Kadın ulusal voleybol takımımız önce milletler ligi, sonra Avrupa Şampiyonu oldu. Tokyo’da hiç yenilmeden olimpiyat vizesi aldı. Ulusça büyük bir sevinç ve onur yaşadık. Ama görüldü ki Cumhuriyete, Atatürk’e karşı bir güruh bu başarıyı içine sindiremedi. Kadın oyuncularımıza hiç utanıp sıkılmadan saldırdılar. Çünkü onlar Atatürk’ün kızlarıydılar. Hepsi iyi eğitimli, donanımlı kızlarımızdı. Onun için bu başarı birilerinin içine sinmedi. Sıradan kişilere bile özel uçak yollanırken onlar tarifeli uçakla geldiler. Ama bu onların başarılarını gölgelemedi. Kadın voleybol milli takımımıza gösterilen tepkinin temelinde onların Aydınlanmacı olmaları var. 

LAİKLİK TEMEL TAŞIMIZ

Din giysili, başı takkeli din adamı kimlikli birileri ağızlarından salyalar saçarak onların yaşam biçimlerini, giysilerini eleştirdiler. Ayrımcılık yaptılar, hep yaptıkları gibi. Oysa gerçek din adamı birleştirici, kucaklayıcı olur. 

Laiklik Cumhuriyetin temel taşıdır, çimentosudur. Cumhuriyet yüz yıldır ayakta duruyorsa bunun nedeni hiç kuşkusuz laikliktir. 

Son genel seçimlerde beklenmedik biçimde çoğunluğu alan siyasal parti, laikliğe karşı olduklarını her fırsatta dile getiren diğer partileri de yanına alarak Cumhuriyet ilkelerine aykırı eylemlere çanak tutuyorlar. Çağdışı düşüncelere fırsat veriyorlar. Bu düşünceyle güzel yurdumuzu on milyon Suriyeli, milyonlarca Afgan ve Somalili ile dolduruyorlar. Sınırlarımız yol geçen hanı olmuş. Milyonlarca genç erkek ellerini kollarını sallayarak geliyor ve kimse bunlara dur demiyor. Sınırlar onurumuzdur. 

Neden bu duruma susuluyor, neden bu gelişlere karşı çıkılmıyor. Siyasi iktidar, “ümmet” düşüncesi ile buna göz yumuyor. Gelenler hırsızlık, gasp, tecavüz olaylarının sorumlusu oluyorlar. Birçok yerde göçmen nüfusu Türk nüfusu geçmiş durumda. Hatay belediye başkanı sayı veriyor; Suriyeli nüfus Türk nüfusu geçti diyor. Yetkililer susuyorlar. Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onlara bakacağız” diyor. Bu tavır vatana ihanet değil midir?

DİRENMEK GÖREVDİR

Cumhurbaşkanı laikliğe karşı eylemleri görmezden gelirken Sivas katliamı sanıklarını birer birer affediyor. Uydurma suçlamalarla hüküm giydirilmiş ordumuzun onurlu generalleri ise yaşlarına ve hastalıklarına karşın kin ve öç alma duygularıyla cezaevinde tutuluyorlar. Gerçek neden onların laik Cumhuriyetten, Aydınlanmadan yana olmalarıdır. 

AKP yönetimi ülkemizi bir Arap ülkesi yapmaya çalışırken tarikatlardan destek alıyor. Yasalarımıza karşın yasaklı bulunan tarikatlar okullarımızda at koşturuyorlar. Bir milyon çocuğumuz tarikatların elindedir. Okullarda imam görevlendiriliyor, zorunlu din dersi kapsamı genişletiliyor. Ülkemiz, bağnaz, tutucu bir Ortadoğu ülkesi yapılmaya çalışılırken yüksek yargı kurumları susuyorlar. Yalnızca bir bölüm aydın konuşuyor. Direnenler uydurma suçlamalarla cezaevlerine konuluyorlar. 64 gazeteci cezaevindedir. Çin’den sonra en çok gazeteci tutuklayan ülkeyiz.

Bu gidişe dur demeli. Hiç kuşkusuz bu günler geçicidir. Atatürk’ün Bursa söylevini unutmamalıyız. Karanlıklara, bağnazlığa karşı çıkmak, direnmek bir vatan görevidir.

AV. EROL ERTUĞRUL