Emperyalizmin araçları, dostları ve düşmanları nelerdir, kimlerdir?
Emperyalizmin en önemli siyasal, ekonomik, toplumsal, kültürel araçları ve müttefikleri, dışa bağımlı sermaye, dincilik, mezhepçilik, ırkçılık (etnikçilik) ve ayrılıkçı milliyetçiliktir.
En büyük düşmanları da Bağımsızlık, Tarafsızlık, Ulusalcılık, Ulus Devlet, Kamu Mülkiyeti, Ulusal Sermaye ve Solculuktur.
Sovyetler Birliği, silahlanma yarışına ve ekonomik verimlilik rekabetine ek olarak bu strateji ile çökertilmiştir.
Dinciliğin, mezhepçiliğin, ırkçlığın (etnikçiliğin) ve ayrılıkçı milliyetçiliğin kışkırtılmasıyla, Sovyetler’in çökertilmesiyle 18 bağımsız ülke, Yugoslavya’nın çökertilmesiyle de 7 bağımsız ülke oluşturulmuştur!
Özgür Özel’in feryat ettiği biçimde, Emperyalizm, sadece ülkenin Rejimine değil, bütün toprak altı ve toprak üstü zenginliklerine ve bu arada “nadir element” denilen servetine de göz koymuş görünüyor.
Bu ortamda, “Süreç” ve “Komisyon”, İktidar tarafından, PKK çizgisinde olgunlaştırılıyor.
Kamuoyu, “Tam bu sırada, İktidar tarafından ‘İleri Demokrasi’ kavramı yeniden dile getirildiğine göre, sıra Türkiye’ye mi gelmiştir?” diye sormaktadır.
***
İleri Demokrasi 11 yıl önce ne durumdaydı?
15 Şubat 2014 tarihindeki “‘İleri Demokrasi’ ve ‘İleri Medya’” başlıklı yazımda özetle şunları belirtmişim:
“Biliyorsunuz, AKP iktidarının en yetkili ağızları ‘Türkiye’deki medya özgürlüğü ABD’den ileri’ demişlerdi.
Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler, (Reporters Without Borders) bir Sivil Toplum Örgütü.
Örgütün 2013 yılı raporuna göre Türkiye, 179 ülke arasında 154’üncü sırada.
Belki daha da önemli olan bulgu, (AKP İktidarı boyunca) Türkiye’nin dünya sıralaması içinde 56 sıra aşağıya düştüğü:

***
Peki, bugün “Kaçak Saray” kaynaklarından yeniden dile getirilen “İleri Demokrasi” ülkemizde ne durumda?
Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi (WPFI), yukarıda alıntıladığım Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) tarafından 2002’den beri derlenen ve yayımlanan anketlerinin, ülkelerin bir önceki yıldaki basın özgürlüğü kayıtlarına dayandırıldığı 180 ülkenin yıllık sıralamasıdır.
Bu Endeks’e göre 2025 yılında Türkiye, 180 ülke arasında, Bangladeş, Laos, Hindistan, Butan, Tacikistan, Yemen, Irak, Sudan, Bahreyn, Pakistan gibi ülkelerin altında, geçen yıldan bile bir puan geriye giderek 159’uncu sıraya düşmüştür.
***
Yukarıdaki Endeks’e ilave olarak 167 ülkede demokrasinin durumunu ölçen Demokrasi Endeksi’ne baktığımızda da çok üzücü bir durum görüyoruz:
Türkiye, 2022 raporuna, yani üç yıl önceki durumuna göre, artık “Kusurlu Demokrasi” sahibi olan ülkeler arasından bile çıkartılmıştır.
Ülkemiz 2022 yılında, “Hibrit Rejim” sahibi olan ülkeler arasında, Uganda, Bolivya, Nepal, Gambiya’nın dahi arkasına, 103’üncü sıraya düşmüştür.
Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla, Özgür Özel’in “19 Mart Darbesi” dediği, CHP’ye saldırıyı ve muhalif belediye başkanlarının hapse atılmalarını simgeleyen yeni baskılar, yukarıdaki resme ek olarak “İleri Demokrasi” denen “Hibrit Rejim”in günümüzdeki niteliklerini vurguluyor.
Bir yanda yeraltı zenginliklerimizin, doğayı tahrip ederek yağmalanması ve altınla, gümüşle yetinmeyen Emperyalizmin “nadir elementlere” bile göz dikmesi, öte yanda “Süreç”, “Komisyon” ve “İleri Demokrasi”:
Kamuoyu “Sovyetler Birliği, Yugoslavya, Irak ve Suriye’den sonra, sıra gerçekten Türkiye’de mi?” diye sormakta haksız mı?