CHP’nin rejim konusundaki kritik hataları-2

04 Haziran 2021 Cuma

Dün ele aldığım tarihsel yaklaşımdan sonra, bugün güncel sorunlara bakabiliriz.

***

Parti ile ilgili kritik stratejik siyaset hataları:

1) Toplumda ve özellikle de CHP’nin geleneksel seçmenleri arasında, partinin Atatürk’e, Atatürk Devrimlerine, hukuk devletine, özellikle de laikliğe yeterince sahip çıkmadığı izleniminin oluşmasına yol açmış ve bu izlenimin yaygınlaşmasını da engelleyememiştir.

2) Parti içi hizipler ve farklı gruplar arasındaki ilişkileri ve dengeleri koruyamamış, parti içi kavgaların dışa yansıyarak yukardaki izlenimi derinleştirmesini ve partiden kopuşları engelleyememiştir.

Rejimle ilgili kritik taktik hatalar:

1) 2007 yılında cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin referanduma sunulmasına boyun eğmek, Parlamenter Rejimin yok edilmesi sürecini başlatan en büyük hatadır.

Anayasa’ya ve Parlamenter Rejime aykırı olan bu referandum boykot edilmeli, gerekirse Meclis terk edilmeliydi.

2) 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaptığı en büyük kritik hata, (toplumda ve seçmenleri arasında genellikle hata olarak görülen Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığından çok daha vahim ve ciddi bir yanlış olarak) Erdoğan’ın Başbakanlıktan istifa etmeden seçime girmesine boyun eğmesi olmuştur.

Böylece yargının tek bir kişinin emrine girmesi ve tek bir kişinin iktidarı için, akla, mantığa, Anayasaya, yasalara aykırı bir karar alması meşrulaştırılmıştı.

Buna asla boyun eğmemeli, seçimi boykot etmeli, gerekirse Meclis’ten çekilmeliydi.

3) 2016’da milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına onay vermesi hatta desteklemesi, Parlamenter Demokratik Rejim’e ve Meclis’in üstünlüğüne bomba koymaktı.

Milletvekillerinin dokunulmazlıkları asla kaldırılmamalı, bu eylem engellenmeliydi.

***

Şimdi sıra, stratejik ve taktik olarak CHP’nin yaptığı en büyük hataya geldi:

En kritik ve büyük stratejik/taktik hata, 16 Nisan 2017’de Demokratik rejimin mantığına ve varlığına aykırı olan Halkoylamasına ve bu halkoylamasının Olağanüstü Hal içinde yapılmasına boyun eğmek, hadi boyun eğildi diyelim, yasalara aykırı olarak yapılan oy sayımına, resmi ve gerçek olmayan sonuçların emrivaki olarak “Atı alan Üsküdar’ı geçti” söylemiyle ilan edilmesine karşı, eylemsiz kalmaktı!

Türkiye Cumhuriyeti’nin girişte açıkladığım bütün temelleri bu halkoylaması ile sarsılmış, hem devletin hem de vatandaşların bekası tehlikeye girmişti.

CHP bütün varlığıyla her olanağı zorlayarak, gerekirse “Sine-i Millete dönerek”, yani Meclis’i terk ederek bu saldırıya karşı direnmeliydi.

***

Bütün bu yanlışlara karşı, CHP’nin rejimi korumak açısından hem stratejik hem de taktik açılardan üç önemli girişimi de olmuştur:

1) Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a başlattığı Adalet Yürüyüşü, önemli bir direniş eylemidir.

(Ne yazık ki bu başarılı eylemin arkası getirilememiştir.)

2) Meral Akşener’in Demokratik ideoloji ve siyasete uygun bir Atatürk Milliyetçiliği çizgisinde kurduğu partiye, partisindeki milletvekilleri ile destek vermiştir.

3) 2019 yerel seçimlerinde, CHP şemsiyesi altında Demokratik Rejimi korumak için, öteki muhalefet partileriyle, resmi ve gayri resmi dayanışmayı gerçekleştirmiş ve başta İstanbul olmak kaydıyla, bütün kentlerde büyük bir başarı elde etmiştir.

***

CHP, gerek geçmişiyle gerek ideolojisi ve programıyla Temel Hak ve Özgürlükleri kendi taraftarları dışında kalan herkes için de isteyen, Demokrasiyi herkes için savunan, herkese hizmet veren tek ve biricik parti görünümündedir.

Yeniden Demokratik Rejime dönülmesi, ancak onun gerçekleştireceği uzlaşmalara, ittifaklara ve başarıya bağlıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları