Cuma günkü “Yedi Düvel’e Karşı...” başlıklı yazımda “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Cumhuriyet Rejimi’mizi iç ve dış saldırılara karşı nasıl koruyacağız?” diye sormuş ve şöyle demiştim:
“Örneğimiz, iç ve dış düşmanlara karşı direnişin zafere ulaştığı İstiklal Savaşımızdır:
...Çünkü Emperyalizmi ve Emperyalistlere destek veren Padişah/ Halife/Sultan’ı yenen, ilk, tek ve son örnektir.”
Daha sonra sevgili ve değerli yazarlarımızdan alıntılar yapmış, Süha Umar’ın Emperyalizmin Türkiye ve Atatürk düşmanlığının temellerini anlatan yazısına, Ergin Yıldızoğlu’nun üçlü formül önerisine göndermeler ve Mehmet Ali Güller’in gazetemize desteği de içeren şu sözleri ile makalemi tamamlamıştım:
“Cumhuriyet yazarı Ergin Yıldızoğlu’nun 6 Ekim’de köşesinde ortaya koyduğu şu üçlü formül, tartışılmalıdır:
‘CHP’yi destekle, laikliği ve Cumhuriyetçiliği savun, sosyalist hareketi inşa et.’
Tartışalım ama bugün bitirirken bir de şu görevimizi ekleyelim:
Cumhuriyet gazetesini yaşatmak!”
***
Bir başka değerli yazarımız Zülâl Kalkandelen 8 Ekim Çarşamba günü, CHP’nin Meclis’in açılışına katılmamasıyla kimyası bozulan İktidara destek veren muhalefet partilerini de eleştiren, “CHP yerine AKP’yi yalnızlaştırsanıza!” başlıklı bir yazı yazmıştı:
“Şimdi Öcalan açılımı için Erdoğan’ın ifadesiyle AKP-MHP-DEM ittifakı kuruldu.
Erdoğan, her fırsatta ne yapıyor ediyor, yanına “muhalif” kanattan birilerini oturtuyor.
Anayasa değişikliği gündeme gelince neler olacağını hep birlikte göreceğiz!
CHP’yi yalnızlaştırmaktan söz edeceğinize, neden bunca zamandır halkın canına okuyup ülkeyi talan eden AKP’yi, görünüşte değil gerçekten, yalnızlaştırmadığınızı konuşun!”
***
Yıldızoğlu’nun “üçlü formülü” de, Kalkandelen’in önerisi de, ister istemez, CHP’nin “reelpolitik”teki önemini vurguluyor:
Bu İktidarın alternatifi, en azından şimdilik, CHP olarak öne çıkmış durumda!
Peki CHP, “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Cumhuriyet Rejimi”mizi iç ve dış saldırılara karşı koruyabilecek nitelikte, yetenekte ve daha da önemlisi, niyette midir?
Kılıçdaroğlu döneminde partinin sağa kaydırılması ve son seçimde 38 iskemlenin sağcı politikacılara armağan edilmesi, CHP’nin tarihsel ve örgütsel yapısını bir hayli aşındırmış görünüyor.
Nitekim, ne sağa kayma ne de sağ partilere armağan edilen 38 sandalye, CHP’ye seçim kazandırabilmiştir!
Özgür Özel’in Sosyalist Enternasyonal toplantısında yaptığı konuşmada, CHP’nin “Sağ Popülizm” ve “Otoriterlik” eğilimlerine karşı çıktığını açıkça belirtmiş olmasına rağmen, Kılıçdaroğlu dönemindeki sağ kayma, “CHP’nin tarihsel ve ideolojik Cumhuriyetçiliğini” gölgelemeye devam ediyor.
Yıldızoğlu da Kalkandelen de Güller de (benim de katıldığım bir biçimde) CHP’deki sağa sapma eğilimlerini açıkça eleştiren yazarlar arasındadır.
Ama “reelpolitik”, ülkeyi ve rejimi, özetle “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti”ni korumak için, bu İktidardan kurtulmak gerektiğini dikte etmekte ve bu nedenle de şimdilik, CHP’yi başat seçenek olarak öne çıkarmaktadır!
Dolayısıyla, Yıldızoğlu’nun “üçlü formülünü” tartışmaya açarken, bence biraz değiştirmek gerekiyor:
“‘Reelpolitik’ adına, şimdilik CHP’yi eleştirerek destekle, Atatürk çizgisinde Laikliği, Antiemperyalizmi ve Cumhuriyetçiliği savun ve böylece sosyalist harekete destek ol.”
“Eleştirerek destekle” önerim kimseye çelişik gelmesin, çünkü ben, Demokrasiye ve Özgürlüğe olan inancım dolayısıyla, eleştiremeyeceğim lideri, siyasal partiyi, muhalefeti veya iktidarı desteklemem!
Nihai hedef olarak da Atatürkçü Bağımsızlık, Özgürlük ve Eşitlik çizgisinde, Laik Cumhuriyetçi Sosyalizm, mevcut Neoliberal ve Neokapitalist sistemin, Bağımsızlığı, Özgürlüğü, Eşitliği, Adaleti, Barışı, Dayanışmayı yok eden sömürü düzeni açısından, kaçınılmaz bir çözüm olarak görünüyor!
Elbette bu sözlerim, Güller’in “Yıldızoğlu’nun ‘üçlü formülü’ tartışılmalıdır” görüşüne uygun olarak “tartışma adına” yapılmış bir öneridir sadece...
Arkası gelecek!