Bizim hikâyemiz ve Orhan Pamuk
Feridun Andaç
Son Köşe Yazıları

Bizim hikâyemiz ve Orhan Pamuk

30.01.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Orhan Pamuk’un anlatıcılığını Türk modernleşmesinin oluşum süreçleri içinde okuyup değerlendirmek gerekiyor.

Yazar olarak var oluşu bu sürecin bir parçasıdır. Anlatılarına konu edindiği dönemler/insan öyküleri de modernitenin tanımını/oluşum seyrini içerir.

O nedenle Pamuk anlatıcılığı birçok disiplinle iç içelik taşır. Bunu başlangıçta toplumbilim, siyaset bilimi, tarih, ekonomi, din felsefesi, kent bilimi, psikanaliz ile ilişkilendirebiliriz.

Bu bağlamda her romanının içeriği/biçimi/söyleminin farklılıklar içermesi bir bakıma onun romancı tutumu/tavrından olduğu kadar, bağlı olduğu modern düşünce yapısından da kaynaklanmaktadır.

Roman yazmayı adeta bir yaşam biçimine dönüştüren anlatıcının bu yanını gene bize anlatan en iyi metni Uzak Dağlar ve Hatıralar’dır.1 

Kendisini burada, güncesini yazan bir romancı olarak konumlandırırken yazıyla, hayatla, roman yazmakla, başka yazarlarla yolculuklarında anlatır.

Neyi nasıl yaşadığı, gördüğü, hissedip yazdığına dair birçok şeyi bu edebi yaşam güncesine yansıtır.

Görsel bir anlatıcıdır Pamuk. Onun bu yanı dışavurumcu, yer yer izlenimci, sürreal anlatıcı bakışı kuşanmasını da sağlar. Mekân duygusu güçlü olduğu kadar izlenimci bir ressamın duygu/renk tınısı her bir anlatısına bir kahraman gibi siner. Buradaki güncesinde de resmi bir anlatım/yansıtma/görme aracı olarak kullanmasını buna bağlayabiliriz.

DOĞU’NUN BATI’SINDA BİR ANLATICI

Orhan Pamuk’un romancılığın Doğu ile Batı arasında kendisine yer edinen bir ülkenin modernleşme sıkıntısının yansımalarını içerir.

Anlatıcı olarak onun önünde duran Sait Faik, Tanpınar, Kemal Tahir, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Oğuz Atay edebiyatının can suyu anlatıcılarıdır bir bakıma. Ötede Tolstoy’a hayranlığı, Conrad’ı, Flaubert’i, Stendhal’i, Dostoyevski’yi, Proust’u, Thomas Mann’ı, Nabokov’u, Marquez’i bilmesi çizdiği edebi yol haritasında “yeni roman düşüncesi”ni oluşturmada hep belirleyici olmuştur.

Ondaki edebi bilinç haritası bir yandan bu birikimlerle oluşurken asıl romancı olarak neyi anlatabileceği sorunsalı üzerinde bir bilim insanı gibi çalışması onun romancılığını ayrıcalıklı bir yere taşır.

Bu anlamda Uzak Dağlar ve Hatıralar, okurunu kendine -bir anlatıcı olarak- yakın tutan bir anlatıdır diyebiliriz.

Günübirlik, “rasgele” tutulmuş notlar gibi görülse de bir arada okunduğunda, Pamuk’un hayata/romana/roman yazmaya ve nasıl yaşayıp çalıştığına dair birçok şeyi içermesi açısından göze gelir anlatısı olarak okumak gerekir Uzak Dağlar ve Hatıralar’ı. 

Artık kendinden emin bir anlatıcıdır.

Görünenle gösterilenlerin arasındaki bağıntı onu her biçimde ilgilendirir. Zira, yazmak için yaşayan biridir. Onun güncelerini bir Andrè Gide, Nurullah Ataç, Salâh Birsel, Oktay Akbal’dan ayıran da bu yanıdır. Söyleyiş açısından Virginia Woolf ile Oğuz Atay’a daha yakın durduğunu söyleyebilirim. Belki bir ölçüde de Tolstoy. Ama Pamuk, başka bir yerin/dünyanın, hatta bakışın anlatıcısıdır güncelerinde de. İçli ve içtendir. Bir keşif yolcusudur yazıda o. Yazarken de çizip anlatırken de bunu hissettirir size.

ROMANDAN ASLA KOPMADAN!

Her bir romanında karşımıza çıkan ana sorunsal, yaşanan modernleşme sıkıntısının yansımalarını içerir. Bu da onun hayata/yazıya bakışının da temel sorunsalıdır aynı zamanda.

Bu anlamda 2002’de yayımlanan Kar romanı dini, laiklik ve köktendincilik çatışması ekseninde ele alıp işlemesi bakımından; Türkiye’nin yeni yüzyılda sürüklendiği yeri göstermesi açısından kayda değerdir. Düşünsel/duygusal tanıklık esastır onda.

Pamuk, romanı/romancılığını bu bilinç/bakış üzerine kurar. Bu da onun kozmopolit bir dünyanın anlatıcısı olduğu gerçeğini açıklar bize.

Geçişgenlik...

Pamuk anlatıcılığında o kozmopolit dünyanın felsefesi olarak varlığını hep hissettiren bir olgudur.

Kar’da gösterilen seküler yapı Türkiye gerçeğinin referanslarını da içerir.

Gündelik yaşamdaki arabeskler yarı örtük, yarı açık biçimde romanda dile getirilir.

Toplumun yaşadığı ikilem Pamuk’un dışavurumcu anlatımıyla yansıtılırken çelişkiler yumağındaki bir ortamda laiklik-din çatışmasının doğurduğu, yer yer Sunay Zaim’de simgeleşen söylem öne çıkar. Kar, bir simgedir her şeyi örten. Ilınan bir mevsimde de çözülenlerle ortaya çıkanların heyula görüntüsüne bir naziredir de!

Ama o beklenen “çözülme” hiçbir zaman gerçekleşmez. Beliren sorunlar da katmanlaşır. Günümüzde gelinen yerde yaşadıklarımız bunun kanıtı.

Pamuk, tüm bu gerçeklerin farkında olarak yazan bir romancıdır. Güncesi onun buzdağının ardındakileri göstermesi bakımından önem taşır. O sarmal anlatıcının yaşam kurgusu ile roman kurgusunun nerede nasıl kesiştiklerini görmek açısından da “eğlenceli” bir okuma sunuyor bize Uzak Dağlar ve Hatıralar...


1 Orhan Pamuk, Uzak Dağlar ve Hatıralar, YKY., 2022, s.398.

Yazarın Son Yazıları

Türkiye’nin Doğu sorunu: Bu bir ‘Kürt reformu’ mu?

Yıllardır “sorun” olarak, temcit pilavı gibi ısıtılıp duran Kürt realitesi palyatif öneriler, siyasi manevralarla bugüne kadar taşındı.

Devamını Oku
05.12.2025
Kendi sesini bulmak

- Bu yazıyı bekleyen okuryazara

Devamını Oku
21.11.2025
Farkında olmak da erdemdir!

Bir çıyanı kınayamam.

Devamını Oku
07.11.2025
‘Labirent’ neyi anlatır?

Amin Maalouf, bir dünya romancısı.

Devamını Oku
24.10.2025
Suçlar, suçlular, müritler

Baştan başlayalım dilerseniz.

Devamını Oku
10.10.2025
Yazı yordamı

Her şey bir şeydir, belki de!

Devamını Oku
26.09.2025
Karanlığınız kadarsınız!

Borges, kendi körlüğünden söz ederken şunu diyordu...

Devamını Oku
12.09.2025
‘Ah, bu sessizliği anlat!’

'Nefes almak isteyen okur için...'

Devamını Oku
29.08.2025
Çürümenin göstergeleri

Türkiye’nin bugünkü gerçeği birçok açıdan irdelenmeye değer.

Devamını Oku
15.08.2025
Türkiye’den çürüme manzaraları: (1) Sayın dolandırıcı!

Size hanımefendi ya da beyefendi demeyeceğim çünkü siz bir hırsız, bir dolandırıcısınız!

Devamını Oku
01.08.2025
İroni değil, gerçek!

Bugün size, Anadoluhisarı’ndaki Şeyhülislam Yasincizâde Abdülvehhap Bey Yalısı’nda bir sabah kahvaltısında buluştuğum Ali Rıza Bozkurt ile yaptığımız uzun sohbetten söz etmek istiyorum.

Devamını Oku
18.07.2025
Cicero’nun cesareti var mı?

Lucius Cornelius Sulla dönemi; Roma’nın yozlaşmaya, siyasal erkin de çürümeye başladığı bir dönemdir.

Devamını Oku
04.07.2025
Geleceği kurmak için: Kütüphane

Şunu hemen söyleyeyim ki kütüphanem ile oldukça özel belgeler barındıran arşivimin bazı “açgözlü sahaflar”ın eline düşebileceği düşüncesinden dolayı endişeliyim!

Devamını Oku
20.06.2025
Aydınlanma nerede başladı, değişim nereye kadar?

Köy Enstitüleri bir uyanış hareketiydi. Tarım toplumu olan Türkiye’nin kırsal kalkınmasıyla değişim dönüşüme uğrayabileceğinin ilk hamlelerindendi.

Devamını Oku
06.06.2025
Kendimizi unutmamak için

Annem öldü.

Devamını Oku
23.05.2025
Benim İstanbul çağım

Benim İstanbul çağım

Devamını Oku
09.05.2025
‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

Devamını Oku
25.04.2025
Hayal değil, gerçek!

Hayal değil, gerçek!

Devamını Oku
11.04.2025
Sen beni dönüştür

Sen beni dönüştür

Devamını Oku
28.03.2025
‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

Devamını Oku
14.03.2025
Görebilseniz eğer...*

Görebilseniz eğer...*

Devamını Oku
25.02.2025
Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Devamını Oku
11.02.2025
Çaltıözü’de sabah

Çaltıözü’de sabah

Devamını Oku
28.01.2025
Kendi ‘kör kuyu’larımız

Kendi ‘kör kuyu’larımız

Devamını Oku
14.01.2025
Uğultulu zamanlar

Uğultulu zamanlar

Devamını Oku
31.12.2024
‘İlgilen ve ilişkilen’dir

‘İlgilen ve ilişkilen’dir

Devamını Oku
17.12.2024
‘Sen bana neler öğrettin?’

‘Sen bana neler öğrettin?’

Devamını Oku
03.12.2024
Anlatısız toplum

Anlatısız toplum

Devamını Oku
19.11.2024
‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

Devamını Oku
05.11.2024
Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Devamını Oku
22.10.2024
Edebi buluşmaların anlamı

Edebi buluşmaların anlamı

Devamını Oku
08.10.2024
Kötülüğü nerede aramalı?

Kötülüğü nerede aramalı?

Devamını Oku
24.09.2024
Kapitalizmin çirkin yüzü

Kapitalizmin çirkin yüzü

Devamını Oku
10.09.2024
Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Devamını Oku
27.08.2024
Belleğin çağrısı

Belleğin çağrısı

Devamını Oku
13.08.2024
Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Devamını Oku
30.07.2024
Eski sözlerde, yeni bakışlar

Eski sözlerde, yeni bakışlar

Devamını Oku
16.07.2024
CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

Devamını Oku
02.07.2024
Bir bahçe kurmak

Bir bahçe kurmak

Devamını Oku
18.06.2024
Bize dokunan hikâyeler...

Bize dokunan hikâyeler...

Devamını Oku
04.06.2024