İyi niyetli açıklamaya komplo içinde komplo mu?

11 Nisan 2021 Pazar

1) Emekli Amirallerin Montrö ve TSK’ye tarikat sızmaları hakkında yaptıkları açıklama, sadece hakları değil, görevleridir de.

Çünkü Montrö konusunda uzman oldukları gibi, kimlikleri de TSK ve Deniz Kuvvetleri ile özdeşleşmiştir.

2) Yayımlanan açıklama hiçbir yasaya aykırı olmadığı gibi, Anayasal haklara da bütünüyle uygundur.

Anayasa’nın 26. Maddesi yeterince açıktır:

“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.”

3) Üstelik iddia edildiği gibi, açıklamada herhangi bir askeri darbe iması da yoktur.

Sadece “hain kumpaslar” denilerek Ergenekon ve Balyoz davaları ile dinci bir darbe olan 15 Temmuz 2016 FETÖ darbe girişimine doğrudan atıf vardır.

4) “Darbe iması” iddiasına kanıt olarak belirtilen “Açıklamanın gece yarısı yapılmış olması” ve “Yüce Türk Milletine” diye başlaması darbe iması anlamına gelmez.

Ayrıca bunların, sonradan garip bir biçimde ortaya çıktıkları öne sürülmüştür.

İmzacılardan bazılarının Ergenekon ve Balyoz kumpaslarındaki tutumlarını beğenmediği için, açıklamayı imzalamayan Semih Çetin şöyle konuşuyor:

“Bütün konuşmaları inceledik. ‘Bu bir darbe metnidir’ diye üzerlerinde durdukları birkaç husus var, onlar da son iki saat içerisinde metne dahil edilmiş.

Bunları amirallerimiz de açıklayacaktır. ‘Yüce Türk Milleti’ ifadesinin eklenişi ve tarihin 4 Nisan olarak değiştirilmesi ilk kez saat 20.40’ta gönderilen metinde yer alıyor. Tarih 6 Nisan’dan 4 Nisan’a dönüyor. Grupta ilk metni yayımlamaya 2 Nisan’da başlamışlar. 20 küsur metnin hepsi 6 Nisan tarihli. Grupta saat 20.40’tan önce bu son hali paylaşılmadı. O ana kadar yayımlanan hiçbir metinde bunlar yok.

Sonra 22.50’de bir daha gönderiliyor ve 4 dakika sonra 22.54’te de Veryansın’da yayımlanıyor. Sonuç olarak bu olan grup içerisinde olmuş. Ama grubun yazışmalarına baktığınızda yayımlanan metinlere onay veren ya da yorum yapan kimse de yok.”

5) Metnin ilk kez kendisine gönderildiğini ve bir bakana da iletildiğini açıklayan Zihni Çakır, geçmişi tartışmalı bir kişidir. Kime hizmet ettiği belli değildir.

Açıklamanın kimin tarafından, kime, ne zaman, yollandığı kolaylıkla saptanabilir ve elde edilen bulgulara göre pek çok karanlık nokta aydınlatılabilir.

Bu konuda Mehmet Ali Güller şöyle yazıyor:

“Zihni Çakır üç gündür ekranlarda: Amirallerin bildirisinin ilk kez kendisine saat 23.10’da geldiğini söylüyor. Bildirinin, yayımlamadan önce AKP’li bir bakan tarafından görüldüğünü, ardından da Avaztürk adlı sitesinde 23.40’ta yayımladığını anlatıyor.

Oysa bu doğru değil. Bildiri ilk kez 4 Nisan gecesi saat 22.54’te Veryansın TV tarafından yayımlandı...

Kimdir Zihni Çakır? Ergenekon operasyonlarının medya görevlisidir. Kamuoyunu FETÖ’nün operasyonlarına ikna edebilmek için algı operasyonu yapmış bir kişidir. Bu amaçla pek çok kitap yazmıştır...

Bildiriden haberi olduğunu söylediği AKP’li bakanın kim olduğu kritik önemdedir. Zihni Çakır’ın, yukarıda belirtiğimiz gibi, aslında bir risk alarak ‘Bildiriyi ilk ben yayımladım’ demesi, acaba o bakanın bir isteği midir? Yani aslında Zihni Çakır’ı sahaya süren o bakan mıdır?..

Kabinede revizyonun konuşulduğu şu günlerde, darbe tartışmasının yapılıyor olması, hangi bakanın koltuğunu korumasına yarayabilir? Hatta hangi bakanın koltuğunun yükselmesine neden olabilir?”

6) Cuma gecesi, TELE 1’de yayımlanan 18 Dakika programında Zihni Çakır’ın Silivri davalarındaki rolüne işaret eden Merdan Yanardağ, buradaki komplonun arkasındaki asıl hedefin Erdoğan/AKP iktidarı mı olduğunu sorgulayan yorumlar yapmıştır.

7) Emekli Amirallerin gözaltına alınmaları ve gözaltı sürelerinin 4 gün daha uzatılması da hukuka uygun biçimde gerçekleştirilmemiştir.

Eski Ankara Cumhuriyet Savcısı Bülent Yücetürk bu konuda şunları söylemiştir:

“Yasa gereği el konulan dijital materyallerde bulunan bütün verilerin yedeklemesinin yapılması ve bu yedeklemenin bir kopyasının şüpheli ya da vekiline verilmesi gerekir. Buna uyulmadan yapılacak işlem hukuka aykırıdır, elde edilen delil hukuka aykırı delildir. Kullanılamaz.

Ergenekon sürecinde kişilerin el konulan bilgisayarlarına, telefonlarına sonradan delil yerleştirildiği ortaya çıktı.

Dijital materyaller ve HTS kayıtları üzerinde inceleme yapıldığı söyleniyor. Buna dayanarak da 4 gün ek gözaltı süresi alındı. Bu kişiler gözaltında tutulmadan da bu işler yapılabilir. Delillerin karartılmasının da söz konusu olmadığına göre bu insanların gözaltında tutulması tamamen keyfi bir karar oluyor.”

8) Zaten hiçbir suç unsuru taşımayan açıklamanın CHP ile ilişkilendirilmesi ise son derece zorlamadır, ne akla ne mantığa ne de hukuka uygundur.

Üstelik, bu konudaki iddialar için gösterilen garip kişisel kanıtların elde edilişleri ve açıklanmaları hem ahlaka hem de yasalara aykırıdır!

Bunları kimin, ne amaçla yapmaya çalıştığına, Mehmet Ali Güller’in açıklamaları bağlamında iyi dikkat etmek gerekir!

***

SONUÇ:

Emekli Amirallerin Montrö ve tarikatların TSK’ye sızmaları konusunda yayımladıkları açıklama, sadece hakları değil, uzmanlık alanları ve kimlikleri açısından, görevleridir de.

Ama iktidarın yaptırdığı gözaltılar ve ortaya atılan iddialar yüzünden “komplo” ve “komplo içinde komplo” görümüne bürünen olay, birdenbire gündemin ilk sırasına oturmuştur:

Bir yandan seçmen nezdinde güç kaybeden iktidarın bazı unsurlarının, öte yandan devlete eskiden veya yeni sızmış tarikat ve cemaatlerin, iyi niyetleri saptıran çabaları, çeşitli yönlendirmeleri, komploları, söz konusudur.

Bu yönlendirmeler ve komplolar sonunda, Emekli Amirallerin uzmanlık konularında iyi niyetle yaptıkları bir açıklamaya karşı, yargı eliyle yapılan operasyonlar, kamuoyunu yeniden iyice tedirgin etmiştir:

Hem iktidar “Hukuk Devleti” açısından negatif bir puan daha almış...

Hem de yine olanlar, vatanına, milletine hizmet eden, yurtsever, bilinçli insanlara olmuş...

Kanser tedavisi görenler, kalp ameliyatı geçirenler bile, paldır küldür gözaltına alınmıştır.

Bu arada insanlar açtır; COVID-19 can almaya devam etmekte ve ABD savaş gemileri de Karadeniz’e çıkmaktadır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları