Türkiye’nin bugün bir başkomutanı var mı?
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Türkiye’nin bugün bir başkomutanı var mı?

30.08.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Türk askerinin Afganistan’dan çekilmesi iyi mi, iyi. Bir Mehmetçiğin dahi dinci vahşetin hedefi olmaması hayırlı mı, hayırlı. Karar doğru mu, doğru. Yine de aylar süren Kâbil zikzaklarını biraz düşünmemiz gerekmiyor mu?

Öyle ya, daha bir hafta önce, Savunma Bakanı yandaş medyanın karşısına çıkmış, Afganistan’da kalma planını anlatmıştı. Ne garip, verdiği söyleşinin başlığı “Gerekirse 24 saatte çıkarız” idi. Elbette çekilmek de askeri bir programdır. Harekete geçerken çıkma planı da yapılır. Ama hiçbir silahlı göreve “Gerginlik olursa hemen kaçarız” sözüyle başlanmaz.

Nitekim Hulusi Akar’ın konuşmasından dört gün sonra beklenen oldu. ABD’nin, NATO’nun, Avrupa’nın “oluru”yla Afganistan planı yapan AKP hükümetinin havaalanı projesini Taliban reddetti. 100 yıl önce, İngilizlere karşı Afganistan’da strateji kuran Büyük Taarruz zekâsının yıldönümünde, gazeteler “Afganistan’dan geri çekilme başarısı”nı yazdı.

Ya Cumhurbaşkanı?

Malazgirt zaferinin yıldönümünde Ahlat’ta konuştu. 1071 ruhunu hatırlatırken, zaferle aynı gün (26 Ağustos) başlayan Büyük Taarruz’u es geçti. Bununla da kalmadı, kendisini Cumhuriyet tarihinin karşısına koydu. 19 yıllık iktidarı ile öncesini “Dün kendi sınırları içinde adeta varlık-yokluk mücadelesi veren bir ülkeden bugün bölgesinde ve dünyada her kritik meselede söz sahibi bir ülkeye dönüştük” diye karşılaştırdı. Yetmedi, Cumhuriyet tarihinin 5-10 katı iş yaptığını söyledi.

30 Ağustos’a adını veren savaş “Başkomutanlık Meydan Muharebesi” olduğuna göre, soruyu daha açık soralım: Türkiye’nin bugün bir başkomutanı var mı? Varsa nerede?

KOMUTANLIK YALNIZ ASKERLİK DEĞİL

Cevabını aradığım günlerde, Balyoz kumpasında hedef olan emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz’un “Başkomutan-Emsalsiz Lider” kitabını okuyordum. Kitap, Atatürk’ün askerliğini hazırlayan süreçleri de ele almakla birlikte, esas olarak Başkomutanlık dönemine odaklanıyor. Ahmet Yavuz’dan, komutanlığın sınırlarının bir askeri görevin ötesinde olduğunu öğreniyoruz:

“Kara Kuvvetleri’nce 2008 yılında hazırlanan liderlik yönergesine göre -sonradan yürürlükten kaldırılmıştır- komutan, yöneticilik ve liderlik becerilerini kendi kişiliğinde toplamış, amir yetkisini kullanan kişidir. Lider ise mevcut kaynakları (insan, zaman, harp silah araçları, mali vb.) en etkili şekilde kullanmak suretiyle, birliğini belirli bir amaç doğrultusunda ikna etme ve etkileme kabiliyetinin yanı sıra, süratli ve doğru karar veren, verdiği karara uygun olarak etkili sonuç alan, yeri geldiğinde ölme emri verebilecek güce sahip kişidir.”

Kuşkusuz şartlar, Atatürk’ü hem yönetici hem de lider olarak başarılı olmaya mecbur bırakmıştı. O da bunu karşılayacak kişilik özelliklerine, entelektüel birikime sahipti. Hayalleri vardı ama mayasını gerçeğin kendisinden alıyordu. Kurtuluştan kuruluşa bir yol çizerken her reformun bir zamanı olduğunun farkındaydı. Çağın sorunlarının, bunlardan kendi toprağının payına düşenin farkındaydı. Hem milletinin krizini biliyor hem de düşmanını iyi tanıyordu. Okuduğu kitaplar da yaşam tecrübeleri de onu gerçeği okumak konusunda ayrıcalıklı kılıyordu.

30 AĞUSTOS’A ‘DELİLİK’ DEDİLER

Atatürk, Büyük Savaş’tan yeni çıkmış Batı’nın, tekrar savaşmak istemediğinin farkındaydı. Sovyetler ile birlikte yeni bir dünya düzeninin kurulduğunu görebiliyordu. Anadolu’yu işgal eden Yunan ordusunu yendikçe, arkasında daha büyük bir gücü toplayabileceğinin farkındaydı. Savaş içinde düşmanlarına ne kadar onurlu barış mesajı verdiyse, fiili işgalci Yunan ordusuna karşı o kadar acımasız oldu. Hazırlığı aylarca süren savaşın, 26 Ağustos’tan 9 Eylül’e kadar iki hafta gibi kısa sürede bitmesinin nedeni buydu. 30 Ağustos’ta zaferin belirmesiyle birlikte, savaş, düşman ordusuna karşı sert bir imha hareketine dönüşmüştü.

Akan bir nehrin varacağı yeri söylemek gibi…

Öngörü, aslında tarihin hareketini bilmekten gelir. “Daha Erzurum’da işin başında yaptığı analizde, ‘üç yıl dişimizi sıkarsak savaşı kazanırız’ demesi”ni hatırlatan Ahmet Yavuz, bu konuda bir anıyı da unutturmuyor:

“Başkomutan, Malta sürgününden dönen Mithat Şükrü Bleda’yı Sakarya Savaşı’nın öncesindeki günlerden birinde, Çankaya Köşkü’nde yemeğe davet etmişti. Başkomutan’ı geleceğe ilişkin iyimser bulan Bleda, ona askeri vaziyeti nasıl bulduğunu sordu. Başkomutan’ın cevabı çok kati ve kısa oldu: ‘Yunan ordusunu pek yakında denize dökeceğim.’

 (…)

‘İstanbul’dakiler ne olacak Paşam? Herifler her tarafı işgal ettiler.’ Başkomutan’ın cevabı tarihi bir diğer öngörüye işaret etmektedir: ‘Onlar kendiliklerinden, hem de bayrağımızı selamlayarak gidecekler...’ Bleda, bu cevap üzerine, ‘O zamanki durum göz önünde tutulursa böyle bir lafı başkası söylese akli muvazenesinin bozuk olmasından kuşkulanabilirdim’ demektedir.”

Sadece Bleda değil…

Ahmet Yavuz, Atatürk’ün öngörülerinin pek çok kişi tarafından “delilik” olarak görüldüğünü söylüyor. Ama deliliğin, zamandan hızlı çalışan akıl olduğu anlaşılıyor. Yunan ordusunun kaybının ardından, Türk ordusu silahlarının namlularını yere çevirerek kurşun dahi atmadan İstanbul’a girdi. İngilizler “geldikleri gibi” gitti.

BAŞKOMUTAN MİLLETİNİN İÇİNDE

Ahmet Yavuz, 30 Ağustos’a giden yolda, iki ordunun elindekileri sıraladıktan sonra karşılaştırmayı yapıyor:

“Türk ordusu tüfekte 1’e 1.1; hafif makineli tüfekte Yunan ordusu 1’e 1.5; ağır makineli tüfekte Yunan ordusu 1’e 1.45; topta Yunan ordusu 1’e 1.3; kılıçta Türk ordusu 1’e 4.1; uçakta Yunan ordusu 1’e 5 üstündü. Süvari kuvveti olarak Türk ordusu 1’e 5 üstündü.”

Ordu yalnız silah değil, ruhtur. Haliyle başka karşılaştırmalar da var. Yunan Ordusu “Megali İdea” dediği bir ideal için, Türk ordusu kendi toprağını savunmak için savaşıyordu. Yunan askeri terhis beklerken, Türk askeri kesin zaferle savaşı bir an önce bitirmek istiyordu. Daha da önemlisini Ahmet Yavuz şöyle aktarıyor:

“Öte yandan 26 Ağustos sabahı Türk Başkomutanı Kocatepe’de, Türk taarruz mevzilerine birkaç km. mesafedeyken; Yunan Başkomutanı Yunan savunma mevzilerine 500 km. uzaklıktaydı.”

Atatürk, harbin cephesinde, savaşın içinde, milletinin arasındaydı. 30 Ağustos, milletinin gerçeğiyle kendi hayallerini birleştirmiş bir başkomutanın zaferiydi.

“O geriye dönük övünmelerle oyalanmak yerine, önüne bakmayı tercih ederdi” diyor Ahmet Yavuz. Atatürk’ün savaşta ya da barışta “milleti taassup ve fikir esaretinden kurtarmak” için çıktığı yolları hatırlatıyor. “O yolculuk devam ediyor” diye de bitiriyor.

O gün ve bugün...

Bin yıl önceyi anarken, bugün yurdu vatan yapan Atatürk’le hâlâ gölge boksu yapan Cumhurbaşkanı’na bakıyorum. “Size ölmeyi emrediyorum” diyen Mustafa Kemal’in ordusuna “hemen çıkarız” diye hedef gösteren bakana bakıyorum. Verdiği hutbede Atatürk’ün adını bile anmayan Diyanet İşleri Başkanı’na bakıyorum. 30 Ağustos’un yalnız Yunan ordusuna değil, emperyalizmle işbirliği yapan Osmanlı Sarayı’na ve elbirliğiyle kışkırttıkları gericiliğe ve askerlerine karşı da bir zafer olduğunu hatırlıyorum.

Kutlayanların bayramı, kutlayamayanların matemidir 30 Ağustos. O yolculuk devam ediyor hâlâ…

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025