boşluk var. Bakıyorum, bazı konuşmacılar saydığım silsileyi “BDP kapatıldı, HDP kuruldu” diye dil sürçmesiyle tamamlıyor. Oysa mesele pek de öyle değil.

HDP NASIL DOĞDU

Önümde iki ayrı kitap var. İkisi de aynı konuyu ele alıyor: İmralı’da PKK ve lideri Abdullah Öcalan ile AKP ve atadığı bürokratlar arasında süren “müzakereleri”. İlkinin yazarı Ceyhun Bozkurt. Aydınlık gazetesinde bir dönem görüşme notlarını yayımlayan ve müzakere sürecini eleştiren Bozkurt, “tutanakları yayımlamaya başladığımızda, çok ciddi karartma uygulandığını fark ettik” diyor. İkinci kitap ise Avrupa’da PKK’ye yakın bir yayınevi tarafından çıkarılmış. İkisinin aynı notları yorumlayışı elbette farklı. Ancak içindeki tutanaklar, mektuplar, notlar birbiriyle tutarlı.

Öcalan’ın, 2012 Eylülü’nde, Tayyip Erdoğan’a mektup yazarak başlattığı ikinci müzakere süreci, 2015’te bitti. 15 Ekim 2012’de resmi olarak kurulan ama kenarda bekleyen HDP ise gerçekte 27 Ekim 2013’teki büyük kongreyle yola çıktı. Haliyle parti için “çözüm sürecinin içine doğdu” demek yanlış olmaz.

Peki, HDP’nin kuruluşu, nasıl politika yapacağı İmralı’da konuşuldu mu? Elbette…

BDP’nin yerine HDP’nin ana aktör oluşu, kapatma tehdidiyle gerçekleşmedi. Bir bölge partisi görünümündeki BDP, “çözüm süreci”nin ihtiyacını karşılayamıyordu. BDP’nin muhafaza edilerek HDP’nin kimi sol ve İslamcı çevrelerin katılımıyla “Türkiye partisi”ne dönüşümü bir gereklilik olarak ortaya çıktı. İşte HDP, bu formülle siyasete katıldı.

Notların içerisinde sayısız olgu var. Hem Gezi olaylarının hem de BDP’den HDP’ye dönüşümün ortasında gerçekleşen 24 Haziran 2013 tarihli görüşmede, Abdullah Öcalan süreci şöyle tasarlıyor:

Meclis alanı dar kalıyor, herkesi kapsamıyor. Olağanüstü HDP Kongresi yapılabilir, yeni baştan örgütlenebilirler. (…) Taksim sonrası rüzgârdan da yararlanıp zamanın ruhuna uygun bir şekilde yeni parti olarak çıkış yapabilirler. BDP kitlesi bir yere kaymaz, politiktir, iyi anlatırsanız sorun olmaz. BDP’deki vekillerin bir kısmı HDP’ye gidebilir belki.”

Öcalan, HDP’yi bir çatı olarak tasarladıklarını, BDP’nin dışında diğer grup ve partileri de kapsaması gerektiğinin altını çiziyor.

DEMİRTAŞ-ÖCALAN GERİLİMİ

Görüşmeler sürerken, ilginç bir şekilde Selahattin Demirtaş ile Abdullah Öcalan arasındaki gerginlik göze çarpıyor. Öcalan’ın BDP’ye yaptığı eleştiriler sonrası, Demirtaş partinin eşbaşkanlığını bırakmayı Öcalan’a önerirken, Öcalan’dan yine eleştiren bir yanıt geliyor: “Çok duygusal olmayın, kendinizi biraz örgütleyip geliştirin, eleştiriden de korkmayın.

21 Temmuz 2013 tarihli görüşmede, Öcalan, 3 ay sonra kongreyle yola çıkacak HDP’nin genel başkanlığı için önerilerini sıralıyor:

Yeni partinin eşbaşkanlığı için Ertuğrul (Kürkçü) ile Sebahat (Tuncel) olabilir. Öneridir tabii, kesinlikle dayatma değildir.

Bu sırada BDP’nin genel başkanı Selahattin Demirtaş’tı. “Devletin güvenlik bürokrasisi”nin önünde gerçekleşen görüşmede, Öcalan, neden kendisini önermediğinin yanıtını, masadaki Demirtaş’a dönerek şöyle veriyor:

Size de teşekkür ediyorum tabii. Kendinizi biraz daha geliştirebilirsiniz, formasyonunuz biraz eksik. Tamamlarsanız bütün Türkiye için iyi bir siyasetçi olursunuz. Devlet de sizi biraz toy buluyor.

ERDOĞAN’DAN HDP’YE KURULUŞ MESAJI

17 Ağustos 2013 tarihli görüşmede, Öcalan HDP’nin formunu şöyle tanımlıyor:

HDP de Irak’taki gibi olmaz. Türk ve Kürt Partisi gibi ayrışmayın. Tehlikelidir. Yeni model bir Türkiye Partisidir. (…) ESP, BDP, EMEP, Yeşiller, Müslümanlar, feministler, çevreciler, hepsi olsun.

Öcalan’ın önerdiği gibi, 27 Ekim 2013’teki büyük kongreyle yola çıkan HDP’nin eşbaşkanları, Ertuğrul Kürkçü ve Sebahat Tuncel oldu.

İşin ilginci, kongreye Selahattin Demirtaş katılmadı. Bu olay “Demirtaş’ın süreçten rahatsız olduğu” gibi çeşitli dedikodulara neden olunca, parti yönetimi basına “Demirtaş’ın ABD ziyareti öncesi hazırlıklarda bulunduğu için iştirak edemediği” şeklinde açıklamada bulundu.

Demirtaş’ın yokluğu kadar iki farklı ismin kongreye gönderdiği mesaj önemliydi. İlki tabii Abdullah Öcalan:

40 yıllık isyandan sonra devletle müzakere önemlidir. Zira devrimci mücadeleler ancak nitelikli bir müzakere süreci ile kalıcı bir şekle dönüşebilir.

İkincisi Tayyip Erdoğan. Davet edilmişti. Katılmadı ama mesaj gönderdi. Partinin sol kanadının etkisiyle salonda okunmadı. Ancak hükümet medyası yayımladı:

Nazik davetiniz için teşekkür ederim. Kongre çalışmalarının birlik ve beraberlik içinde geçmesi temennisi ile alınan kararların partiniz ve Türk siyasi hayatı için hayırlı olmasını diliyor, tüm katılımcıları selamlıyorum.”

‘MİT KURDU’ SUÇLAMASINA YANIT

İmralı’da seçim politikalarından parti raporlarına kadar hemen her ayrıntının konuşulduğu görülüyor. Devlet görevlilerinin önünde gerçekleşen kuruluş süreci nedeniyle, “HDP’yi MİT kurdu” eleştirileri yapılınca, Öcalan yanıt veriyor:

Bak, sizden rahatsız olan kesimlerden Doğu Perinçek ‘HDP’yi MİT ve ABD kurdu’ diyor. Oysa ABD, MİT’e müdahale ediyor. Hakan Fidan’a müdahale ediyor. (…) HDP’nin işlevi ne olmalı? Perinçek, ‘bir MİT projesidir’ diyor ya, beni kızdırmasınlar. Sayın (Sırrı) Süreyya, siz Marks’ı iyi bilirsiniz. Marks, Paris komünarlarını göklere çıkarır ya, ama şöyle der: Keşke bir müzakere şansını elde etselerdi! Her şeyleri vardı, müzakerecileri yoktu. Müzakereler savaştan daha anlamlı ve önemlidir. Çok tarihi bir fırsattır. Senin şahsında hükümetle bunu elde ettik.”

Tartıştık, tartıştık. Ama kuruluşu bir dilekçeden ibaret sandık. Oysa partiler bir toplumsal taban üzerinde yükseliyor. Kendilerini yaratan tarihsel zeminde siyaset yapıyor. Bazen zemin de tarih de değişiyor. Tabelalar konuşulmaya devam ediyor.

Kuruluşun olduğu adayı konuşmak her şeyi yerli yerine oturtmaz mı? Saramago’nun romanını bitirdiği gibi:

Öğlene doğru, cezirle birlikte, Bilinmeyen Ada nihayet denize açılmış, kendini aramak amacıyla.

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025